align="center">
SEVGİM
Sevgim kanadı kırılmış kuş ,
Yolunu kaybedip
Pencerene kondu.
Pencereden sonra dipsiz uçurum,
Karanlık kuyu.
Ya aç pencereni,
Al koynuna onu,
Nefesinle ısıt, besle,
Yeniden hayata döndür,
Kendinle yaşat,
Ya da çek perdeni
Terk et uçurumun soğuk kollarına.
ÖZLEDİN BİLİYORUM
Özledin biliyorum,
Kendine zulm etme yaz.
Bir kez sor bak nasılım,
Deyim dert çok, derman az.
Hiç sorma da sen beni,
Haber alma halimi,
Bir selam yaz sonra de,
“Bağışla yanlış gitti” .
Unutturur mu beni
İçkinin yüz gramı?
Dağıtırmı kokumu
Sigaranın dumanı?
Kaç tane mesaj yazıp,
Sonra da siliyorum.
Hasreti uyku gibi
Bin kez yorumluyorum.
Sensiz öyle tembelim,
Göz yaşım silmiyorum.
Biz neden ayrıldık ki,
Unuttum, bilmiyorum.
Gurura çok güvenme,
Senle birlikte ağlamaz.
Gece tek sıkılınca
Saçlarını okşamaz.
Özledin biliyorum,
Kendine zulm etme yaz.
Bir kez sor bak nasılım,
Deyim dert çok, derman az.
KENDİME DOĞRU
Baş alıp gidiyorum kendime doğru,
kendime yetmekçin dağlar aşıyorum.
Her adım başında gözden yitiyor,
Böylece özümden uzaklaşıyorum
Ulaşamıyorum ki daha kendime,
Beni de bu yerden götürsün deyim.
Varlığım avucumda kaybolsun gitsin,
Kalmasın kendimde daha bir şeyim.
Baş alıp gidiyorum kendime doğru,
Özümü yokluk üstüne koyuyorum.
Tüm arzularımı gözümde boğup
Sevgim yüreyimde yok oluyorum.
BAKÜ RÜZGARI
En çok saçlarımı severdin bir zamanlar,
Parmaklarınla tarardın
Tarağa olan kıskançlığından.
Büyük bir dert olurdu sana
Saçlarımdan ayrılan tek tel.
Düşmanın olmuştu Bakü rüzgârı.
Saçlarımı okşayan
Rüzgârdan bile kıskanırdın beni,
Saçlarımı.
Elinde olsa nefesini keserdin
Saçlarımda dolaşan mehin.
Şimdiyse senin yokluğunda esiyor rüzgar,
Tüm arzuları susturuyor o rüzgar.
Ne zaman dindi ki
Bakü’de rüzgar.
En çok kıskandığın rüzgarından ötürü sevmezdin
Bakü’yü-
Doğduğun şehrini.
Yine esiyor rüzgar sensiz hayatımda,
Rüzgar senden güvenilirmiş.
Yalnızlığımı,
Sensizliğimi vuruyor yüzüme sanki.
Tek başıma geziyorum Bakü sokaklarını,
Gidiyorum eskiden buluştuğumuz yere
Rüzgarın kanatlarında
Sensiz.
Bir zamanlar ellerinde kaybolan ellerimden
Şimdi rüzgar tutuyor,
Avuçlarında nefesinle ısıttığın elimi
Şimdi rüzgâr üşütüyor
Haberin var mı?
Şimdi yüreğimde tufanlar kopuyor
Haberin var mı?
Artık saçlarımı rüzgârlar öpüyor
Haberin var mı?
BAKÜ VAKTİ İLE
Zamanın yolunu kaybedip
Kapımın kenarında uyukladığı gecedeyim.
Gözlerimden dökülüyor yüz yılın hasreti,
Fikirlerimin tozunu alıyor
Okşanmaya muhtaç saçlarımın
Penceremden sokulan meltemle alevli dansı.
Kırılmış şarap şişesinin kırıntıları bakıyor yüzüme
Sarısını yutmuş döşemeden
Şaraptan daha cesaretliymiş kırılmış beden.
“Öpüştür” diyor beni bileklerinle
İzin ver bozayım damarlarının bunca yıllık
bekaretini,
Korkma incitmem seni.
Aksine kurtulacaksın esaret yükünden,
Güven bana.
Dudaklarında ki son tat benim tadım,
Burnunda ki son koku benim kokum,
Çektiğin son acı benim öpüşüm olsun,
İzin ver.
Gecenin sükûtunda uluyor bir yerlerden bir köpek,.
Ya da kendi sükûtuna kulağı batan bir yalnız
Ay da kendisini yalnızlığın yakasından asmış
Bileklerimi daha çok sıkıyor damarlarım,
Can atıyor aynı renk şarap şişesine,
“Bakü vakti ile Allah’a bir adım kalmış”.
BENİM SENSİZLİĞİM YAMAN KISKANÇ
Gözümden dünyayı çok düşürmüşsün,
Adını dilime alamıyorum.
Gecemle gündüzüm karışık oldu,
El atıp düzene koyamıyorum
Hasretin üstüme öyle yakışmış
Başka süs- bezeği hiç istemiyor.
Benim sensizliğim yaman kıskançmış,
Senli günlerimi hiç