öldürdü bizi
İnandık tavadaki kayganaya
Kalbur deliğine
Devin boynuna geçen değirmen taşına
İnandık Hamza’nın kel başına
Masallar öldürdü bizi
İnsanlık sıfatından çıkardı bizi
Kırlangıç eyledi melek eyledi
Yıldırım eyledi rüzgâr eyledi
Fakir kazanında kaynattı taşı
Taneyi ezip ekmek eyledi
Masallar öldürdü bizi
Çörek karşılığı masal geceler
Akıl karşılığı masal geceler
Bizi öz anamız böyle eyledi
Masallar öldürdü bizi
Işık tanrısından rüzgâr tanrısından
Yağış tanrısından yol tanrısından
Doğum tanrısından ölüm tanrısından
Kaçtık, hal kızı iğneden nasıl kaçtıysa
Masal tanrısından kaçamadık birce
O da ki öldürdü bizi
Masallar öldürdü bizi
Bırakmadı bağımda erik olsun
Nar olsun badem olsun
Masallar bırakmadı insan olmaya
Elma bağımızı devler talan etti
Kafamız masalla öyle karıştı
Bilmedik kimler yedi kimler taladı
Masallar öldürdü bizi
Bu masal dünyasının neyi var Allah
Atın önünde etten başka
İtin önünde ottan başka
Padişahın neyi var vaatten başka
Masallar öldürdü bizi
Humar gözümüz açtık ne zaman
Güya helva düşüyor, aş düşüyor gökten
Elmasız kalasın masalcı dede
Bizim başımız taş düşüyor gökten
Masallar öldürdü bizi
Kulak sağır, gözler kör, kol çatlak çatlak
Dünyanın kökünü kurutur yalan
Kapın çarpılaydı kırkıncı oda
Beyaz atın öleydi, beyaz atlı oğlan
Umudun öldürdü bizi
Koymadı yarınlara gün ağlamaya
HÜZÜNLÜ MISRALAR
Yine gülseydi kollarım
Sinemde sazım olsaydı
Bülbülüm ötseydi yine
Bahçemde yazım olsaydı
Hoş açsaydı seherlerim
Boğulaydı kahırlarım
Cıdır’ım da tepelerim
Yaylamda kuzum olsaydı
Berkmiş, Allah, yerin canı
Yuttu nice feryat eden hasta canı
Zafer günü şirin canım
Adak duam olaydı
Yağı sudan kurudan aşıp
Dalıp nice yerden aşıp
Gam dalları serden aşıp
Biçen tırpanım olaydı
Yanıyor dağım, yanıyor taşım
Od eleniyor adım başı
Top atana odlu başım
Atanda lazım olaydı
Saf bağlayıp merdi yığan
Aslanı yığan, kurdu yığan
Kayalardan ordu yığan
Mehmet Araz’ım olaydı
GERİ DÖN
Tutuşup od gibi kızardı yine
Yanak bir taraftan, tan bir taraftan
Bize aydınlık dolu masal söyledi
Gökler bir taraftan, gün bir taraftan
Sabrederim soğuklar üşütsün beni
Yeter ki gül nefesin ısıtsın beni
Dökülsün tepemden didiklesin beni
Tufan bir taraftan sis bir taraftan
Senin yüreğindir aşkıma vatan
Sığın kucağıma sen ey gül beden
Kırsanız gönlümü yaşayamam ben
Hicran bir taraftan sen bir taraftan
Gafilden gözümden yitsen de bir gün
Kederi üstüme atsan da bir gün
Sözümden incinip gitsen de bir gün
Dön bir taraftan gel bir taraftan
Hasretin dizini saralım yine
Dünyadan zevk alıp kanalım yine
İpek saçlarını tarayalım yine
Rüzgâr bir taraftan, ben bir taraftan
KAŞLARI KEMAN
Ne zaman bize gelse aşkım hevesim
Arzum çiçeklenmiş çemen gibidir
Omzunda titreşir dokunsa nefesim
Saçı bulut gibi duman gibidir
Bakınca yüreğim kanadı belki
Elleri güvercin kanadı belki
Hürüdür peridir sonadır belki
Bakışı yalvarış aman gibidir
Gidince elimden çok yüceldi o
Yücelince Vaqif’ı derde saldı o
Vallahi yüreğimi nişan aldı o
Kaşları gerilmiş keman gibidir
AKLINA GELİYOR MUYUM?
Bahar kucaklamış taşı toprağı
Gözlere nem süzüyor yazın çisesi
Yırtıyor tomurcuğu alça çiçeği
Aklına geliyor muyum?
Yıllar çok mu geçti? Elli yıl yüz yıl
Karga, haberini soranlara yorumluyor
Sabahın sükûtunu trenler bozuyor
Aklına geliyor muyum?
Esen yel mi kovuyor rüzgâr mı kovuyor?
Ona bak, o çocuk kelebek kovuyor
Sanki titreyen bir yürek kovuyor
Aklına ben geliyor muyum?
OLMAYANDA
Kederli yer görmemişim
Bu dağ gibi bu düzlük gibi
Ne