Mukay Elebayev de katılıyor.” yazısı düşülür.5
Buradaki eğitimini 1926’ya kadar devam ettiren yazar aynı tarihte Kırgızistan’da zamanın en saygın ve büyük enstitüsü olarak kabul edilen Bişkek şehrindeki Merkez Eğitim Enstitüsü’ne kaydını yaptırır. Eğitim Fakültesi’nde Rus, Batı ve Kazak edebiyatıyla tanışır, zamanının çoğunu okumakla geçirir. O dönemde kurulup sonradan Kızıl Uçkun adını alan edebiyat derneğinin kurulmasında öncü rol üstlenir. Kızıl Uçkun edebiyat derneği daha sonraları Kırgızistan Yazarlar Birliğinin çekirdeğini oluşturması açısından oldukça önemlidir. Bununla birlikte ilk ve tek Kırgızca gazete Erkin-Too’da şiir ve makalelerini yayınlatır; muhabir olarak da görev yapar. 1930 yılında öğrenimini tamamlar ve Kızıl Kırgızistan gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başlar. İlk hikâyeleri bu gazetede yayınlanır.
Yazar öğrenim gördüğü yıllarda Rus ve Batı edebiyatından değil daha çok çağdaş Kazak edebiyatından etkilenmiştir. Bu hususta, sadece Kırgızistan’ın değil Türk dünyasının tanınmış sanat adamlarından, edebiyatçı, şair ve eleştirmen Salican Cigitov şunları belirtmektedir:
“Mukay Elebayev öğrencilik günlerinde Rus ve Batı klasiklerini okumuş olabilir. Fakat bana göre o Kazak edebiyatı numunelerini Batı ve Rus edebiyatına göre daha çok okumuştur. Mukay’ın bazı Kazak yazar ve şairlerinden özellikle Beyimbet Maylin’in birçok şiirinden, kafiye kullanışından, kelime seçiminden, söz hazinesinden etkilenmiştir. Aynı şekilde nesir eserlerinde olayın anlatımı, kurgusu, olay örgüsü, cümle kuruluşu gibi noktalarda Maylin’den etkilendiği âşikardır. Ayrıca, Dünya ve Rus klasiklerinin bazı eserlerini Mukay o dillerden değil, Kazakça’dan çevirmiştir. Bu yüzden Kazak edebiyatının Mukay’a etkisi Batı ve Rus edebiyatından kat kat fazladır.”6
Elebayev’in 1931’de ilk şiir külliyatı Toplu Şiirler adıyla yayınlanır. 1932 yılında Meydan adlı ikinci şiir külliyatı, 1936 yılında hem kendisinin hem de çağdaş Kırgız edebiyatının ilk romanı Uzak Yol yayınlanır. 1938 yılında ise hikâye külliyatı Zor Zamanlar adıyla okurlarıyla buluşur. Elebayev ilk eseri Şiir Külliyatı’nı yayınlattığında daha önce gazete ve dergilerde yayınladığı şiirlerini defalarca düzeltmiş, bazılarını yeniden kaleme almış, beğenmediklerini eserine almamıştır. Yazar eserinin giriş sözünde şöyle demektedir:
“Kitabın hacmine bakıp, yadırgayanlar olabilir. Gerçekte 1925 yılından 1937’ye kadarki zaman diliminde kaleme aldığım şiirler bunlardan ibaret değil. Bu külliyattakiler benim bütün şiirlerimin yaklaşık dörtte biri. Bu çalışmayı yayınlatma aşamasında bu şiirlerin çoğunu çıkardım. Özellikle sanatı tam anlamıyla idrak edemediğim önceki zamanlarda yazdıklarımın çoğu bu çalışmaya girmedi. Bu türden şiirleri uygun bulmadığım için çıkardım. Birçoğunu da kısalttım. Bazı arkadaşlar gibi önceleri (özelikle gençlik yıllarında) ne yazıldıysa bunların hepsi külliyata girsin gibi bir düşünce doğru değildir. Çünkü, insanoğlu ne kadar yetenekli olursa olsun, bunun üstüne bilgi ve tecrübe katmadan, ileriye gidemeyeceği malum. Özellikle edebiyat meydanında eğitim almadan, hayatı tanımadan, tecrübe kazanmadan bir günde bir şeyler yazarak yaptığın işi geliştirmek mümkün değildir. Bu doğal bir olgudur. Bu yüzden ilk zamanlarda iyi veya kötü yazılanların hepsini toplayıp, yayınlatmayı adet haline getirmemek gerekir.”7
Elebayev sözlü edebiyat ürünlerini de yayınlayıp halkın hizmetine sunma faaliyetleri yürütmüştür. 1937-1939 yılları arasında Kırgızistan Devlet Matbaası’nda edebiyat redaktörü olarak görev yapar. Bu görevi sırasında Sarinci-Bököy, Kococaş, Kurmanbek, Er-Töştük gibi Kırgız destanlarını yayınlatır. Kırgız atasözlerini derleme işini yürütür. Elebayev folklorik malzemelerin bir milletin hazinesi olduğunu ve bunları yayımlayarak halka sunmak gerektiğini belirtir.8 Atasözleriyle ilgili olarak ise 29 Haziran 1940 tarihli günlüğünde şöyle der:
“Atalarımızın yüzyılların derinliklerinden günümüze taşıdığı atasözlerimizi toplayıp bastırmamız gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak resmî makamlarımızın bugüne kadar hiçbir şey yapmamış olması affedilemez bir hata teşkil etmektedir. Atasözleri bir milletin hazinesi değil midir?”9
Çağdaş Kazak yazarları Sapargali Begalin, Sakin Kaçkinov ve Muhtar Avezov’la mektuplaşarak Kırgız ozanı Toktogul’un şiirlerinin Kazak Türkçesi’ne, Kazak ozanı Cambıl’ın şiirlerinin ise Kırgız Türkçesi’ne aktarılması işlerini yürütür. Örneğin, 18 Kasım 1939 tarihinde Kazak şairi Saken Kaçkinov Mukay Elebayev’e şu mektubu göndermiştir:
“Kazak şair ve yazarları olarak Toktogul’un şiirlerini topladık Toktogul’un şiirlerini Askar Tokpaganbetov, Hakimcanova Mariyam, Ta-yır Carokov, Saken Kaçkinov ve Samat Nurcanov Kazakça’ya aktardı. Şimdilerde de Toktogul’un şiirleri bizim bölge gazetelerimizde yayınlanıyor. Ben, Toktogul’un “Ömür, Tutkundagı Arman, Apakem Aman Barsınba?” adlı şiirlerini aktardım. Bunların hepsi de bizim gazetelerde yayınlandı. Ben bir de Toktogul ile ilgili bir şiir kaleme aldım. Bu şiir Almatı’da bir dergide yayınlandı. İlişikte bir şiir gönderiyorum. Eğer mümkün olursa bu şiiri yayınlamaya çalışınız. Ben bu şiiri Toktogul’un yıldönüm kutlaması için yapılacak konferansta okuyacağım. Sizden ricam, bu şiiri sizin çevirmeniz ve Toktogul’un jübilesini gerçekleştirecek komisyona vermeniz ve gazetelerde yayınlanmasını sağlamanız. Hoşça kalın. Genç şair Saken Kaçkinov.”10
Görüldüğü üzere Elebayev kardeş halkların ünlü ozanlarının eserlerini de Kırgızca’ya çevirip yayınlatmak amacı gütmüş, Kazak destanı “Er Targın”ı 1938 yılında Kırgız Türkçesi’ne aktarmıştır.
Elebayev’in 1938 yılında Toplu Şiirler adıyla şiir külliyatı yayınlanır. 1940’da Tartış adında bir piyes kaleme alır. Çağdaş Kırgız edebiyatında Sovyet rejimini eleştirebilme cesareti gösteren ilk edebî eser olma özelliğine sahip bu piyes yazarın sağlığında yayınlanmaz. Daha doğrusu eser de yazarı da bir nevi cezaya uğrar. Eser aradan 28 yıl geçtikten sonra, 1968 yılında ünlü Kırgız dramaturgu Mar Bayciyev’in girişimleriyle Ala-Too edebiyat dergisinde Aç Közdör adıyla yayınlanır.11
Askerlik
II. Dünya Savaşı başladığında Kırgızistan Yazarlar Birliği tarafından oluşturulan tiyatro kumpanyaları yöneticisi olarak ülkenin değişik yerlerine gönderilen Elebayev ilk olarak Tyan-Şan, Oş ve Isık Göl bölgelerinde bulunur. Daha sonra Calal-Abad ve tekrar Isık-Göl bölgelerine gönderilir. Isık-Göl gezisi biter bitmez askere alınır (Eylül, 1943). Askerliğe alındıktan cepheye gidene kadar yerli askerlerin eğitildiği kışlada eğitim görür. 10 Kasım 1943 tarihinde Pişpek istasyonundan cepheye gönderilir, eşi Burulça Elebayeva ile vedalaşamaz. Cephede Elebayev’e yazarlık kimliği getirdiği takdirde kendisinin ülkesine geri gönderilebileceği söylenir. Zira savaş yıllarında Kırgızistan Yazarlar Birliğine bağlı birçok yazar ve şair cephede değil ülkesindedir. Bunun üzerine Elebayev defalarca Kırgızistan Yazarlar Birliğine mektup yazarak durumu iletir, ancak Aalı Tokombayev’in o dönemde başkanı olduğu Yazarlar Birliği, Elebayev’e yazarlık kimliği göndermez.12 31 Mart 1944’de savaşa katılan Elebayev, 15 Mayıs 1944’de cephede hayatını kaybeder. Mezarı St. Petersburg şehri,