etkilenmiyor. Siz de iyi bilirsiniz ki rüzgâr değişikliğinin ve rüzgâr gücü dengesizliklerinin başlıca sebebi budur. Böylelikle rüzgâr bölgeleri bir hesaplandı mı geriye balonu varış noktasına en uygun akımların olduğu bölgeye yerleştirmek kalıyor.”
“Fakat…” diye söze girdi Kaptan Bennet. “Onlara ulaşabilmek için sürekli olarak alçalmak ya da yükselmek durumundasınız. İşte gerçek zorluk bu doktor.”
“Peki neden sevgili kaptan?”
“Öncelikle birbirimizi anlayalım. Bu durum sadece uzun yolculuklar için bir zorluk ve engel teşkil eder, kısa hava yoculukları için değil.”
“Peki neden öyle, rica etsem anlatır mısınız?”
“Çünkü sadece safra atarak yükselebilir ve ancak gaz harcayarak alçalabilirsiniz. Bu işlemler sonucu, hem safra hem de gaz kaybınız çok olur.”
“Evet sevgili bayım, tüm sorun da bu zaten. Problem balonu nasıl yönlendireceğimiz değil, tabiri caizse balonun gücü, kanı, canı olan gazı harcamadan nasıl alçalıp yükseleceğimiz.”
“Haklısınız, sevgili doktor ve bu soru daha cevaplanamadı ya da cevabı henüz keşfedilemedi.”
“Kusura bakmayın ama keşfedildi.”
“Kim keşfetti?”
“Ben.”
“Siz mi?”
“Emin olabilirsiniz, aksi bir durum geçerli olsaydı balonla Afrika’yı boydan boya geçmek gibi bir risk almazdım. 24 saat geçmeden gazım bitmiş olurdu.”
“Fakat İngiltere’de bundan hiç bahsetmediniz!”
“Hayır, toplum tarafından didik didik edilip irdelenmek istemedim. Bana göre çok gereksiz olurdu. Hazırlık deneylerimi sessizce yaptım ve tatmin edici sonuçlar elde ettim. Yani artık onlardan herhangi bir şey öğrenmeme gerek yok.”
“Peki doktor, sırrınızın ne olduğunu sorsam kabalık etmiş olur muyum?”
“İşte sırrım bu beyler: Dünyadaki en basit şey!”
Doktor sırrının kapılarını aralarken dinleyicilerinin hepsi kulak kesilmişti.
BÖLÜM X
Daha önce yapılan deneyler – Doktorun beş haznesi – Gaz silindiri – Kalorifer – Manevra sistemi – Kesin başarı
“Birçok kez denendi beyler.” dedi doktor. “Balondan safra ya da gaz kaybı olmadan isteğe göre alçalıp yükselmek. Bir Fransız havacı olan M. Meunier, bunu, bir iç haznede hava depolayarak başarmaya çalıştı. Dr. Van Hecke adında bir Belçikalı, kanat ve pedal yardımıyla dikey bir kuvvet elde etti fakat bu çalışmanın sonucunda uygulanabilir bir sonuç elde edilemedi.”
“Ben durumu daha açık bir şekilde ele almak istedim ve başlangıç olarak aletlerimin bozulması ya da tahmin edilemez engellerden kurtulmak için ani yükselme ihtiyacı gibi acil durumlar dışında, safra kullanımını kaldırdım. Benim yükselme ya da alçalma metodum basitçe, balonun içindeki gazın belli sıcaklıklarla genleşip sıkışmasına dayalı. İşte bu, sonuca ulaşmamı sağlayan şey.”
“Siz, beni sepetle beraber bazı hazneler getirirken gördünüz. Beş taneydi.
İlki yaklaşık 25 galon su içermekte ki onun içine de birkaç damla sülfürik asit damlatarak iletkenliğini arttırıyorum. Sonra güçlü bir buntzen bataryasıyla suyu ayrıştırıyorum. Sizin de bildiğiniz gibi su, iki hacim hidrojen ve bir hacim oksijenden oluşur.”
“Oksijen, batarya vasıtasıyla artı kutuptan ikinci hazneye ulaşıyor ve ikincinin üzerinde yer alan iki katı büyüklüğündeki üçüncü hazneye de eksi kutuptan geçen hidrojen ulaşıyor. Birinin ağzı diğerinin iki katı genişliğindeki iki musluk aracılığıyla karışım haznesi olan dördüncü hazneye ulaşılıyor. İki gaz burada tekrar kaynaşıyor. Bu son haznenin kapasitesi ise 41 fit küptür. Bu tankın üst tarafında ise musluklu bir platin boru vardır.”
“Bu anlattıklarımdan çıkarabileceğiniz gibi bahsettiğim aparat, bir gaz silindiri, bir oksijen ve hidrojen gazı pompasıdır ve bir demirci ocağının sıcaklığına ulaşabilir.”
“Bu kısım anlaşıldıysa aygıtın ikinci kısmına geçeyim. Balonumun sımsıkı kapatılmış olan en alt kısmından, birbirinden çok az mesafede iki boru geçmekte. Birisi hidrojen gazının en üst katmanlarının ortasından başlarken diğeri alt katmanları ortalıyor. Bu iki boru, balonun hareketlerine fit uydurabilmeleri için belirli aralıklarla kauçuktan yapılmış güçlü eklemlerle desteklendi. Her ikisi de sepete kadar inebiliyor ve silindir yapıda bir demir haznenin içine giriyor ki bu hazneye ‘ısı tankı’ diyorum. Bu tank, her iki ucunda bulunan aynı metalden yapılma kapaklarla kapatılıyor. Balonun alt kısmından gelen boru, alt kapaktan bu silindir biçimli hazneye giriyor, içeride ilerledikten sonra üst üste gelen halkalarla haznenin neredeyse tamamını kaplayan sarmal bir boruya dönüşüyor. Sarmal boru dışarı çıkmadan önce, içbükey tabanlı, aşağıya bakan bir koninin içerisine giriyor. İkinci boru ise bu koninin üst kısmından çıkıyor ve söylediğim gibi balonun üst kısmına doğru çıkıyor. Küçük koninin dış kabı silindirin ve üflecin hareketiyle erimemesi için platinden yapılmadır çünkü hava pompası demir haznenin dibine, sarmal borunun ortasına yerleştirilmiştir ki bu bölgede alevler, kubbeyi yalayıp geçmektedir.”
“Hepiniz beyler, apartmanları ısıtmaya yarayan kaloriferin ne olduğunu bilmektesiniz. Nasıl çalıştığını bilirsiniz. Dairelerin havası kaloriferin borularından geçer ve ısısı yükseltilmiş olarak tekrar geri pompalanır. Evet, size anlattıklarım bir kaloriferin çalışmasından ibaret.”
“Aslında olan şey nedir? Silindir yakıldığında spiral borudaki ve konideki hidrojen ısınıyor ve balonun üst tarafına giden borunun içinde yükselmeye başlıyor. Aşağıda bir çekim gücü meydana geliyor ve alt katmandaki gazı çekiyor ve bu sefer bu gaz ısınıyor; böylece bir devinim oluşuyor ve borularda oldukça hızlı bir gaz akışı sağlanmış oluyor, balondan salınıp tekrar balonun içine çekilen gaz tekrar tekrar ısıtılıyor.”
“Gazlar uygulanan her birim sıcaklık karşısında 1/480 oranında genleşir. Eğer 18 derecelik bir ısı uygularsam balonun hidrojeni 18/480 oranında ya da 1614 fit küp genleşecektir böylece 1614 fit küplük bir hava değişimi olacaktır ki bu da balonun yükselme gücünü 160 pound arttıracaktır. Bu da aynı miktarda bir safranın atılmasına eş değerdir. Eğer 180 derecelik ısı uygularsam bu oran 180/480 olur ki bu da bize 16.740 fit küp bir genleşme sağlayacak ve kaldırma gücü 1.600 pound artacak.”
“Görüyorsunuz beyler, dengede kolayca çok büyük değişiklikler yaratabiliyorum. Balonun hacmi öyle bir şekilde hesaplandı ki sadece yarısı şişirilmiş olsa bile taşıdığı hava oranı, hidrojen gazını barındıran kılıfın, sepetin, yolcuların ve tüm malzemenin ağırlığına eşittir. Bu derecede şişirildiğinde çevresindeki havayla mükemmel bir denge sağlanır, balon ne yükselir ne de alçalır. Yükselmek için silindir aracılığıyla, hidrojen gazını, çevreleyen havanın ısısından daha yüksek bir ısıya çıkarıyorum. Böyle bir ısıyla genleşiyor ve balonu daha da şişiriyor. Böylece balon, benim gazı ısıttığım oranda yükseliyor.”
“Alçalmak için tabii ki tam tersi geçerli, silindirin sıcaklığını azaltıp gazın ısısını düşürürüm. Alçalmak genellikle yükselmekten daha uzun sürer ki bu benim için iyi bir durum çünkü hızlıca alçalmanın benim için bir anlamı yok, diğer yandan herhangi bir engelden kaçabilmek için hızlıca yükselmek çok daha büyük önem taşır. Gerçek tehlike yukarılarda değil aşağıda ortaya çıkar.”
“Ayrıca, gerekli bir