güzelim, Tanrı şahidim olsun, inan,
Şarkına ara verdiğin an
Sabırsız beklemekten gerilir sinirlerim….
Nerden bu ses, bunca temiz?
Hem kıvrak, hem yumuşak, hem tiz!…
Soyun böyle senin, büyümesen de,
Şarkın kıskandırır bülbülü bile!”
“Sağ ol, canım, şimdi vicdan sesimi dinle:
Cennet kuşundan da hoş bir tını var sende
Ve herkes destekliyor doğruluğunu.”
“Dostlar!” dedi Karga, sesi hınç dolu,
Birbirinizi överken sesiniz parçalandı,
Oysa sizin müziğiniz oldukça kaba!”
Gugukkuşu Horoz’u över miydi acaba,
Eğer Horoz da ona övgü yağdırmasaydı?
ASİLZADE
Eski çağlarda Asilzade’nin biri
Terk edip locasının bulunduğu yeri
Pluton’un krallığına gitmek için yola revan olmuş.
Açıkçası – yaşam süresi dolmuş.
Cehennemde sorguya çekmişler onu
Öğrenmek için “kim” ve “nereli” olduğunu.
“Родился в Персии, а чином был сатрап;
Но так как, живучи, я был здоровьем слаб,
То сам я областью не правил,
А все дела секретарю оставил”.
“Что ж делал ты?” – “Пил, ел и спал
Да все подписывал, что он ни подавал”.
“Скорей же в рай его!” – “Как! где же справедливость?” -
Меркурий тут вскричал, забывши всю учтивость “Эх, братец! -
отвечал Эак, -
Не знаешь дела ты никак.
Не видишь разве ты? Покойник был дурак!
Что, если бы с такою властью
Взялся он за дела, к несчастью, -
Ведь погубил бы целый край!..
И ты б там слез не обобрался!
Затем-то и попал он в рай,
Что за дела не принимался”.
Вчера я был в суде и видел там судью.
Ну, так и кажется, что быть ему в раю!
“İran’da doğdum, valilikti görevim,
Ama hayattayken çok cılızdı bedenim,
Yönetici yetkilerimi ben bu sebeple
Sekreterlerime devrettim bile bile.”
“Ya sen ne yaptın?” – “Yedim, içtim ve yattım
Getirilen evraklara sadece imza attım.”
“Hemen cennete gitsin!” – “Ne?” diye kükremiş
Merkür, nezaketi unutup, “yaptığınız yanlış iş!”
“Eh, kardeşim,” demiş Eak,
“Sen bu işte çok yenisin, bana bak.
Karşındaki bu rahmetli – bir ahmak!
Yetkilerini kullanıp çalışsaydı, o belki
-Allah muhafaza- her şeyi berbat ederdi.
Gözyaşlarına boğarak için için
Elden çıkarırdı tüm memleketi!
Bu yüzden, yani çalışmadığı için
O cenneti tepe tepe hak etti.”
Dün mahkemedeydim, bir mahkûm gördüm orda,
Zannımca cennete gideceklerden birisiydi o da.
С. В. Александрович, Квартет, 1895-1898. S.
V. Aleksandroviç, Kuartet, 1895-1898.
ВАСИЛИЙ ЖУКОВСКИЙ
VASİLİ JUKOVSKİ
(1783 – 1852)
Çağının seçkin şair, çevirmen ve eleştirmenlerinden biri olarak bilinen Vasili Andreeviç Jukovski, 29 Ocak 1783’te Tula ilinin Mişenskoye köyünde dünyaya geldi. Yerli toprak ağalarından A.İ. Bunin ile tutsak Türk kızı Saliha’nın evlilikdışı çocuğudur. Jukovski, babası daha hayattayken, Tula’da önce özel bir öğrenci yurdunda, sonra da halk okulunda öğrenim görmeye başladı. O yıllarda kız kardeşi Varvara Afanasieva Yuşkova’nın sık sık müzikal geceler düzenlendiği ve Karamzin’le Dmitriyev’den şiirler okunan evinde yaşadı. Bu etkinlikler onda, çok erken yaşta, edebiyata karşı büyük bir ilgi uyandırdı.
Nitekim, henüz on bir yaşındayken, o, Camillu, Yahut Roma’nın Kurtarılışı adlı bir trajedi kaleme aldı. 1802 yılında Moskova Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Mişensko’daki soylular yurduna döndü. Burada ciddi edebiyat çalışmalarına başladı ve Thomas Gary’ın “Köy Mezarlığında Yazılan Ağıt” başlıklı şiirini İngilizceden çevirdi ve N. M. Karamzin’in ünlü Vestnik Evropıy (Avrupa Gazetesi)’da yayımladı. Böylece çevirmenlik kariyerini de başlatan Jukovski, bu dönemde Gottfried Burger, Walter Scoot, Robert Southey ve George Byron gibi daha birçok ünlü yazarı Rus okurlarına tanıtmış oldu. Bunlarla koşut olarak eski Yunan şairi Homeros’un başyapıtı Odysseia’yı (1849) da çevirdi.
Napolyon saldırısına karşı verilen büyük savaş yıllarında askerlik hizmetine alınan Jukovski, 1815 yılında kraliçe Mariya Fedorovna tarafından sarayda saygın bir göreve getirildi, 1917’de prenses Charlotte (daha sonraki yıllarda imparator I.Nikolay’ın eşi imparatoriçe Aleksandra Fedorovna)’un öğretmenliğine atandı, 1826 yılında ise, gelecekte tahta geçecek olan, Rusya imparatoru II. Aleksandr’ın eğitimciliğine getirildi. Bu durumdan yararlanan Jukovski, başta M. Y. Lermontov ve T. G. Şevçenko olmak üzere nice nice şaire maddi ve manevi desteklerde bulundu. Özellikle A. S. Puşkin için birkaç kez devreye girmesi gerekti. Evinde sıkı sık Krilov, Griboedov, Glinka, Briullov gibi ünlü sanatçıları ağırladı.
Yazmış olduğu “Lyudmila”, “Svetlana”, “Leonora”, “Kassandra” vb. baladlarıyla (1808-1812) Rus şiirinde romantizm akımının öncüsü olan Jukovski, edebiyatın etiksel aydınlatıcı gücüne