Vagıh Behmenli

Hüzünlü Mısralar


Скачать книгу

sevinmeyim

      Gülüşüm de yalandandır

      Sen yanımda olmayınca

      Bizim yürüdüğümüz yerlerde

      Ne amandır izim yoktur

      Yar sinemi sineme bak

      Yürek bulsan sözüm yoktur

      Sen yanımda olmayınca

      GİTMİŞSİN

      Yaralı gönlümün sızlayan çağıdır

      Manasız yüzünü eğip gitmişsin

      Ayrılık arada bir Kaf dağıdır

      Sihirli tılsımı duyup gitmişsin

      Ne belirli unvanız biz, belli adız ne

      Ne bir aleviz biz, yanan oduz ne

      Ne bir yatar olduk uyukladık ne

      Söyle bakayım peki neden bıkıp gitmişsin

      Atılmış ufacık bebek gibiyim

      Göğsü çatlak çalak sahra gibiyim

      Tufanlar kıran şaka gibiyim

      Boran kar olmuşsun, vurup gitmişsin

      Geri dön tutulan dilim açılsın

      Felek düğümleyen dilim açılsın

      Dön gel kanatlansın kolum açılsın

      Elimi koynumda koyup gitmişsin

      RÜZGÂR

      Saçlarımı taradı

      Senin tarafından esen rüzgâr

      Geçen günü varakladı

      Senin tarafından esen rüzgâr

      Bir deli soy esti bana

      Bölüp, bölüp çarptı bana

      Mendilini attı bana

      Senin tarafından esen rüzgâr

      Rüzgârın da var incisi

      Her esişi incilerin incisi

      Rüzgârların birincisi

      Senin tarafından esen rüzgâr

      UYUYAN BAHTIM

      Hicran yollarıma dökülmüş inan

      Tan yeri gözümde sökülmüş inan

      Bakışım yollara dikilmiş inan

      Geri dönüp gelsen de, gelmesen de

      Ayrılık suyu yıkıyor tahtımı

      El yetmez arzular alır vaktimi

      Neyleyim öz işin yatan bahtımı

      Gelip uyatsan da uyatmasan da

      SEVİYORSUN

      Talihin ağarsa temiz kar gibi

      Kayalar toy günü kayalar gibi

      Eğer oynasalar “Cengi” gözünde

      Değişse dünyanın rengi gözünde

      Seviyorsun demek

      Sığmasan yollara, güllü çimene

      Karışıp bir kızın tebessümüne

      Yoluna, izine yağıyorsa güneş

      Bir ela gözlerden doğarsa güneş

      Seviyorsun demek

      Bahtına göklerde yıldızı arasan

      Bin kurban etsen, bin kuzu kessen

      Yatsı bir hisarın taşına her gün

      Dolansan bir evin başına her gün

      Seviyorsun demek

      Yüreğin aleve, oda tutuşsa

      Coşkun rüzgâr gibi gezip dolansan

      Kalsan ellerinde bir dil bilmezin

      Payız yaprağı gibi titrese dizin

      Seviyorsun demek

      GİDELİM

      Elini ver elime

      Gidelim, götüreyim seni.

      Çiçek dizeyim yoluna

      Gidelim, götüreyim seni

      Hasret ağır demir

      Yüreğimi deliyor

      Elimden ne gelir

      Gidelim, götüreyim seni

      Vakit erir, an düşer

      Gün batıp, akşam düşer

      Anan bilse kan düşer

      Gidelim, götüreyim seni

      GÖRÜŞMEDEN SONRA

      Dünya benimdir benim

      Bu gök, bu su, yer benim

      Uçar ruhum, bedenim

      Mucize ben, sır benim

      Ne rengi var âlemin

      Kırmızısı beyazı ben

      Bu akşam sevgilimle

      Görüşmüşüm yahu ben

      Nere gitsem yol açık

      Kademim uğurludur

      Yıldızlar parlak açık

      Eskisinden nurludur

      Şirin sohbet açıyor

      Neden bu çöl bu çimen

      Bu akşam sevgilimle

      Görüşmüşüm yahu ben

      Göklerin sahibiyim

      Başımın ay tacı var

      Tufanlar sahiliyim

      Kalbimde sel gücü var

      Vallah kaldırırım

      Kayaları dağı ben

      Bu akşam sevgilimle

      Görüşmüşüm yahu ben

      Bulutlarla baş başa

      Kuşlar gibi uçanım

      Bin bin dosta tanışa

      Kavuşmayı biçenim

      Hasretin düşmanıyım

      Gam kedere hasım ben

      Bu akşam sevgilimle

      Görüşmüşüm yahu ben

      Yeller gibi uçaydım

      Gönlümde hoş arzular

      Sevgiden söz açaydım

      Ne kadar ki seven var

      Bütün hasretlilerin

      Olaydım konağı ben

      Bu akşam sevgilimle

      Görüşmüşüm yahu ben

      İYİDİR

      Güllerin içinde nergis, menekşe

      Dalın üstünde yaprak güzeldir

      Kuşlar kanatlanıp gökte süzülürler

      İnsana yer güzeldir toprak güzeldir

      Yaş geçince ömrüne seksen derler

      Yüksek