Berrin Müzeyyen Alpay

Nisan Bestesi


Скачать книгу

çalışıyordu. Birkaç günlüğüne çiftliğin işleri için kasabaya gitmişti. Ramazandı. Oğuz annesinin yanında uyumuştu o gece. Birlikte sahura kalkmıştık. Üstüne uzun, mavi bir sabahlık giymişti. Her zamankinden farklı aceleci bir tavrı vardı. Aklıma kötü bir şey gelmedi, ben odama çekilip uyudum. Sabah Oğuz’un “Anne! Anne!” diye ağlayan sesine uyandım. Koşup yanına geldiğimde annesi yoktu. Çekmeceler dağınık, elbise dolabının kapağı açıktı. Bütün elbiseler, ziynet eşyaları boşaltılmıştı. Çok telaşlandık, karakola, eşe dosta haber bıraktık hiçbir sonuç alamadık. Sonradan duyduk ki, o sabah kendisini bekleyen mavi bir arabaya binip gittiğini görenler olmuş. Bir kaç gün sonra ağabeyime bir not göndermiş, başka biriyle evleneceğim, boşanalım diye. Ağabeyim perişan oldu, bir tarafta ayaklar altına alınan onuru, yıllarca bu evliliği sürdürmek için verdiği emeğin heba edilmesi, diğer tarafta annesiz büyüyecek bir çocuk… Hiç beklemeden dava açıp bir celsede boşandılar, evliyken başka bir adamla çekip gittiği için çocuk ağabeyimde kaldı. Hoş zaten annesi de istemedi. Çok üzüldük, kimsenin yüzüne bakamaz olduk.”

      Nermin halam hem ağlıyor, hem de;

      “İnsan nasıl olur da başka bir adam için evladını bırakıp gidebilir?” diyordu. Necla halam beni kucağına alıp odama götürürken;

      “Oğuz’u yatağına bırakıp geliyorum.” dedi. Her gece olduğu gibi beni yatağıma yatırdı, üstümü sıkıca örttü, yanağımdan öptü, saçlarımı okşadı,

      “Bahtsız yavrum benim.” diye diye odadan çıktı.

      Demek benim annem beni bırakıp gitmiş ve bir daha geri dönmeyecek… Babam bunun için annemden bahsedilince sinirleniyor…

      Hatırladım ben o sabahı. Gece sarılıp uyumuştum anneme ama uyandığımda yanımda yoktu. Bir daha da görmedim annemi. O mavi sabahlığı da hatırladım. Annem gibi kokuyordu. Bir keresinde halam ona sarılıp yatıyorum diye bana kızıp kapıya gelen dilenciye vermişti. O zaman çok üzülmüştüm, çok kızmıştım halama. Artık kızmıyorum, iyi ki vermiş. Ayrıca mavi rengini de hiç sevmiyorum. Nermin halamların bana hediye ettiği mavi yağmurluğu kapıya gelen ilk dilenciye vereceğim.

      Sınıf arkadaşım Aslı’nın da annesi yok ama o ölmüş. Benim annem tanımadığım bir adam için beni bırakıp gitmiş. Ben ne yapayım böyle anneyi… Benim halam var… Bir gün o da beni tanımadığım bir adam için bırakıp gider diye çok korkuyorum…

      (Avrasya Yazarlar Birliği Edebiyat Akademisi Hikâye Atölyesi, 30.03.2011)

      YAĞMUR NÖBETLERİ

      Yağmur damlaları trenin camına çarparak küçük ırmaklar oluşturuyordu. İstasyona ulaştığımızda ırmaklar daha bir büyüdü. Durduk.

      Bütün yolcular gibi istasyonda yağmurun dinmesini beklemeye başladım. Düşüncelerim beni bundan on üç on dört yıl öncesine götürdü. Öğretmen okuluna gittiğim o yıllarda bizden bir alt sınıfta, yeşil gözlü, kumral, sarı mantolu bir kız süslerdi hayallerimi. Her sabah derse girerken ve her akşam ders bitiminde karşılaşır hiç konuşmadan bakışırdık. İkimiz de bu karşılaşmayı ister gibiydik. O kendisine sarı mantolu sevgilim diye şiirler yazdığımdan ve ilk aşkım olduğundan habersiz her akşam ders bitiminde sarı mantosunu giyer, diğer yatılı olmayan öğrenciler gibi evinin yolunu tutardı. Henüz hiç konuşmadığımız halde onun gidişiyle okulda kendimi yapayalnız kalmış hissederdim. Ertesi sabah okula geliş saatini iple çekerdim.

      Yine böyle yağmurlu bir ilkbahar günüydü. Öğrenciler evlerine gidemeyip okulda yağmurun dinmesini beklemek zorunda kalmışlardı. Nasıl sevinmiştim. İlk aşkımla konuşabilmek arzusuyla sınıflarının önünden defalarca gelip geçtim. Sırtı sınıfın kapısına dönük yağmuru seyrediyordu. Heyecanla sınıfa girdim, sanki dilim tutulmuştu, bir selam bile veremiyordum. Birinin yaklaştığını fark etmiş olmalı ki bana doğru döndü. Bir an ne yapacağını bilemedi sonra ani bir hareketle içinde kurabiye dolu bir kutuyu bana uzattı:

      “Alır mısın? Ben yaptım” dedi. Böyle habersizce yanına geldiğim için kendimden utanmış olarak:

      “Teşekkür ederim.” diyebildim. Sonra bana sınıfımı, öğretmenlerimi, derslerimi sordu, ben anlattım, ardından o anlattı. Sanki ikimiz de uzun zamandır bu anı bekliyorduk. Yağmur dininceye kadar sohbet ettik.

      O yağmurlu günden sonra her okul giriş ve çıkışında nöbet tutar gibi onu beklemeye başladım. Her sabah okulun köşesinde onu bekliyor, sınıfının kapısına kadar bırakıyordum. Her akşam da ders bitiminde sınıfının kapısında buluşup okulun köşesine kadar yürüyorduk. Dedikoduya meydan vermemek için daha ileriye gidemiyorduk.

      Gönüllü nöbetim okul bitinceye kadar devam etti. Sonra ben başka bir şehirde üniversiteye başlayınca zorunlu olarak ayrıldık. Bu defa da oldukça uzun sürecek özlem nöbetlerim başlamıştı…

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/4QBaRXhpZgAATU0AKgAAAAgABQMBAAUAAAABAAAASgMDAAEAAAABAAAAAFEQAAEAAAABAQAAAFERAAQAAAABAAALElESAAQAAAABAAALEgAAAAAAAYagAACxj//bAEMABwUFBgUEBwYFBggHBwgKEQsKCQkKFQ8QDBEYFRoZGBUYFxseJyEbHSUdFxgiLiIlKCkrLCsaIC8zLyoyJyorKv/bAEMBBwgICgkKFAsLFCocGBwqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKioqKv/AABEIATMA8gMBIgACEQEDEQH/xAAfAAABBQEBAQEBAQAAAAAAAAAAAQIDBAUGBwgJCgv/xAC1EAACAQMDAgQDBQUEBAAAAX0BAgMABBEFEiExQQYTUWEHInEUMoGRoQgjQrHBFVLR8CQzYnKCCQoWFxgZGiUmJygpKjQ1Njc4OTpDREVGR0hJSlNUVVZXWFlaY2RlZmdoaWpzdHV2d3h5eoOEhYaHiImKkpOUlZaXmJmaoqOkpaanqKmqsrO0tba3uLm6wsPExcbHyMnK0tPU1dbX2Nna4eLj5OXm5+jp6vHy8/T19vf4+fr/xAAfAQADAQEBAQEBAQEBAAAAAAAAAQIDBAUGBwgJCgv/xAC1EQACAQIEBAMEBwUEBAABAncAAQIDEQQFITEGEkFRB2FxEyIygQgUQpGhscEJIzNS8BVictEKFiQ04SXxFxgZGiYnKCkqNTY3ODk6Q0RFRkdISUpTVFVWV1hZWmNkZWZnaGlqc3R1dnd4eXqCg4SFhoeIiYqSk5SVlpeYmZqio6Slpqeoqaqys7S1tre4ubrCw8TFxsfIycrS09TV1tfY2dri4+Tl5ufo6ery8/T19vf4+fr/2gAMAwEAAhEDEQA/APpGiiigAqK5JW3YqcHjkfWpahuv+PZ/w/nQBQ86XP8ArH/76NKZZAB+8f8A76NRmgUASCaT/no3/fRpfNk/vt/31TKO1ADzLJ/z0b/vo0hll/56N/31TaKAF86T/no//fRpDNL/AM9H/wC+jSGm/SgBTNL/AM9X/wC+jSefL/z1f/vo0w0lAD/Pm/56v/30aPPl/wCer/8AfRqOjtQBL583/PV/++jR502P9a//AH0ajpaAHGeb/nq//fRppnmx/rZP++jTTSGgBTcT/wDPaT/vo1E9zcDpPL/32acahc9aAEe7uQP+PiX/AL7NRm8uv+fib/vs01qZQBI15dCMn7TN0/56Gohe3ZYf6VN1/wCehpH/ANW1RJy6/WgDWe5uAoxPJ/32a4i61nVFlutuo3YAupVXE7cANgDr0rs3HyivPrk7muD63U3/AKGaAK9zr+sqONWvl+ly/wDjXXfC7Ur7UH1b7feXF15fk7POlZ9ud+cZPHQflXA3fSu1+EX+s1n/ALYf+1KAPSqKKKACiiigAqG6/wCPZ/w/nU1Q3f8Ax6v+H86AM2jNHrSUAOBpRTaWgApKWkoAKaacaaaAGk02nHrTSaACimk/MKkSN5DhFJNACU7tzVyPT2PMjY9hU4sYR1BP40AZNIa2DZQH+HH41DJpqn/Vtg+9AGW1QuOKuXFrJDy449RVR6AIG9KYae1M7UANcfujUUY/eL9RUrH92aZEP3q/WgDRfhR7153Id0Ujf3p5j/5EavRH/hFecsf9Fz6ySf8AoxqAMm85B7V2vwh5k1n/ALYf+1K4q8+6a7X4Qn95rX/bD/2pQB6XRRRQAUUUUAFQ3f8Ax6v+H86mqG7/AOPV/wAP50AZuaKSlBoAKKTvRmgBe1FJmjNAATTSeaU03NACGm9qcabQBLb25uJQOijkmteOJIl2oMVUtSILcE9WqVbjc3WgCzRR2rN1TXrDSId93MAeyjkn6CgDSorznUviFeyMV02GOFOzvyT+FY//AAmviAMSbpGHp5eKAPXWUMpDDIPasfUbLyT5kYyh7elcTYfEW9jdRfRhk7svP6V2ul+I7PVYV+ZcOODng0AZr1H/ACq1fW5t7hl529VPtVWgBGGImqKLiVO/zVK/+qao4v8AXJ9aANFzjbXm+7NlGR3Ln/x816RJxtrzQEjT4P8AcJ/U0AZl4etdt8H/APWa1/2w/wDalcPeHIrt/g9/rNa