Абай Кунанбаев

Şiirler, Karasözler


Скачать книгу

âlemde senin gibi yar yok galiba,

      Sana, benden üstün sevgili bulunsa da…

      Biçare âşık özlese de, sararıp solsa da,

      Yar yoldan çıkıp güzel söze aldansa da,

      Rıza gösterip dayanır ya, yâr davasına,

      Eziyet etmesi ile yergisine tapınsa da…

      Tuğır 14 Tulpar’ı 15 geçemez atak yapsa da

      Tuğır Tulpar’ı geçemez atak yapsa da,

      Ona da puhu tüyü, muska takılsa da…

      Kızdırmadan beni, açık ara koşmaz ya,

      Hevesliler, sağdan soldan sataşsa da…

      İt eniği kurt avlayabilir mi, atılsa da?

      Tanrı korur, var gücüyle tam vursa da…

      Arsız adam, şımarıp, höykürüyor ya,

      Her yerde germeye sıkıca bağlansa da…

      Kudurdu çoğunluğu bırakıp azıcığı,

      Şikâyetçi Rus, onların ganimet ortağı…

      Bazen onu ganimete boğar, bazen bunu,

      Semey’in bu kasabası, sevdi ya kovculuğu…

      Kara hatuna

      “Kara hatun” düşünülen kara hatun,

      Kapışarak alır ya tatmin duygusun…

      “Ala yazmış zengini” lafı bitmez ki,

      Ne edersin Kazak’ın örfünü âdetini…

      1890

      Zengin azaldı

      Zengin azaldı,

      Yok maksadı,

      Ülkede iyi kalmadı.

      Eldeki erkek,

      Aylaklık ederek,

      Atıp ülkesini tutmadı.

      Yerli, yersiz,

      Söz teşbihsiz,

      Baş ile ayağı, aynı sıktı.

      Rus azarlayınca,

      Yönetici halka,

      Evden ürüyen iti andırdı.

      Kendi ululara

      İtibarı olmayana

      Bakmadan, kendi halkına…

      Sözü bağlamadan,

      Mantıklıyı ayırmadan,

      Yurda vurur heyecanla…

      Bilemedik,

      Delirmedik,

      Aynı iyiye temelli…

      Eline alıp,

      Bela salıp,

      Gözetlediği öz eli…

      Saçtı malını,

      Verdi varlığını,

      Olduğunda yurduna.

      Şefkatleşmez

      Artık pişmez

      Hiç benzemez dışına…

      El de yaman,

      Er de yaman,

      Gözetlediği öz eli…

      Kongre var ülkede,

      Sancak düşüncede,

      Şifa bulmaz ki körü-keli…

      Gitti birlik,

      Söndü erlik,

      Artık kime yüz dönülecek?

      Ülkende gerginlik,

      Ateşin geçik,

      Kaysa ayağın, kim gömecek?

      Geçti ömrüm

      Caydı gönlüm

      Bu dünyanın işine…

      Yaşı akran

      Canı emsal olan

      Dost da demiş kişiye;

      “Söze ümitlense,

      El gerekliyse,

      Ne olacak gururun?

      Niyeti şüpheli,

      Aklı dalavereli,

      Yurt bu mu, bulduğun?”

      Çare bulamadan

      Çare bulamadan,

      Ateş alevi gibi

      Kaygı doldu gövdeye,

      Sırlaşamadan,

      Söz açamadan

      Kul köleye.

      Boşuna utanıp,

      Nafile sıkılıp,

      Kimi gördüysem, ben ondan,

      Yüzümü kapattım,

      Çok şaştım,

      Doğruca kaçtım, hemen ordan.

      Uyku, yemekse

      Kaldı öylece

      Gereksiz iş oldu…

      Öylesine yatışım,

      Huzurlu kalışım

      Güç oldu…

      Genç yüreğim

      Yandı benim

      Yer bulamadan, vay halim!

      Kendin o zaman

      İyi yoldan

      Sakin…

      Genç ağacı

      Yaprağı

      Karışır, vursa yel.

      Düştü boyun,

      Doldu koyun,

      Aktı sel…

      Ben mağrur idim,

      Gamsız idim,

      Her bir şeyden gayri idim…

      Tez dertlendim,

      Bazen alevlendim,

      Bazen buz kestim…

      Geldik nice yere şimdi

      Geldik nice yere şimdi,

      Girmek kaldı mezara şimdi.

      Kızıl dilim eklemsiz,

      Sözümde yaz var sineksiz,

      Dinleyicimi düşüncesiz,

      Kılıp Tanrı’m vermiş idi.

      Bu yaşa gelinceye kadar,

      Kızgınlıktan ölünceye kadar,

      Bulamadık adam olan birini

      Sözümüzün peşinden gideni…

      Ömrün yamacını bitirip,

      Eğitimsizle didişip,

      Çıktık, işbu bele şimdi.

      Şimdi aheste gel, yıkılma,

      Sığılmaz yere tıkılma,

      Bırak