Namık Kemal

Zavallı Çocuk


Скачать книгу

Bir şey yazmak istenilince esvap gösterecek ağaç parçası (manken) gibi lafza münasip mana aranmıyor; gelin tezyin edecek gibi mananın letafetini gösterecek elfaz aranıyor…

      Kemal’in bu son görüş ve öğüdü bizim fikir ve yazı hayatımızın en kemirici yarasına dokunuyordu. Kemal ve arkadaşlarından bazılarının oldukça irade ve uğraşla uygulayabildikleri bu son cümlesindeki fikir, ondan sonra da büyük küçük birçok yazarımızda kötü etkilerini göstermiş bir hâldir.

      Tiyatro eserlerinin bu bolluğu, şöhret bulmaya başlayan yazarların bu çeşit eserler yazmasına yol açtığı gibi birçok kimsede de bu hevesi uyandırdı. 1860’tan 1871 yılına kadar on bir yıl içinde basılmışları ancak ona çıkabilen tiyatro eserine karşı 1872-1875 arasında yüzden fazla piyes yayımlanmıştır. Fakat bu çokluğu nitelik bakımından bir düşüklük karşılar. Zaten bu son iki tarih arasında, hele 1875’ten sonra Güllü Agop tarafından kurulmuş ve ateşli bir gayretle canlılık göstermiş olan sahne hayatında da bir çözülüş gözükmeye başlar. Ondan sonra Türk sahnesinde bir gelenek gibi tekrarlanıp durmuş olan bazı kötü alışkanlıkların ilk tohumlarının da bu sıralarda çimlendiğini görüyoruz.

      Kurulmuş olan tek tiyatronun birkaç yıl içinde gördüğü beğeni, bazı eski orta oyunu sanatçılarının buna katışmasına yol açtığı gibi yeni bazı kişilerin de bu işe girmesini sağladı. Fakat 1874 yılında tiyatroyu yönetenler arasında çıkan fikir ayrılıkları, bu yönetimdeki bozgunluğa yol açtı. Agop Efendi, perdeli ve sözlü tiyatro oynatmanın elindeki bir fermana dayanarak yalnızca kendi hakkı olduğunu iddia etmesine karşı ortaoyunlarını ıslah etmek, pandomim oynamak, opera tiyatrosu açmak gibi hareketler başladı. Moliere’den ortaoyununa uygun bulunarak, Türk hayatına uygulanarak aktarılmış olan İşkilli Memo, Dikran Çuhacıyan Efendi’nin opera tiyatrosunun yanında bir de pandomim kumpanyası ve bunun için oyunlar yapılması, hep bu hareketlerin sonucudur. Aktörlerin bir tiyatrodan öteki tiyatroya geçişlerini gösterili bir yolda yapmalarına, ilk olarak bu zamanda rastlıyoruz. Gazetelerin de bir kısmı Gedikpaşa Tiyatrosu etrafında, öteki kısmı ona karşı olan iki cepheye ayrılmış bir vaziyet aldılar.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Namık Kemal’in hayatının en önemli bir zamanı görüldüğü gibi Abdüllatif Paşa ile geçmiştir. Kemal için yazılmış eserlerde onun yedi ceddi arandığı ve uzun uzadıya bilgi verildiği hâlde Abdüllatif Paşa’nın basit ve mütevazı memurluk hayatı kimse tarafından araştırılmamıştır. Oysa onun tayin ve tespiti Kemal’in hayatına dair birtakım olayları “zamana bağlamak” bakımından önemlidir. Ebüzziya, Kemal’in dedesinin Tekirdağ’da muhassıl (mutasarrıf), Kemal’in oğlu Ali Ekrem Bolayır da mütesellim (vali vekili) bulunduğunu kaydederler. Görüldüğü gibi karışıklık daha buradan başlamaktadır.

      2

      Hakkı Bey 1853-1854 (1270) tarihinde aklını kaybederek on iki yıl bu hâlde hasta kaldığına göre bu tarihlerde bu çeşit toplantılardan uzak kalmış olması lazımdır.

      3

      İbnülemin Mahmut Kemal İnan, Son Asır Türk Şairleri eserinde Kemal’den söz ederken bu tarihi 1864 (1281) olarak gösteriyor. 21 Recep 1281 (20 Aralık 1864) tarihinde çıkarılan Matbuat Nizamnamesinin emrettiği yolda gazetelerin sonuna sorumlu müdür adı koymak usulüne uyarak Şinaside 5 Ocak 1865’te yayınlanan 262 numaralı Tasviriefkâr’dan sonra adını koymuştur. Şinasi’nin Ruzname ile olan tartışmasının son makalesi Tasviriefkâr’ın 260 numarasındadır. 1865 Şubat’ında çıkmış olan 269 numaradan sonra sorumlu müdür yerine Raşit imzası konulmaya başlanmış ve 8 Haziran 1865 (14 Muharrem 1282)’te çıkan 305 numaradan sonra da “Sahib-i imtiyaz vekili: Raşit” denmiştir ki bütün bunlar Şinasi’nin 1865’te Paris’e gittiğini gösterir.

      4

      Kemal’in kitap şeklinde basılan ilk eseri kalemi Devr-i İstilâ risalesidir. Bu risaleyi 1282 senesi Ramazan ayının onuncu gecesi (26 ocak 1866) alâtarikul-imlâ (söyleyerek) bana yazdırmış idi.

      Hiç tashih görmeden bir sene sonra hatta kendi reyi hilafına olarak 83 senesi Ramazan ayında (Ocak 1867) Tasviriefkâr tefrikasına dercettiren de ben idim.

      Kemal’in büyüklüğünün idrake işte bu risalesi sebep olmuştu. Kâğıdı kalemi elime alıp da makaleyi “Vaktaki mukaddema iklim-i Arap’tan zuhur ile az müddet için nur-i seher gibi alâka münteşir olan firka-i İslâmiye…” sözleriyle takrire başladığında ben, imlaya bedel hayran hayran yüzüne bakmış idim.

      Bunun üzerine: “Niçin yazmıyorsun?” sualinde bulunduğundan “Ömrümde vaktaki ile başlar bir ibareye tesadüf etmediğinden bir şey rivayet ediyorsun zannettim.” cevabını vermiş idim. O güldükçe gönüllere bir sefa-yi cavidanî bahşeden baygın gözleriyle yüzüme bakarak bir ibtisam-ı müşfikane ile “Yaz bakayım! Sonra öğrenirsin.” demiş idi. Binaenaleyh tarih-i Osmaniye vakayi-i âdiyesine kadar ihata-i külliyesi olan sahib-i dehâ gece saat üçten ona kadar (= 16.30-3.30) hatta kâh mutadı olduğu üzere gezinerek ve kâh ef’alini tasvir ettiği salâtîn-i âliyyeye müteallik mazbutu olan fıkarat-ı tarihiyyeyi nakleyleyerek risaleyi kamilen imla eyledi.

Ebüzziya Tevfik

      5

      Kemal’in bu hayat devresi ve İbret gazetesindeki

1

Namık Kemal’in hayatının en önemli bir zamanı görüldüğü gibi Abdüllatif Paşa ile geçmiştir. Kemal için yazılmış eserlerde onun yedi ceddi arandığı ve uzun uzadıya bilgi verildiği hâlde Abdüllatif Paşa’nın basit ve mütevazı memurluk hayatı kimse tarafından araştırılmamıştır. Oysa onun tayin ve tespiti Kemal’in hayatına dair birtakım olayları “zamana bağlamak” bakımından önemlidir. Ebüzziya, Kemal’in dedesinin Tekirdağ’da muhassıl (mutasarrıf), Kemal’in oğlu Ali Ekrem Bolayır da mütesellim (vali vekili) bulunduğunu kaydederler. Görüldüğü gibi karışıklık daha buradan başlamaktadır.

2

Hakkı Bey 1853-1854 (1270) tarihinde aklını kaybederek on iki yıl bu hâlde hasta kaldığına göre bu tarihlerde bu çeşit toplantılardan uzak kalmış olması lazımdır.

3

İbnülemin Mahmut Kemal İnan, Son Asır Türk Şairleri eserinde Kemal’den söz ederken bu tarihi 1864 (1281) olarak gösteriyor. 21 Recep 1281 (20 Aralık 1864) tarihinde çıkarılan Matbuat Nizamnamesinin emrettiği yolda gazetelerin sonuna sorumlu müdür adı koymak usulüne uyarak Şinaside 5 Ocak 1865’te yayınlanan 262 numaralı Tasviriefkâr’dan