Скачать книгу

bağbanım, yurdum.

      Misafiri çağırır sumeleklerin,13

      Kızların bağlardı saçlarını.

      Saadete köprü gökkuşağın,

      Ellerinden öpeyim çiftçim, yurdum,

      Sana canım kurban, bağbanım, yurdum.

      Ey, eli nasırlı, gönlü yumuşak el,

      Güneşte kararmış, yüreği ak el,

      Duaya el açan, dileği ak el,

      Ellerinden öpeyim çiftçim, yurdum,

      Sana canım kurban, bağbanım, yurdum.

      Kutsal toprağın var, kutlu asuman var,

      Yaslandığın dağın var, kalpte iman var.

      Ulu bağ bahçene büyük bahçıvan var,

      Ellerinden öpeyim çiftçim, yurdum,

      Sana canım kurban, bağbanım, yurdum.

      BUYUK IPAK YO‘LI

      Qumlar sochib, yo‘l ochib, tasbehdek karvon o‘tar,

      Tuyalarda chayqalib davr o‘tar, davron o‘tar.

      Mushkni murchga, guruchni adrasga ayirboshlab,

      Alakni bo‘zga, bo‘zni atlasga ayirboshlab,

      Gohida insof bilan, gohida iymon bilan,

      Yo‘lning tanobin tortib, tosh bilan, dovon bilan,

      Birda aldab, birida g‘aflatda qolib o‘zi,

      Goh yo‘lidan, gohida o‘zidan nolib o‘zi,

      Turfa libos, dil bilan turli karvonlar o‘tar,

      Nortuya odimidek vazmin zamonlar o‘tar.

      Sahro – ulkan qumsoat. Qor to‘kilar oq qumday,

      Tujjorning nasibasi gohi zahar-zaqqumday,

      Lekin Ipak yo‘li bu – haq yo‘li, urfon yo‘li,

      Insoniyat jismida jon yo‘li bu, qon yo‘li.

      Shu yo‘l bois Rumoda chiniy jarangoslari,

      Olmonlarda qo‘lma – qo‘l Samarqand qog‘ozlari.

      Xurjunning bir ko‘zida xalvo-yu novvot ketar,

      Bir yonda Samarqandiy kitobu dovot ketar.

      “Adolat sari yurgil, yuzlangin ilm tomon!” –

      Duoga juftlangan kaft, hovuch kabi Registon.

      “Olam simobdek titrar, o‘zingdan bo‘lgil ogoh!” –

      Ko‘z yummas Shohi Zinda – abadiy barhayot shoh.

      Qancha savdogar bunda el bo‘lib qolib ketgan,

      Ketganlari ma’rifat, ma’rifat olib ketgan.

      Vale Buyuk karvonning yumushi bitgani yo‘q,

      Hanuz yo‘ldadir, hanuz manzilga yetgani yo‘q.

      BÜYÜK İPEK YOLU

      Kumları saçıp, yol açıp, tesbih gibi kervan geçer,

      Develerde sallanıp devir geçer, devran geçer.

      Baharatı biberle, pirinci ipekle değiştirerek,

      Kumaşı kaputla, kaputu atlasla değiştirerek,

      Bazen insaf ile bazen de iman ile

      Yolun boyunu ölçüp, taş ile derbent ile

      Bazen kandırır, bazen kendisi kandırılır,

      Bazen yolundan, bazen kendinden yakınır,

      Türlü elbise, gönül ile türlü kervanlar geçer,

      Deve adımları gibi vakur zamanlar geçer.

      Sahra, büyük kum saati. Kar dökülür ak kum gibi,

      Tüccarın payı bazen zehir zakkum gibi,

      Lakin ipek yolu bu, hak yolu, irfan yolu,

      Beşeriyet cisminde can yolu bu, kan yolu.

      Bu yol ile, Roma’da çini kaselerin sesi,

      Almanların elinde Semerkand kâğıtları.

      Heybenin bir gözünde helva ve şeker gider,

      Bir gözde Semerkand’in kitabı, hokkası gider.

      “Adalete doğru yürü, yüzünü çevir ilim tarafına!”

      Duaya açılan el, avuç gibidir Registan.

      “Alem civa gibi titrer, kendine dikkat et!”

      Göz yummaz Şah-ı Zinde, ebedi diri padişah.

      Nice tüccar burada kalıp halka karışmış,

      Gidenleri marifet, marifet alıp gitmiş.

      Ama büyük kervanın işi bitmiş değildir,

      Hala yolda gidiyor, menziline yetişmemiştir.

      SHOHI ZINDA. SADO

      “So‘ylagin jonlarga olovlar yoqib,

      Suhbatdoshing gavhar tergandek bo‘lsin.

      Lutfu karamingga, zavqingga boqib,

      Hazrat Navoiyni ko‘rgandek bo‘lsin!

      Shunchaki bir millat emasmiz-ku biz,

      Iymoning tosh-metin qo‘rg‘ondek bo‘lsin.

      Sening suhbatingga burar chog‘i yuz

      Hazrat Naqshbandni ko‘rgandek bo‘lsin!

      Har kimda xalqining g‘ururi, sha’ni,

      Yov kiftida ari yurgandek bo‘lsin.

      Senga qarab, sherni ko‘rgandek, ya’ni –

      Hazrat Boburbekni ko‘rgandek bo‘lsin!

      Ko‘ksingga tig‘ urib etmasin yara,

      Hezlansa, xudoyim urgandek bo‘lsin.

      O‘tli ko‘zlaringga, bastingga qarab,

      Hazrat Temurbekni ko‘rgandek bo‘lsin!”

      ŞAH-I ZİNDE. SEDA

      “Söyle yüreklere ateşler yakıp,

      Arkadaşın cevher dermiş gibi olsun.

      Lütf u keremine, zevkine bakıp,

      Hazreti Nevayi’yi görmüş gibi olsun!

      Sıradan bir millet değiliz ki biz

      İmanın taş, kale gibi sağlam olsun.

      Senin sohbetini dinleyenler

      Hazreti Nakşibend’i görmüş gibi olsun!

      Her kimde halkının gururu, şanı,

      Düşman omzunda arı varmış gibi olsun.

      Sana bakıp, aslanı görmüş gibi, yani

      Hazreti Babürşah’ı görmüş gibi olsun!

      Göğsüne tığ batırıp etmesin yara,

      Yeltenirse, Allah çarpmış gibi olsun.

      Ateşli gözlerine, vücuduna bakıp,

      Hazreti Timurbek’i görmüş gibi olsun!”