Akmal Miravazoğlu

Eğitimin Altın Anahtarı


Скачать книгу

onları değil, kendinizi daha iyi tanıyın. Bu ne demektir? Gelin hep birlikte analiz edelim! Diyelim ki işyerinizdeki patronunuz değişti. Genellikle ne yaparız? Onunla ortak nokta bulmaya çalışırız. Eylemimize ilk başta onun karakterini inceleyerek başlarız. Nelerden hoşlanır, hangi kelimeleri çok kullanır vb.

      Aslında, sürekli onu tanımak yerine kendinizi tanımak için çalışırsanız daha iyi olur. O zaman onunla iletişim kurmanız daha kolay olacaktır. Herhangi bir yeni kişinin davranışı, ister lider ister başka bir pozisyonda olsun bizim ona nasıl davrandığımıza bağlıdır.

      Bu, yeni gelin örneğinde daha açık bir şekilde görülebilir. Ailenize bir gelin geldiğinde onun nasıl birisini olduğunu sorgulamadan önce kendi davranışlarınızı şekillendirmelisiniz. Siz ona nasıl davranırsanız o da size ona göre cevap verecektir.

      8. Bazen ebeveynler çocuğunun terbiyesini erken yaşlardan itibaren “baskıcı ve otoriter bir tutumla” vermeye başlar. Bu yanlıştır. İşin başlangıcı iyi olursa sonucu da güzel olur. Ne ekersen onu biçersin. Zaman ve çaba gerektirse de doğru yerden başlamalısınız. Doğru başlamak iyi olur. Kestirme yollardan vazgeçip denenmiş yoldan yürümek gerekir. Öğüt vermekten ziyade çocuğunuza kendiniz rol modeli olmalısınız. Çok fazla öğüt verme ebeveynin söylediği sözlerin etkisinin azalmasına neden olabilir.

      9. Sorun evde çözülemiyorsa daha uygun farklı bir ortam, kafe, restoran gibi yerlerde sohbet eşliğinde çözmek gerekir.

      Önemli bir konu hakkında konuşmak için önce moral verici, uygun bir ortam yaratmak iyi bir fikirdir. Çünkü evdeki ufak tefek sorunlar ve sürekli bir işle meşgul olmanız karar vermenizi engelleyebilir.

      Konum çok akıllıca seçilebilir. Doğanın koynunda şelale, çimenler, etrafa mis gibi bir koku yayan çiçekler… Kelebekler, bal arıları ile birlikte göze hoş gelen bir şekilde oradan buraya uçuyor vs. Giriş sınavlarını geçemeyen bir öğrenciyi böyle bir yere davet etmek mümkün değil ki! Ne kadar etkileyici konuşan ne kadar hatip birisi olursanız olun, onun kafası, onca çabaların boşuna gittiği ve bir sonraki fırsata kadar hayatının bir yılını yine boşa harcayacağı düşüncesi ile meşguldür. Bu nedenle, hem yer hem de zaman ihmal edilmemesi gereken faktörlerdir. Terazilerde dengeyi korumak, beklenen sonucu verir.

      10. Üstün yetenekli çocuklara özel yaklaşım gerekir. Bu tür çocuklar nadide ve benzersizdir. Bu nedenle onların yetiştirilme süreçleri de buna uygun olmalıdır. Gerçekte birçok üstün zekâlı çocuk doğar ama zamanında bunu fark edememek, onların düşüncelerini anlamamak, doğru yöne çevirememek yeteneklerinin kaybolmasına neden olur. Bu doğuştan gelen yetenek ebeveynleri de zorlar.

      Üstün zekâlı bir çocuk aşağıdaki yetenekleri gösterir:

      • Çocuk herhangi bir olayla ilgili olarak kendi öğrenme yollarını arar.

      • İlgi alanlarını anında, kolayca öğrenir ve saatlerce bunun hakkında konuşur.

      • Son derece meraklıdır, gittikçe daha fazlasını öğrenmeye çalışır.

      • Kendisine karşı çok talepkâr olur.

      • Aşırı hırslı, hevesli ve çalışkan olur.

      Çocuk, sevdiği aktiviteyi eşsiz bir zevkle gerçekleştirmeye başladığında ebeveynin çocuktaki yeteneği zamanında fark edebilmesi ve bu yeteneği geliştirmek için mümkün olduğu kadar çok çaba sarf etmesi gerekecektir.

      Onlara aşağıdaki gibi davranılmalı:

      • Bu tür çocuklarla bebeklikten itibaren daha fazla iletişim kurmak gerekir. Üstün zekâlı bir çocuk yetiştirmek için her zaman birisinin onunla ilgilenmesi gerekir.

      • Üstün yetenekli bir çocuğun gelişmesi için her zaman birine bir şeyler öğretmesi gerekir.

      • Onu asla eleştirmeyin, özgüvenini yitirmesine neden olmayın. Her zaman ondan size veya kardeşlerine bir şey açıklamasını, anlatmasını isteyin.

      • Davranışları diğerleriyle aynı değilse değişmesini istemeyin.

      • İlgisini çeken faaliyetlerde bulunması için onu cesaretlendirin. Onun hayallerine, fantezilerine müdahale etmeye çalışmayın.

      • Her zaman topluluğa katılımını teşvik edin.

      • Yetenekli çocukların okulunda okutun.

      • Tüm derslerden “yüksek” puan almasını istemeyin.

      • Unutmayın, yetenekli bir çocuğun gurur duyulmaya değil, daha fazla yardıma, desteğe ihtiyacı vardır.

      11. “Teşekkür ederim” ve ”özür dilerim” kelimelerinin sıklıkla kullanıldığı ailelerde sorun olmaz.

      Eşinizin değil, bir arkadaşınızın veya komşunuzun sizi ziyarete geldiğini ve yemek hazırlamanıza yardımcı olduğunu hayal edin. Ona “teşekkür ederim” demeyi unutabilir misiniz? Çünkü size yardım etmeyebilirdi. Öyle değil mi? Peki, ya sevdiklerimiz? Sevdiklerimizden daha yüksek taleplerde bulunuyoruz, onların ilgi ve desteğini bir borç olarak kabul ediyoruz. Sonuçta onlar kimseye bir şey borçlu değil ki!

      Ailede “teşekkür ederim” kelimesi sık sık kullanılmalıdır. Ailedeki her görev sevdiklerinizi mutlu etmek umuduyla yapılır. Bulaşık yıkamak bir borç değildir. Herhangi bir ev işini bu şekilde kabul etmek size minnettar olmayı öğretecektir.

      Size hediye verseler, örneğin gül gibi, hemen teşekkür edersiniz. Yoksa “Neden bana kırmızı yerine beyaz gül vermedin?” mi dersiniz?

      Minnettarlık duygusu insanın kendi üzerinde de olumlu bir etkiye sahiptir. Bize destek olan ve yardım eden kişiler arasında olduğumuzu hissettirir. Bizimle sıcak bir ilişki kurduğunun sevincini ve mutluluğunu yaşarız. Başkalarına değer verdiğimizi bildikleri için insanlar bizimle etkileşime girer.

      12. Genel olarak bir çocukla ilişki içinde olan beş tür ebeveyn vardır:

       Köpekbalığı.

      Kontrolü sıkıca tutar. Çocukların özgürlüğünü tamamen kısıtlayarak kendine boyun eğdirmeye çalışırlar. Onların her adımını ve hareketini kontrol ederler. Asla başkalarının duygularını dikkate almazlar. Böyle bir insanda kontrol etme isteği his ve duygudan önce gelir.

      Sonuç. Bu tür ilişki uzun sürmez. Ebeveynler yaşlandıkça, yönetim çocuklara geçer. Ya da çocuklar anne babalarına farklı, diğerlerine farklı görünmeye başlar.

       Sevecen.

      Bu kişi, başkalarının duyguları için “kontrol de dâhil olmak üzere” kendi haklarından vazgeçebilirler. Böyle bir insanda duygular kontrolden önce gelir.

      Sonuç. Çocuklar ebeveynlerini dikkate almazlar. Çünkü kimse kontrolü elden bırakan bir insana hesap vermez. Sonunda, ebeveynler çocuklarının kölesi olurlar.

       Dikkatsiz.

      Bu kişinin ne kontrolü ne de duygusu vardır.

      Sonuç. Yönetim başkalarının eline geçer: amca, teyze, hala veya çocuklardan birine.

       Tilki.

      Bu kişi duyguyu, kontrolü gerektiğinde kendi çıkarları için kullanır. Bu tür ebeveynlerde çıkar, duygu ve yönetimden üstün gelir.

      Sonuç. Çocuklar da sabit bir duygu göstermez, başkalarını kandırmaya meyilli, ortama göre uyum sağlayan insanlar olarak şekillenirler.

       Numune-i imtisal (örnek olan)

      Bu kişide hem kontrol hem de duygu yerinde ve düzenlidir.