Samet Azap

Tölögön Kasımbekov İnsan ve Eser


Скачать книгу

tezimin kitaplaşması olan bu çalışmanın ortaya çıkmasında ve benim kendilik değerlerimin bilincine varmamda Ardahan Üniversitesinin ve değerli hocalarının emekleri yadsınamaz;

      Doktora danışmanım olan ve bir danışmandan çok daha fazlası olarak kendilik değerlerimin oluşmasında ışığım olan, maddi manevi hiçbir yardımı esirgemeyen değerli hocam Prof. Dr. Orhan SÖYLEMEZ’e, ne kadar teşekkür etsem azdır.

      Varoluş sürecime sağladığı katkılarla bakış açımın değişmesine yol açan saygıdeğer Rektörüm ve hocam Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ’a teşekkürü zevkli bir vazife sayarım.

      Yol göstericiliğiyle beni aydınlatan, hiçbir zaman yardımını esirgemeyen hocam Prof. Dr. Gürkan DOĞAN’a minnettarım.

      Kitabı baştan sona okuma nezaketini gösteren ve yol göstericiliğiyle yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç Dr. Vedi AŞKAROĞLU’na en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

      Çalışmamın Kırgızistan ayağında desteklerini gördüğüm Yrd. Doç. Dr. Ali DAŞMAN beyefendiye, Dr. Rahat TAŞTEMİROVA hanımefendiye, kütüphane müdürü Gülayım hanımefendiye, Tölögön KASIMBEKOV’un değerli eşi Elmira KASIMBEKOVA hanımefendiye ve Aygerim BAKTIBEKKIZI ile Selçuk SUBAŞI’na şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, kitabın oluşum aşamasında yaşadığım aksaklıkların giderilmesinde yardımlarını gördüğüm, Yrd. Doç. Dr. Ayhan ÇELİKBAY’a, Yrd. Doç. Dr. Mayrambek OROZBAYEV’e ve bilhassa varoluş sebebim değerli aileme teşekkür etmek istiyorum.

D r. Samet AZAPArdahan-2016

      1

      TÖLÖGÖN KASIMBEKOV’UN HAYATI, SANATI ve ESERLERİ

      1.1. Hayatı

      1.1.1. Doğumu, Çocukluğu, Gençliği ve Ailesi

      Tölögön Kasımbekov, 15 Ocak 1931 tarihinde Calal-Abad iline bağlı Aksı ilçesinin Akcol köyünde dünyaya geldi. Babası Kasımbek’in soyu Kırgız halk kahramanı Beknazar’a uzanır. Beknazar’ın oğlu Kasımbek, onun oğlu da Tölögön’ün babası Kasımbek’dir. Kasımbek aynı zamanda, köyün aksakalı yani bilge kişisidir. Eşinin adı Kalbü’dür ve bir Kıpçaktır. 59 yaşına kadar Kasımbek ailesinin çocuğu olmaz. Kalbü bilge, zeki insan olduğundan köydekilerin arasında saygı duyulan bir kadındır. İnsani değerleri ve aklı ile kocasının içindeki pişmalığını hissedip, “beyim sizin de çocuğunuz olup neslinizin devam etmesi gerekir” diyerek başka birisiyle evlenmesini kendisi teklif eder. Kocası için yirmi yaşını yeni dolduran Anar’ı kendi atı ile kaçırarak getirir. “Beyim ben size eş getirdim, malınızı kesip nikâh yapıp bu kadın ile evleniniz” diyerek üzerine kendi eliyle kuma getirir. Böylece bir yıl içinde Kasımbek, yaşı altmışa geldiğinde erkek çocuk sahibi olur. Çocuğunun adını kulağına Ezan okutup “Allahverdi” diyerek Kudaybergen koyarlar. Bebeğin olmasına çok sevinen Kalbü, Kudaybergen’i kendi çocuğu gibi sevip, kendisi besleyip büyütmeye başlar. Doğum yapan kumasını ise kendi gelini gibi görüp onunla tartışmadan hatta o yaşına rağmen ev işlerinde yardımcı olarak geçinip giderler.

      Yaşamın en zor anlarında ona yeni bir umut veren çocuğunu şımartarak seven Kalbü, onu ölen çocuklarımın yerine koyar; “Tölögönüm benim Allahım bizim dileğimizi gerçekleştirdi” diye Tanrıya dua eden Kalbü, Tölögön diye kendince isim koymuş, ondan sonra akrabaları ve komşuları Kudaybergen ismini unutup çocuğu Tölögön diye çağırmaya başlamışlar.1

      Aynı köyde okulunu bitirdikten sonra öğretmenliğe başlayan Kasımbekov, on altı yaşını doldurduğunda köyde valiliğe sekreter olarak işe girerken Tölögön ismiyle kimlik alır. Kimliği almadan önce, öz annesine doğum gününü soran Tölögön yaşının 3 yıl geç yazıldığını düşünerek, doğum tarihini, 15 Ocak 1931 olarak belirler. Ama Tölögön’ün kendi söylediklerine göre o, 1928 yılında doğmuştur. “Sen askere gidersen biz hayatımızı nasıl geçireceğiz” diye düşünen karı koca onu 3 yaş genç göstermiş olabilirler.

      1946 yılında baba Kasımbek, depremden dolayı hayatını kaybeder. Böylece Tölögön on dört yaşındayken yetim kalır. Yetim çocuk, dul kadın ikisi çok zor günler geçirirler. Aç kalıp hiçbir şey bulamadıkları zaman annesi, kolhozun tarlasından mısır çalarken yakalanır. Sonra halk arasında sorgulanır. Tölögön ağlayıp oturan annesini sakinleştirip “anne niçin ağlıyorsun, aç kaldığımız için mısır çaldık ne olmuş, insanlık ölmedi ya? Haydi kalk anne bunların önünde ağlayıp kendini zavallı hissettirme” diyerek, oradaki insanların şaşkın bakışları altında annesini yanına alıp evine döner. Ondan sonra ben “insan olacağım. İnsan olup annemi sorgulayan insanları cezalandıracağım” diye kendisine bir hedef belirler. “İnsan Olmak İstiyorum” adlı öyküsü böyle bir yaşanmışlığın neticesinde yazılmıştır.2

      Kasımbekov, henüz 10. Sınıfa giderken kendisi gibi yetim olan Adaş Mırzakmatova ile hayatını birleştirir. Liseyi bitirdikten sonra bir süre köy okulunda öğretmenlik yapar. Bir sene sonra Frunze’ye (Bişkek) üniversiteye başvurmaya giden Kasımbekov, ilk senesinde kazanamaz, ancak pes etmeyerek ikinci yılında, 1952 yılında Kırgız Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesini kazanır. Başarılı bir öğrenci olan Kasımbekov, çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle çevresinde kısa zamanda sevilen biri haline gelir.

      İnsani değerleri yüksek olan Kasımbekov, daha o yıllarda iyi dostluklar kurmuştur. Çalışkanlığı ve zekâsıyla okulu bitirir bitirmez matbaada iş bulan Kasımbekov, kendi hayatını kazanma yolunda ilk adımı da atmış olur. Ancak bu süreçten önce zamanında fakir bir aileden gelmesi Kasımbekov’un zor şartlarda okumasına neden olur. Çoğu zaman okula gidecek yol parasını bile bulamaz. Lise yıllarında zor günler geçiren Kasımbekov, burs alamadığı için oldukça zayıflamış olarak köye döner. Onun bu halini gören karısı oldukça üzülür. Fakirlikle baş etmeye çalışan Kasımbekovlara, anne Kasımbekova üç ayda bir postayla taklan (tuzlu ekmek) gönderir. Geçimlerini sağlamak için Adaş Mırzakmatova “VLKSM” adında bir fabrikada işe girer. Aylık 25 som maaş alır. Kasımbekov bir yandan lise öğrenimine devam ederken öte yandan lise duvar gazetelerine bir şeyler karalar.

      Kasımbekov’un yaşadığı zor dönemler onun çocukluk düşlerini harekete geçirir. Karısını fabrikanın kapısında beklerken bile elindeki deftere yazı yazmayı sürdürür. Sigara içmeyen, içki kullanmayan Kasımbekov liseden mezun olunca tek ineklerini satarak oğulları Raykan’ı ve annelerini alıp Taşkömür’den Bişkek’e göç eder.3 Bişkek yılları da yoksulluk içinde geçen Kasımbekov’un hayatı üniversiteden mezun olduktan sonra düzelir. Okulu bitirdikten sonra matbaada iş bulan Kasımbekov, hem birçok eseri inceleme imkânı bulmuş hem de para kazanmıştır.

      Yetenekli ve genç yazarın yazarlık kabiliyetinin uyanışına ilk desteği babası vermiştir. Kasımbekov bir söyleşisinde, “benim babam mollaydı, yanında her zaman âlimler toplanırdı. Ben de onları dinleyip, otururdum. Babam “Leyla ve Mecnun”u” “Kız Saykal”ı Arap harfleriyle okurdu. Ben on üç on dört yaşındayken babam vefat etmişti. Annem ise, daha sonra “babasıyla birlikte büyüyen ateş çıkarır” sözünden anlaşıldığı gibi, yazarlık mirasının babamdan kaldığını söylemiştir.4

      Kasımbekov, yaşadığı zor zamanlara rağmen yazmaktan bir an olsun bıkmamış her fırsatta yazmaya devam etmiştir. Yazdığı ilk öyküleri yaşadığı sefalet günlerinin ürünü olarak daha çok gençlik dönemi ürünleriyken,