kazasında, ardında 3 evlat bırakarak aramızdan ayrıldı. Mehmet Hoca ömrünü gençliğin eğitimine harcadı. Gönül kırmadı, kul hakkı yemedi, dürüst bir insan olarak yaşadı. Helete kültür ve edbiyatına büyük ilgisi vardı. Oltayla balık tutmak, yaylalarda birlikte göbelek toplamak hayatımızda en çok keyif aldığımız şeylerden idi. Böyle bir kitabın yazılmasını çok arzu ederdi. Bu eserin çıkmasıyla birlikte hocamızın Helete için arzu ettiği hizmetlerden birini yerine getirmiş oluyoruz. Allah Mehmet Hocanın mekânını cennet eylesin. 55 yıllık birliktelikten birkaç hatıra:
Hocam!
Tadı tuzu yok bu yanın
Sen gittin gideli.
Baktım, Alma’da kuşlar yuva yapmamış
Her yılki gevenler üstüne.
Cafo’da göbelekler küsmüşler
Çıkmadılar ışığa.
Biliyorsun
Bir göz oda dikti Hüseyin, Cuma Alma’ya.
Telaşlanma…
Sen her dakika yanımızda olmadan,
Adım atmayız şuracıktan şuraya…
Turist “Hoca çay!” der…
Daha alışamadı yokluğuna…
“Hoca” der kurtarır…
Sana mı der bana mı?
Gagacı gelmez oldu yaylaya…
Uğraşacak kimse yok Hüseyin’le, Onunla…
Bir yıl bir saniye gibi geçti…
Biz bir ağaç gölgesinden geçmeden daha…
İki… Üç… Dört…
Bilinmez…
Kaç saniye daha tuz ekmek yazılmış bize,
Vakit dolar vade biter,
Tez geliriz yanına…
“Dilek” mi dersin
Ne ola ki arzumuz
“Kavuşmak isteriz kısmetse senle
Ebedi hayatta bir daha…”
Arzumuz kabul ola…
Önce sana,
Sonra tüm Allah dostlarına,
Yücelerden yücesinden
Rahmetler ola…
Kardeşim İsmail, Ben ve Hocamın kardeşi Bilal
Mehmet Hocamın sevgili kardeşi Bilal Barak, diğer kardeşleri ve ailesi, onun hatırasını yaşatmak için kasabamızda kendinin de öğretmenlik yaptığı Düzbağ Ortaokuluna bir kütüphane yaptırdılar. Hocamın vefatının acısıyla sevgili kardeşi Bilal Barak aşağıdaki satırları kaleme almış:
Canım Abim,
Sen Hakka yürüyeli bir ay oldu
Seni unutmak mı asla!
Her gün daha çok özlüyorum
Kırk yedi yaşımda üzüntü ve acıyı ayırt ettim
Acı diye bildiklerim üzüntüymüş be Gardaş.
Acıyı seni kaybettiğimde iliklerime kadar yaşadım
Acıyı yaşadım ama hıçkıra hıçkıra ağlayamadım Gardaş.
İnsan kederli de olsa kendini paralamasını hoş görmezdim
Vakur durmaya çalıştım
Gözyaşlarım sel oldu, feryat etmedim üzülmeyesin diye
Böyle çok sevilen bir öğretmenin kardeşi güçlü durmalıydı.
Görev yaptığın okuluna, Kahramanmaraş Lisesine gittim kuzenlerimle
Meslektaşlarından ve öğrencilerinden helallik almaya
Orada da gözyaşları sel oldu
Meğer biz varmadan tüm okul İstiklal Marşı sonrası
Topluca helallik verip dua okumuşlar sana.
Arkandan okunan dualar, hatimler, sarf edilen güzel sözler
Her insanın ahirete göçünde arzusudur.
Seni tanısın tanımasın taziyeye gelen herkes üzüntülüydü,
Dillerinden duayı eksik etmediler.
Rabbim dünyada nasıl yaşarsan vefatında öyle muamele gösterirmiş
Biz senin vefatında bu güzelliğe şahit olduk Gardaş.
İlçemiz kaymakamı “ben merhumu tanımıyordum fakat hakkında
okadar çok güzel şey duydum ki taziyesine mutlakakatılmalıydım” dedi.
Ahirete her göç bahanelidir:
Annem ve babam bu yaştan sonra rahat etsinler diye
Tamirine uğraştığın kasabadaki evimiz…
Annem ve babam mutlu olmadılar Gardaş.
Acımın tarifi yok…
Tesellim ardından bunca söylenen güzellikler.
Ruhun şad mekânın cennet olsun Gardaş.
Mehmet Barak, Bilal Öksüzce
Mehmet Barak hocanın vefatı ardından bütün köyümüz ağladı, bazıları şiir yazdı. Şairimiz Habeşi’nin (Bilal Öksüzce) Mehmet Hoca için yazdığı ağıt:
Bir insan ki geldi geçti bu handan
Yardan geçti, serden geçti ve candan
Dostlarını yasa boğdun bir yandan
Uyan yiğit uyan derin uykudan.
Sabah çıktın veda ettin Maraş’a
O veda ki eşe, dosta gardaşa
Ana, baba, hısım ve arkadaşa
Uyan yiğit uyan derin uykudan.
Ecel gelmiş çekmiş göze perdesin
Her mahlûkun varacağı yerdesin
Talebeler seni bekler nerdesin
Uyan yiğit uyan derin uykudan.
Niyet etti öz yurduna varası
Vardı, zîrâ asıl yurdu orası
Ölüm haktır şimdi miydi sırası
Uyan yiğit uyan derin uykudan.
Kötü diyen çıkar mıydı hiç ona
Lakin erdi böyle hazin bir sona
Kalk gardaşım yakışmıyor bu sana
Uyan yiğit uyan derin uykudan.
Habeşî gel sen bu zâtı beyan et
Mehmet Barak ismini hem ayân et
Koptu mu ki senin için kıyamet
Uyan yiğit uyan derin uykudan.
Mehmet Hoca, Ben ve Cuma, Göksu Kısık’ta.
Mehmet