Скачать книгу

Moskova’da yayınlanır) çıkmaya başlayan Çulpan isimli gazetenin redaktörü ve kurucusu olan, 1924 yılının Şubat ayında Moskova’da toplanan Tatar-Başkurt öğretmenler kurultayına katılıp bu toplantıda millî okulların geliştirilmesi, eğitimin yeni usulde yapılması ve yeni programların hazırlanması sorunları üzerine çalışan, 1925–1927 yılları arasında Tataristan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı’nın İlim Merkezi’nde görev yapan Alimcan İbrahimov, Rusya sınırları içinde yaşayan halkların hayatını kökten değiştiren devrimlerin ve iç savaşın şahidi olur. Bütün bu olayları kendi eserlerine en samimi şekilde yansıtır (Yaŋa Kéşéler (Yeni İnsanlar), Kızıl Çeçekler (Kızıl Çiçekler), Tiren Tamırlar (Derin Kökler) vb.), sosyal içerikli eserlerinde yeni Sovyet hükûmetinin kazançlarını geniş epik planda tasvir eder, Tatarlar arasında çeşitli sosyal tabakaların oluşması, sosyal sınıflar arasındaki mücadele ve milletin geride kalma nedenleri gibi sorunları gündeme getirir. 1920’li yılların başında o yıllarda İdil-Ural bölgesinde yaşanan açlık faciasını en gerçekçi manzaralarla yansıtan, merkezinde Ölüm ve Yaşam gibi metafizik konu olan, doğasına özgü olarak yemek yeme ihtiyacı artarak onu zayıf düşürdükçe insanın insanlık sıfatlarını kaybedebildiğini, açlıktan ölmemek, hayatta kalmak için hatta kendi çocuğunu yiyebildiğini anlatan “Âdemler” adlı eserini yazar.19

      1927–1938 yılları arasında edip Kırım’da Yalta şehrinde verem tedavisi görür. Çok yönlü fedakâr hizmetlerinden dolayı 1928 yılında Devlet Sanat Bilimleri Akademisi’ne akademik üye olarak seçilir. 1932 yılında aktif çalışmaları için Bütün Rusya Merkez Komitesi tarafından “Hizmet Kahramanı” ismine layık bulunur. Ağır hasta olmasına rağmen 1938 yılında tutuklanır ve Kırım’dan Kazan’a getirilir. Tatarların millî bağımsızlığına önem vermek, devrim öncesi Tatar kültürünü yüceltmek, Tatar aydınlarının rolünü aşırı abartmak, solculara saldırmak, sağcıları görmezden gelmek, Rus komünistlerini çarlık jandarmasıyla kıyaslamak gibi suçlardan yargılanır ve “halk düşmanı” ilan edilir. O günden itibaren Alimcan İbrahimov’un eserlerini dile almak, okumak yasaklanır. Onun adı ve eserleri Tatar halkına ancak Stalin kültü açığa çıkınca geri döner. Alimcan İbrahimov Pleten hapishane revirinde eceliyle ölür. Kazan’da Arhangel mezarında defnedildiği hususunda bilgiler olsa da mezarı ne yazık ki günümüzde bilinmemektedir.

      1980’li yıllarda Rusya halklarının tarihi yeniden değerlendirilmeye başlayınca, Alimcan İbrahimov’un hayatı ve eserleri yeniden gündeme gelir. Sovyet döneminde Tataristan’da edibin üç ciltlik Saylanma Eserler (Seçme Eserler) kitabı, dokuz ciltlik akademik baskısı, Türk lehçeleri ve Tatar Türkçesiyle ilgili hizmetleri ve birçok edebî eseri ayrı kitap olarak yayımlanır. Alimcan İbrahimov’un hizmetleri çeşitli yönleriyle araştırılıp yüksek lisans ve doktora tezleri savunulur, monografiler, hatıra kitapları dünya görür, hayatıyla ilgili roman ve uzun hikâyeler, belgesel eserler hazırlanır. Edibin yıldönümlerinde düzenli ulusal ve uluslararası bilimsel sempozyumlar gerçekleşir, Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Dil, Edebiyat ve Sanat Enstitüsü de doğal olarak Alimcanov İbrahimov’un adını taşır.

      Alimcan İbrahimov’un birçok eseri Rusçaya ve başka dillere çevrildi. Böylece, yaratıcılığı Tatar edebiyatıyla sınırlı kalmayıp diğer Türk boylarında da popüler oldu. Yazarın ve eserlerinin etkisi bütün Türk edebiyatlarına tartışılmaz derecede büyüktü. Çünkü sadece Tatarların değil birçok Türk boyunun medeni ve tarihî bilincinin gelişimini sağladı. Ufa’da zamanın en ünlü medreselerinden olan Galiye medresesinde öğretmenlik yaptığı yıllarda Tatar ve Başkurt medeniyetini geliştirmek için aktif şekilde çalışan Alimcan İbrahimov, Başkurt ediplerinin edebiyat meydanına çıkmalarına yardımcı oldu. Şeyhzade Babiç, Seyfi Kudaş, Galimcan Nigmeti, Hesen Tufan, Bulat İşemgol gibi ünlü Tatar ve Başkurt şair, edip ve bilim adamlarının onun şakirtleri olarak yükselmeleri, edibin ne kadar etkili bir şahıs ve eğitici olduğunu bir kez daha kanıtlar.20 Alimcan İbrahimov’un edebî geleneklerini Tatar yazarları dışında Özbek yazarlar A. Kadıri ve Aybek, Kırgız edip A. Tokombayev ve birçok Başkurt ve Kazak yazarları da devam ettirdi. Hatta Kazak ve Azerbaycan Türkleri onu kendi yazarlarından saydılar. Büyük Azerbaycanlı yazar Samed Vurgun, Alimcan İbrahimov’u Sovyetlerin içinde yer alan bütün Doğu halklarının büyük yazarı olarak nitelendirdi. Başkurt yazar ve edebiyat uzmanı Kirey Mergen de Tatar Türklerinin büyük oğulları Abdullah Tukay ve Alimcan İbrahimov’un usta kalemleriyle birçok Türk boyuna üstat ve kıble olduğunun altını çizdi.21 Daha Alim-can İbrahimov kendisi sağken Rus bilim adamı, edebiyat uzmanı P.S. Kogan şöyle yazdı: “O, önemi kendi ülkesi sınırlarından uzaklara taşıyan yazarlardan bir tanesidir ve insanlık tarihinin en iyi edipleri arasında onurlu bir şekilde yer alabilir.”22

      Türkiye’de 2016 yılında Bengü yayınevinde yayımlanan “Çulpan Zaripova Çetin. Alimcan İbrahimov’un Eserlerinde Tatar, Başkurt ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri.” adlı kitapta Alimcan İbrahimov’un dolu biyografisi verilmiş olup “Tabigat Balaları” (Tabiat Çocukları), “Tatar Hatını Niler Kürmi” (Tatar Kadını Neler Görmez), “Almaçuar”, “Başkort Kızı Gölbike” (Başkurt Kızı Gülbike) ve “Kazah Kızı” (Kazak Kızı) adlı eserleri Tatar, Başkurt ve Kazak Türklerinin kültürel değerleri açısından incelendi. 2020 yılında yine Bengü yayınevinde yayımlanan “Çulpan Zaripova Çetin. Alimcan İbrahimov. Âdemler. Araştırmaİnceleme-Metin.” adlı kitapta yazarın açlık konusunu işleyen eseri incelendi ve Türkiye Türkçesine çevrildi. Elinizdeki kitapta ise Alimcan İbrahimov’un Tatar ve Başkurt hayat tarzı, hayat felsefesi, gelenek ve görenekleri, örf-adetleri ve millî değerlerini en güzel şekilde yansıtan “Kötüçéler” (Çobanlar) adlı hikâyesi ile “Almaçuar” ve “Tatar Ha-tını Niler Kürmi” (Tatar Kadını Neler görmez) adlı uzun hikâyeleri Türkiye Türkçesine çevrildi. “Kötüçéler” (Çobanlar) ve “Almaçuar” eserlerinin orijinal metni 2007 yılında Kazan’da Tataristan Kitap Neşriyatı’nda yayımlanan “G. İbrahimov. Hikâyeler, Povest, Poman. (Tözüçe R. Akyeget) kitabından alındı. “Tatar Hatını Niler Kürmi” (Tatar Kadını Neler Görmez) adlı uzun hikâyesi ise 1957 yılında Kazan’da Tatarstan Kitap Neşriyatı’nda yayınlanan “G. İbrahimov. Saylanma Eserler. 3 Tomda. 3. Tom.” kitabından alındı. Eserdeki dipnotların çoğunluğu çevirmen tarafından verilmekle birlikte orijinalden alınan dipnotların sonuna Alimcan İbrahimov’un ismi kısaltılarak “(A.İ.)” şeklinde belirtilmiştir.

      Kitap, Alimcan İbrahimov'un doğumunun 135. yılı anısına hazırlanmıştır.

Çulpan ZARİPOVA ÇETİN

      ALMAÇUAR 23

      I

      Tamam, böyle giderse, ben de bir isteğime kavuşacağım gibi!

      “Almaçuar tay olmaz” diyor türküler.

      Boş lafmış!

      Almaçuar tay olur ama kulun olamazmış.

      Dünyada birçok şey görmüş geçirmiş, çok tay yetiştirmiş ihtiyarlar, her ne kadar doğuştan başka bir renkte olsa da azıcık büyüdükten sonra kulunun Almaçuar’a dönüşeceğini önceden biliyorlarmış.

      Hardala çalan renkte doğan bazı tayların yavruluk tüyleri biraz uzayınca, yeryüzüne serpilen beyaz çiçekler veya beyaz yüzde çıkan sevimli siyah benler gibi pul pul olup beneklenmeye başlıyormuş.

      Yaklaşık yedi sekiz yaşımdayken korkunç kara yüzlü, kor gibi