Ahmetcan Aşiri

İdikut Roman


Скачать книгу

seni bir deneyeyim bakalım! Haydi maharetini göster! dedi.

      Beşbalık düzlüklerine iki atlı kişi çıktılar ve ormandaki çalılık içine giriverdiler.

      Babası Bavurçuk’a bir tane ok ve yay verip,

      – Haydi ok atma maharetini göster! dedi.

      Bavurçuk Art Tekin oku elinde tutup,

      – Ne yapacağım? diye sordu.

      – Ok gibi uçan o doğanı vur. Vurabilirsen kendini süvari asker kabul edebilirsin! dedi.

      Bavurçuk Art Tekin, başlarının üzerinden uçup gitmekte olan doğanı vurarak yere düşürdü. Babası İyen Tömür şaşırıp kaldı.

      – Aferin! Aferin oğlum! diye mırıldandı.

      Bavurçuk şimdi kendine alışmış atla koşarken ok attı ve hedefe tam isabet ettirdi. Mızrak, kılıç ve gürzle de maharetlerini gösterdi. Ama İyen Tömür, oğluna İdikut ordusuna katıl demedi. Bavurçuk babasının bir şeyi gizlemiş olduğunu fark etti ve belki sonra izin verir diye düşündü.

      İyen Tömür bir gün aniden devlet erkanını topladı.

      Kararlı bir şekilde, – Oğlum Bavurçuk Art Tekin’i kendi tahtıma Kutlu İdikut yapmak istiyorum! dedi.

      Başkente çağırılan İdikut beyleri sarayda iki gün münakaşa ettikten sonra kimin tahta geçeceğini belirledi. O da Bavurçuk Art Tekin’di.

      Bavurçuk Art Tekin, “Şimdi neden böyle bir tartışma oldu? Neden babamın sözü beyler arasında tartışmaya sebep oluyor? Yoksa babamın yaptığı işler onların hoşuna gitmedi mi? Belki de öyledir?!” diye düşündü.

      Gerçekten hakan İyen Tömür, İdikut süvari birliğinin gücüne inanmıyordu ve sayıyı arttırmayı bile düşünmemişti. Bu yüzden batı Kıtanlara savaşmadan teslim olmuş ve onlara her sene yüklü miktarda vergi ödeme pahasına anlaşma yapmıştı. Halk onun bu yaptıklarına karşı, biz Kıtanlara bağımlı olmayız diye isyan etmişti. Bavurçuk Art Tekin, babasının tabiatını bildiği için onun halka hanlık yapamayacağını, onların gazabına uğrayacağını hissediyordu.

      İyen Tömür; riyakâr ve dalkavukları seven yumuşak huylu birisi idi. Kısa süre sonra İdikut tahtına yeniden ikinci hatunundan doğmuş küçük oğlunu veliaht olarak atadı ve Bavurçuk Art Tekin’i veliahtlıktan men etti. Buna öfkelenen Bavurçuk Art Tekin aniden gelişen bu olayın başında kim olduğunu öğrendi.

      Bavurçuk Art Tekin sinirlenip babasına,

      – Bunu nasıl yorumlamak gerek? dedi.

      – Bu seni ilgilendirmez, hakan benim, buna ben karar veririm! dedi babası.

      – Fikirlerini üvey annem mi değiştirdi? diye sordu Bavurçuk Art Tekin.

      – Neticede o senin de annen değil mi? dedi İyen Tömür.

      Bir gün İyen Tömür, oğlu Bavurçuk Art Tekin’i saraya çağırdı ve yalnız kabul etti.

      – Seni çağırmamdaki maksat! dedi İyen Tömür ciddi bir edayla.

      – Kafama takılan mühim bir konu hakkında düşüncelerimi seninle paylaşmaktır.

      İyen Tömür, altın simli kalın bir minderde oturuyordu, Bir saniye duraklayıp sözüne devam etti.

      – Oğlum Bavurçuk! Seni yeni bir göreve atamak istiyorum. Bu görevi samimiyetle ve en kısa zamanda kabul edeceğine inanıyorum!

      Bavurçuk Art Tekin, babasının önünde diz çökerek

      – Neymiş bu görev? dedi, şüpheyle.

      İyen Tömür, oğluna yapacağı vazifenin devletin kaderiyle ilgili olduğunu anlattı.

      – Ben Kıtan hanedanıyla anlaşma yapmıştım. Sen de bilirsin, iki devlet arasında yapılan anlaşma bazan bozulabilir. Bu büyük bir felakettir.

      Hepsini söyleyeyim mi acaba diye tereddüt ederken merakla bekleyen oğluna sakin nazarlarla baktı. Sonra söze başlarken. Bavurçuk Art Tekin dayanamadan sordu.

      – Nasıl bir görev? dedi.

      Babasının endişesi her halinden belliydi.

      – Ben seni batı Kıtan devletine gönderiyorum! Yarın yola çıkacaksın! dedi.

      Bu, Bavurçuk’un hiç beklenmediği kötü bir haberdi. Kendini bir tuhaf hisseti, vücudu titredi, gözlerini hüzün sardı, kalın kaşlarını çattı. Babasının neden böyle bir karar aldığını anlamaya çalıştı.

      – Baba! dedi Bavurçuk Art Tekin, kekeledi ve kendini tutamadan yerinden kalktı.

      – Ben halkın atası! dedi İyen Tömür hükümdarane edayla, – Ben İdikutum!

      Biraz öfkelendi

      – Ben bir hakanım! dedi.

      Bavurçuk Art Tekin,

      – Bu kararın asıl amacından beni haberdar etmeniz icap ediyor, çünkü hiç bilgim yok, öğrenmek istiyorum! diyerek babasına baktı.

      İyen Tömür, bu bakışlardan rahatsız oldu ve yerinden kalkıp sarayın geniş, görkemli kabul odasında ileri geri yürümeye başladı.

      – Biz, yani ben İdikutum, bilmek istiyorsan açıkça sana söyleyeyim. Senin batı Kıtan devletine rehin olarak gitmen gerek!

      – Rehine! Ben mi?

      – Neden Ben?

      – Evet, rehine! dedi babası üstüne basarak. Sen benim oğlumsun. Rehin vermek devletlerin birbirine teminatıdır. Yabancı kişi rehine olamaz.

      Bavurçuk Art Tekin’in sanki nefesi kesilmiş, göğsü yırtılmış gibi oldu. Durumun farkına varan babası üstüne gelerek sözüne devam etti.

      – Şunu iyi bil ki, iki devletin mukadderatı sana bağlıdır. Çocukluk yapma, kaçmayı düşünme, yoksa seni öldürürler. Bunu ben uydurmadım. Kaçıp İdikut’a geri gelirsen burada da kellen gider!

      – Sen!… Yalaka, namussuz bir adamsın! Böyle adamın kalbi fesat olur, gölgesi de eğri!

      – Yeter artık!

      İyen Tömür, başkasını rehine olarak gönderemeyeceğinden bu sözü için oğlunun başını kesmedi. Bavurçuk Art Tekin bunu fark etti. Ama açıkça söylediği «kalbi fesat, gölgesi de eğri» sözü babasının sinirlerini bozdu, yüreğini ezdi. Babası, kendini oğlunun önünde savunmaya başladığını fark edemedi.

      – Rehin meselesini ben çıkarmadım oğlum! dedi sinirlenerek, – Benden önceki İdikut Hanı Bilge Tekin böyle yapmıştı. Kırgızların saldırı ve talanına uğrayan Kıtanlar Yenisey nehrinden geçip Beşbalık sınırına gelip dayandığında Tus Taygu önderliğindeki Kıtanlar batıya doğru ilerlemek için İdikut devleti toprağından geçerken Bilge Tekin, Tus Taygu’ya 600 at, 100 deve, 300 koyun hediye etmişti. Üstelik Tus Taygu’ya çocuk ve torunlarını da rehine olarak vereceğini söylemişti!

      Bavurçuk Art Tekin, – Bilge Tekin haindir, sen de! Kıtan ise Uygur’un düşmanıdır.

      Eğer hayatta kalırsam senden ve Kıtanlardan intikam alacağım!

      İyen Tömür esrarlı bir edayla güldü.

      – Beşbalık ile vedalaş! dedi emreden bir ses tonuyla.

      O, bu sözüyle oğlunun geri dönüş umudunu kırdığını sandı ama Bavurçuk Art Tekin bunu öyle anlamadı.

      Bavurçuk Art Tekin, batı Kıtan devletinde neler yaşayacağını hayal edemediği için “Beşbalık’ı bir daha göremeyeceksin!” mesajını veren babası önünde çocukluk ve gençlik dönemlerini