buyruğuna uymuşlarsa da hemen,
Beklenen ses çıkmamış kuartet müziğinden.
Üstelik aralarında daha büyük bir hırsla herkes
Tartışmaya başlamış bu kez
Kimin nasıl oturması gerektiği üzerine.
Derken Bülbül gelmiş bir yerden onların gürültülerine.
Ona bu işe el atması için yalvarmışlar bir sesten.
“ N’olursun,” demişler “bizi biraz dinlesen,
Belki anlarsın kuartetimizin kusuru nedir.
Notalarımız da, enstrümanlarımız da yerindedir,
Ama dizilişi yapamıyoruz belki, kim bilir?”
“Müzikçi olmak için,” demiş Bülbül gülerek,
”Önce ses gerek, duyarlı kulak gerek,
Yani en gerkeli olan tek şey: yetenek!.
Ama, dostlar, anlaşılan sizinkisi nafile,
Müzikçi olunmaz salt yer değişmekle.”
KUĞU, TURNABALIĞI VE YENGEÇ
Dostlar arasında anlaşma yoksa,
Onların yaptığı iş de yürümez asla
Ve başarısızlıkla karşılaşılır her girişimde.
Kuğu, Turnabalığı ve Yengeç günün birinde
Yüklü bir arabayı çekmeye kalkışmışlar
И вместе трое все в него впряглись;
Из кожи лезут вон, а возу все нет ходу!
Поклажа бы для них казалась и легка:
Да Лебедь рвётся в облака,
Рак пятится назад, а Щука тянет в воду.
Кто виноват из них, кто прав, – судить не нам;
Да только воз и ныне там.
МАРТЬШКА И ОЧКИ
Мартышка к старости слаба глазами стала;
А у людей она слыхала,
Что это зло еще не так большой руки:
Лишь стоит завести Очки.
Очков с полдюжины себе она достала;
Вертит Очками так и сяк:
То к темю их прижмет, то их на хвост нанижет,
То их понюхает, то их полижет;
Очки не действуют никак.
«Тьфу пропасть! – говорит она, – и тот дурак,
Кто слушает людских всех врак;
Всё про Очки лишь мне налгали;
А проку на-волос нет в них».
Мартышка тут с досады и с печали
О камень так хватила их,
Что только брызги засверкали.
…………………
К несчастью, то ж бывает у людей:
Как ни полезна вещь, – цены не зная ей,
Невежда про неё свой толк все к худу клонит;
А ежели невежда познатней,
Так он её ещё и гонит.
Hem de ona olanca gücüyle yapışmışlar.
Nefessiz kalsalar da, kımıldamamış araba,
Sanıldığı kadar ağır bile değilmiş oysa.
Yengeç geri geri çekmiş, Turnabalığı suya,
Kuğu ise kanat açıp yönelmiş ufuklara.
Suçlu kim, suçsuz kim -bundan bize ne-
Ama araba durmakta hâlâ yerli yerinde.
MAYMUN İLE GÖZLÜK
Zor görür olmuş Maymun, ihtiyarlayalı beri;
Ama insanlardan birileri
Bunun büyük bir felaket olmadığını söylemiş,
Bir çif gözlük almalısın, demiş.
O da tutmuş bir düzine gözlük edinmiş.
Evirip çeviriyormuş onları ilgi ile:
Kâh tepesine takıyor, kâh kuyruğuna bağlıyormuş,
Bazen kokluyormuş, bazen de yalıyormuş,
Ne ki deva bulamamış derdine.
“Tüh, Allah kahretsin!” demiş “Kim ki, el sözüne inanır,
Dünyanın en zavallı budalasıdır:
Gözlüklerle ilgili söylenenler hep yalan,
Ben onlardan görmedim hiçbir yarar”
Köpürmüş Maymun hınçtan, gazaptan…
Vurmuş gözlüğü taşa gücünün yettiği kadar
Ve tuz buz etmiş camlarını, ışıl ışıl parlayan.
……………..
Ne yazık ki insanlarda da durum pek farklı değil:
Örneğin bir şeyin değerini bilmeyen sefil,
Her şeyi kendince tartışır ve ısrar eder;
Üstelik