Müşfik Şahane

Şahane'nin Masalı


Скачать книгу

hıçkırıklarımı yuttuğu anlarımı da.

      Bütün bulutları gözlerimin derinine toplayıp

      Güneş payladım herkese.

      Yüreğimi ocak edip yaktım ömürlerde

      Dilimi iki dişimin arasında çok yaraladım

      Susmayı öğrenince.

      Ayaklarımı kucağımda sakinleştirdim

      Gitmesinler diye.

      En çok saçlarımla oldu benim derdim,

      En çok onlara küsmüşüm,

      Okşanmamışlar diye,

      En çok avuçlarıma acımışım

      Okşayacak tel bulamayanda.

***

      Sonra sen geldin ya,

      Kaybolmuştum,

      Ne kendimi aramaya halim vardı,

      Ne hevesim

      Bir de aramak istesem nereden başlayacağımı da

      bilmiyordum ki;

      Denizden,

      Sahilden,

      Gökten,

      Yerden,

      Bakü’den,

      Ondan,

      Özümden,

      Yoksa o masadan?

      Sense bana beni bulmanın şart olmadığını gösterdin.

      Önce aynalarla barıştırdın.

      Baktığım ilk ayna da gözlerin oldu,

      Kendimi gördüm orada;

      Yaşadıklarımı,

      Hissettiklerimi,

      Korkularımı,

      Demediklerimi…

      Her “Seviyorum”sözün bir meşale oldu

      karanlıklarıma,

      Her “Seninleyim” in susturdu içimdeki yalnızlığı.

      Benim ağlamadığım derdime döktüğün gözyaşın

      Ölmüş bütün hislerime abıhayat oldu.

      Anladım ki sessiz haykırışları duymak için

      Dizinin dibinde olmak gerekmezmiş

      Kalbinin köşesinde olmak yeter.

      GÜNAHIM

      Kanatlandı yine deli hayalim,

      Uçar gelir senin için bu gece.

      Yetmez bana bu şehrin havası,

      Nefesini içer ruhum gizlice.

      Ben Havva kızıyım ne bekliyorsun,

      Bir yasak sevdaya tamah salmışım.

      Aklımdan haber de alamıyorum

      İyi bak gözünde unutmamışım?

      Elimde şehlendi elinin izi,

      Ben dağlar yakan Tanrı ahıyım

      Bütün sevapları kurban vermişim,

      Sen adlı sevabın günahkârım

      Bilirim yolumuz kavuşan değil,

      Ezelden ağırmış bu aşkın taşı.

      Korkma gadan alım ölmez sevgimiz

      Dirilik suyudur gözümün yaşı

      DÖNME, DÜNYA

      Dünyayı gören olsa

      Diyin ki dursun,

      Daha dönmesin,

      Daha dönmesin başıma.

      Şimdi bu an bu yerde,

      Bak tam da bu noktada dursun.

      Ona deyin ki o kız vardı ya

      İncitip ağlattığın,

      Her adımda kalbini kırdığın,

      Avuç boyunda yüreğine gök boyunda sevgi sığdırıp

      Sevgisizlikte boğduğun,

      Bak şimdi o kız bir yudumluk mutluluk buldu

      Senin gözlerinden oğrun,

      Dokunma alma o mutluluğu

      Yumulu parmaklarının arasından,

      Dur dünya,

      Dönme

      Bir ömürdür dönüyorsun,

      Bir kerecik olsun dur.

      Döktüğün gözyaşımın hatırına dur, dönme

      Biliyorum dönerek yine alacaksın

      O mutluluğu elimden,

      Götüreceksin uzaklara,

      En uzaklara,

      Belkide düşürüp kaybedeceksin

      Herhangi bir karanlık köşede.

      Biliyorum yoktur bu gidişin sonu

      Güneş doğdu talihime

      Bu güneşin hatırına sönmeye bırakma onu,

      Sönmeye bırakma onu.

      DİYORSUN DÖNECEĞİM YAZDA

      Senden uzak bu şehirde

      Ayaz elimi kesiyor.

      Saçlarımın kokusunu

      Rüzgâr içine çekiyor.

      Kış dayanmış kapımıza,

      Oraya geldi mi soğuk.

      Diyorsun dönecem yazda

      Donuyorum…şimdi dönsen.

      Yetmiyor ne ocak ne gün

      Buza dönmüş sensizliğe.

      Diyor sabah kar yağacak

      Elin giyeyim elime.

      Gözümünyaşı da dondu

      Asılıdı kirpiğimden.

      Şehir de kimsesizleşti

      Sen çıkıp gittiğin günden.

      Isıtamıyor güneş de

      Bir “Seviyorum” sözün tek.

      Doğrusu kış bahanedir,

      Dön ki sevinsin bu yürek.

      BENİ SANA KISKANAN

      Bugün uzun oldu sanki,

      Sensiz hangi günüm yerindedir ki

      Yokluğun gönül evimde taht kurmuş,

      Senden hatıradır diye

      Ona da baş eğiyorum.

      Sensiz saatte kastimde benim,

      Akrebin her adımı

      Adını fısıldıyor kulaklarıma.

      Saat beni sana kıskanıyormuş sanki,

      Seninleyken yel kanadı açan akrep

      Şimdi yürümeye de tembellik ediyor.

      Üçümüz varız odada:

      Ben,

      Yokluğun

      Ve saat.

      Havada yaman soğudu birdenbire,

      Yoksa sensizlik midir?

      Beni üşüten!

      Sensizliğin