tabi kabul (ediyor). Kavim devrinde, “beynelmilliyet” yoktur (ve) olamaz. (Çünkü) dinlerin mahiyeti buna mânidir.
Ümmet devrinde kavimlerin, cemiyetten müstakil bir dini var. (Bu büyük) dinin, emir ve nehiyleri vardır. Ümmet dinleri, birçok akvamı içine aldığı gibi, diğerlerini de kabul ediyor. Fakat kavim devrinde böyle değildir. Kavim devrinde, din ve hukuk-i hâkime, diğer kavme mesduttur. Yabancıyı, (daima kendinden) hariç tutuyor.
(Eski) Yunanlılar, (“Barbaroi” dedikleri) yabancıları, (kendi “Helenlik’’leri içine) katiyen almazlardı. Türkler(de) “tat”lar (ve “soğdak”lar), Türk’e karışamazdı.
Ümmet, bilakis, bütün akvamı (kendi dinine ve içine) davet ve hepsinde müsavatı kabul ediyor. (İslamiyette) bilhassa “Şuubiye”de, kavimler ümmet devrinde, “şa’b” namını alır. Ümmetin içinde bu şa’blar, müsavaten mevcuttur. Dine giren kavimler, bir şa’b olur.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.