havluyu Veteriner Fatih’e uzattı. Fatih, havluyla buzağının burun deliklerini yüzünü okşar gibi kuruladı ve yattığı yerden boynunu çevirerek kendilerine bakan Alakızın, yavrusunu yalayabileceği bir yere bıraktı. Gözlerine bakarak:
– İşte bitti, diyordu ki inek koca gövdesiyle ayağa kalkıverdi.
Veteriner Fatih, daracık ahırda duvarla ineğin arasında sıkışıp kalmıştı. Bir anda olup bitene kimse anlam verememişti. Yavrusunu yalaması gereken Ala-kız, Fatih’i sıkıştırmıştı. Fatih, kaburgaları üzerindeki baskıyla bir yerlerini kıracağını düşünmeye başlamıştı. Korkusunu belli etmemeye, ses tonunu biraz önceki müşfikliğinde tutmaya çalışarak.
– Yavrunu yala kızım, diyebildi.
Alakız, başını iyice, Veteriner Fatih’in yüzüne doğru yaklaştırdı. Herkes nefesini tutmuş, kaygılı gözlerle olup biteni seyrediyordu.
Veteriner Fatih, sıkıştırıldığı yerde Alakızın, ellerini yüzünü yalamaya başlamasıyla sinirleri boşalarak ağlamaya başladı. Hıçkırıklarını tutamıyor, bu kez bambaşka duygularla konuşuyordu:
– Yavrunu yala kızım, sağ ol, Alakız sağ ol, sen yavruna bak!
Alakızın bu beklenmeyen teşekkürü herkesi çok duygulandırmıştı. Hasan Ağanın karısı da yönünü duvara dönmüş, başörtüsünün ucuyla gözlerini siliyordu.
Çocukların kendisini evde beklediklerini hatırladı.
Hasan Ağanın karısı, komşudan aldığı yoğurttan ayran yapmıştı. İki bardak üst üste içti. Muhtar ve Hasan Ağanın “Yemek vaktidir, bırakmayız yemeğe kal.” ısrarlarına “Başka zaman!” diyerek yola koyuldu.
Eve döndüğünde çocuklar penceredeydi. Babalarının döndüğünü görünce koşarak karşıladılar. Fatih, ikisini birden kucaklayıp havaya kaldırdı. İkisi de boynuna sarılmıştı. Yere bırakınca ikisi de biraz geriye çekilerek hep yaptıkları gibi:
– Ama baba inek kokuyorsun, dediler.
İlk defa “inek kokmaktan” bu kadar memnundu. Çocuklarının başlarını okşayıp:
– Hadi bakalım, ben duş alırken siz de hazırlanın, dedi. Bir telefon daha gelmeden pikniğe…
İKİ ÇINAR
Kulağını dayamış, ağaçtan gelen çıtırtıları dinliyordu. Kollarından destek alarak iri gövdesini ağaçtan uzaklaştırırken, dikkatli bakışlarla etrafında kendisini takip edenlere:
– Yıkılır bu ağaç. dedi.
Bir kaç adım geriye doğru atıp önce ağacın dalarına sonrada dibindeki kara izlere baktı. Başını kendinden emin bir tarz da sallayarak tekrar “yıkılır bu” dedi.
İl Kültür Müdürlüğünün uzmanıydı, o bilmeyecekti de kim bilecekti. Yanındaki genç elemanlara, asırlık ağaçların da bir kültürel değer olarak kıymetlendirilmesi anlayışının tarihî gelişiminden bahsetti. Avrupa’da bu işlere ne kadar büyük önem verildiğini örnekleriyle anlatırken yavaş yavaş ağaçtan uzaklaşmaya başlamışlardı. Kendilerini bir adım geriden takip eden külliyenin bekçisi Hamdi’ye doğru, kendi aralarındaki konuşmalarını bölmeden başları hoşçakal manasına birer işaret yapıp oradan uzaklaştılar.
Külliyenin emektar bekçisi, uzman ve beraberindekilerin arkasından dudaklarında ince bir tebessümle bakıyordu.
Daha önce de Çevre Müdürlüğünden uzmanlar gelmişlerdi.
Muradiye Külliyesinde çapı üç metreyi bulan çınarın gövdesine yıldırım düşmesi Bursa’da büyük etki oluşturmuştu.
Hem Çekirge gibi Bursa’nın lüks semtinin yanı başına yıldırım düşmesi hem de bu olayın Osmanlı Hanedanının aile kabristanında olması günlerce konuşulmuştu.
Gövdesine yıldırım düşen koca çınar ise yaralı bedeniyle o geniş dallarını taşımakta zorlanır olmuştu. Asırlara meydan okumuş çınarın yanından geçenler, ağacın gövdesinden gelen çıtırtıları duyabiliyordu.
Çevre Müdürlüğünden gelen uzman da bu sesleri dinlemiş sonra kendinden emin bir eda ile;
– Yıkılır bu ağaç! demişti.
Çınarın yaşını tahmine çalışanlar 500-600 yıla kadar vardırıyorlardı.
Gelen heyetler arasında ağacın yan taraflardan direklerle desteklenmesi gerektiğini ileri sürenler, dallarının budanarak gövde üzerindeki yükün azaltılması gerektiğini düşünenler, batıda böyle yaralı ağaçları tamire yarayan tekniklerin geliştiğinden bu teknikleri tez zamanda bu çınara uygulamak gerektiğini söyleyenlerin her birini grup grup dinlemişti bekçi Hamdi. Yıldırım düşmesinin üzerinden geçen üç yılda, yaralı ağaçların tamiri konusunda dinlemediği teknik kalmamıştı.
Valilikten gelenler, belediyenin görevlileri hatta Ankara’dan bakanlık yetkilileri hepsi bu koca çınarın bir önlem alınmazsa yıkılacağını söylüyorlardı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.