Remis Aymet

Tuzaktaki Özgürlük


Скачать книгу

yüreğim gibi

      Sırlı bakışın gibi

      Çöldeki serap gibi

      Can yakan hatıralar gibi

      Güz olmuş gidiyorsun

      Gitme!

      GECE PATİKASI

      Gece patikası

      Götürüyor beni yârimden.

      Dönmemek üzere

      Aziz yârim,

      Hüzünlü türküm benim.

      Yıldızlar uyur

      Gölgeler rüya görür

      Ay başucumda yoldaş gibi

      Gece tacı,

      Hüzünlü türküm benim.

      Aşkım kokar yasemende

      Sanki son kez geçmekte

      Yüreğime bir tay

      Ervah tozuna bulanmakta

      Hüzünlü türküm benim.

      O YILDIZ

      O yıldızı

      Artık nice yıllar

      Bulamıyorum yüksek gökyüzünde

      Bakmıyor bana dalgalanarak

      Nilüferli derin göllerde

      Şu yıldıza bakarak, aşkta

      Nice yemin içmiş idik biz

      Şunun aydınlığında ömrün

      Nice yolunu geçmiş idik biz

      Gittin hüzünlü gençliğim

      Anılar kaçıştı

      Bir haber vermeden,

      Bilmem nerelere kayboldu.

      Canıma yer bulamayarak,

      Aşktan umudumu kestiğim an,

      Geldim de ben ikimize bir ömür

      Yerde yatan taşı ele alıp,

      Dünyaya vurayım derken

      Dile geldi yıldız-taşım:

      “Kutsal aşka el kaldırma sen!”

      SEBEBİM SEN MİSİN?

      Merhaba! Sen misin bu?

      Yüzün solmuş bu denli?

      Rüya değilsin ki

      Ne haber, dedindi

      Yüzüne

      Yazılmış sebebim

      Bu dünya bil ki bizim

      Sen bil ki sebebimsin

      Ağlama arsız gecelerde

      Uzanıp göğün yedinci katına,

      Yazalım aşkın suresini.

      Örtmesin bulut bizi

      Söz Tanrım erkinde.

      O sure, bin gıybet değil

      Uzanıp alamaz kimse

      Sızlanma geçmişim

      O GECEDE

      Kavuştuğumuz gecenin devamı

      Yağmur bardaktan boşaldı

      Fırtınanın kucağında taze kayın ağaçları,

      Bağrıma yıllar yıkıldı.

      Yıkıldı yıllar…

      İhanetin savruldu

      Yağmur damlalarının raksederken

      Ağladı toprak,

      Seni beklerken o gecede.

      DÜŞ

      Huysuz bir gecede

      Edepli bir bahçede

      Tutulmayan dileklerden düştü yıldız

      Kalbimin üstüne.

      Tutuşan ufkun morunda

      Solan yaprağın sarısında

      Hicranın kırmızısını içti gönül

      Gözümdeki izinle.

      Yaralı kuşun kanat sesinde

      Yerini bulamamış gelinlerin telinde

      Sessiz ağıtlara dolandı kirpik

      Dudağımdaki isminle.

      Gördüm ben

      Güzel bir düştün

      N’olur gönlümden düşme.

      YALVARIŞ

      Götür beni geçmiş günlerime

      Yalan söyle

      Haydi inandır beni

      Geçenlerin tatlı azabında

      Sen tutuştur beni

      Ah edip aşkınla

      Canda sönen ateş ile

      Sırdaş kağıdım kalemim ile

      Haydi söylet beni

      Alevden bir çemberde

      Ağırlaşan kelimelerim ile

      Söyleyemediğim ninni ile

      Haydi kandır beni

      Gitmek isteyen anılara inat

      Dizlerinde uyut beni

      Aşkınla avut

      Gitme bir yerlere

      Başucunda unut beni

      BİR HATIRA

      Neden bana ıstırap verir

      Uzaklarda kalan bir hatıra?

      Gök rengi sisten kalkıp,

      Neden geliyor aklıma?

      Artık unutuldu sanıp

      Sakınıp saklanıp

      Usumda yenileniyor

      Bilmem neden

      O rüzgârdaki can hatıra

      Tutuşuyor canda.

      Tek başına gelemezsin

      Vakti geçen gençliğime

      Tek tek basaraktan gidemezsin

      Saçımdaki beyaz renge

      Sayma dakikaları ey yorgun hatıra

      Solmuş günün ışığı

      Çıkıyor önüme

      Kurumuş bir gül hatıra defterinde

      Uçuyor hüzün kül olup geçmişime

      O bakışlar…

      O kirpik

      O kaşlar

      Yıl almış durur karşımda

      Yakma canımı

      Yakma artık ey hatıra.

      ÖZLEM

      Sen yoksun artık…

      “Dön!” diye çağırsam da

      Dönülmez artık.

      Güneş batıyor

      Ömrümün ufkuna

      Dur desem de

      Duyulmaz artık

      Sel