Анонимный автор

Bağımsızlık Dönemi Özbek Edebiyatı


Скачать книгу

men qatiq isini

      odam tilida gapirsang bo‘lmaydimi axir

      dermish olifta bitiklarini o‘qigan chol

      tut esa tushimda balki o‘ngimda momomning beparvoligi ila

      chumchuqlarini chirqiratib men tarafga kelayotganmish

      jodugar kovushi yanglig‘ tomirlarini birma-bir bosib

      OVOZ Shamol Shamol bolang quduqqa yiqildi

      ketiga tezak tiqildi

      tez kel olib momoqaldirog‘ingni

2012

      DUT AĞACI

      Oyuğuna serçe yuva yapmış ey köyümdeki dut ağacı, seni özledim

      uğur böceği cevher boncuk gibi yakışan diken göresim geldi seni

      ben bu toprak kokusunu özledim çamurdan oyuncaklarımız toprak imiş

      henüz

      öcüleri ile korkutan tarlalarımız hani

      utanmış mıdır benden küçülmüş kulübe

      tütün renkli kabaklar parlamış

      sular akıyormuş

      ağıt gibi

      semizotu tombiş kızlar gibi serilivermiş

      inek tezekleri dürterek uyandırır bir şeyleri

      belki inanmazsın ter kokusunu unutmadım

      aşkı bana anlatan kız

      unutur muyum ben yoğurt kokusunu

      insan gibi konuşsan olmaz mı hani

      dermiş yosmanın notlarını okuyan ihtiyar

      dut ağacı ise rüyamda belki de geçekte ninemin pervasızlığıyla

      serçelerini cıyaklatarak bana doğru geliveriyormuş

      cadıların pabuçları gibi damarlarına bir bir basarak

      SES Rüzgar Rüzgar yavrun kuyuya düştü

      sırtına tezek saplandı

      hemen gel getir gökgürültüsünü.

      QUM MUSHUGI HAQIDA ERTAK

      Qum mushugi moviy osmon ila tanho qoldi

      qaradi ko‘kka ayni bir jiddiylik og‘ushida

      agarda u ming yil avval bunda tug‘ilganida bormi

      ummon ostida dimiqib jon taslim qilgan bo‘lardi

      agarda u milyon yil avval tug‘ilganida

      dinozavr urhosidan

      qo‘rqardi

      qattiq

      saksovul gullari ila xayolini bezagan maxluq

      yulduzlarga boqib kumush yo‘lakni pastga tushirdi

      uchdi bulutlar osha g‘uj-g‘uj nurlar osha oyning qaro dog‘lari osha

      bir shuvullash bir shovullash sezimlarini yuragidan junlariga o‘tirarak

      samo tuynuklarida yovvoyilik qadar yotlikni ko‘rdi hurkdi kirmadi

      nurlar-da shafaqlar-da sovuqlar-da unga qarshi yo‘nalmakda edilar

      bahaybat toshga boshini urdi porloq kengliklarni ko‘rdi

      unda o‘t-chechaklar shabnam zabonida chuldiramoqda edilar

      bir yaproq ikkinchi yaproqqa der emishki

      menda yaratilmagan maxluqlarning ro‘yxatlari bor

      o‘qi

      ikkinchi yaproq o‘zida havorang kirpini aks ettirayotgan edi

      daryoning urug‘ini muztog‘ urug‘ini jar urug‘ini

      saragini sarakka

      puchagini puchakka

      ajratmoqda edilar

      ovoz rang bilan o‘rin almashayotgan edi

      ilon darvesh hirqasini kiyib ko‘rmoqchi bo‘layotgandi

      panjaraga o‘xshash ashyolardan yasalgan uchoq guvillab uchmoqda edi

      mis choynak piqillab qaynayotib qorni shishgan jonvordek yiqildi qoldi

      u shunday o‘yladiki iniga kirganida tashqarida qolgan Jimlik

      nayranglarini tushida ko‘rmoqdadir balki

      xayriyat Yer tovushini eshitdi

      Ona qum mushugi miyovlayotgan kabi tovushni

2012

      KÜL KEDİSİ HAKKINDA MASAL

      Kül kedisi mavi gökyüzü ile yalnız kaldı

      baktı gökyüzüne tam bir ciddiyetle

      eğer o bin yıl önce doğsaydı var ya

      ihtimal

      umman altında boğularak ölürdü

      eğer o milyon yıl evvel doğsaydı

      dinazorlar bağırtısından

      korkardı

      baya

      saksavul çiçekleriyle hayalini süsleyen mahluk

      yıldızlara bakarak gümüş patikayı aşağıya indirdi

      uçtu bulutlar üstünde ışıklar üstünde Ay’ın kara lekeleri üstünde

      rüzgarın seslerini kalbinin derinliklerine oturtarak

      gökyüzü penceresinde yabanilik kadar yabancılığı gördü ürktü girmedi

      ışıklar da şafaklar da soğuklar da ona karşı yönelmekteydi

      kocaman bir taşa başını vurdu parlak parlak alanları gördü

      orada otlar çiçekler şebnem dilinde şakımakta idiler

      bir yaprak başka bir yaprağa dermiş ki

      bende daha henüz yaralmamış mahlukların listesi var

      oku

      ikinci yaprak kendisinde mavi renkli kirpiyi yansıtıyordu

      nehir tohumunu buzdağı ve dere tohumunu

      iyisini iyiye

      kötüsünü kötüye

      ayırmkta idiler

      ses reng ile yer değiştiriyordu

      yılan derviş hırkasını giyinip bir denemek istiyordu

      cama benzer eşyalardan yapılan uçak gürüldeyerek uçuyordu

      bakır çaydanlık fokurdayarak kaynarken karnı şişmiş canlı gibi yere

      yıkıldı

      o öyle düşündü ki yuvasına girdiğinde dışarıda kalan Sessizlik

      hilelerini rüyasında görüyordur belki

      şükür Yer sesi duydu

      Ana kül kedisinin miyavlaması gibi sesi

(Aktaran: Marufjon Yuldashev)

      FAHRİYAR (1963-)

      Fahriyar (Fahriddin Nizamov) 1963 yılında Özbekistan’ın Nevai vilayeti, Hatırcı ilçesine bağlı Sengicuman köyünde doğdu. Şairin ilk kitabı “Derdin Şekli” 1987 yılında yayımlandı. “Ayalgu” adlı şiir kitabı 2000’de, “Geometrik Bahar” adlı kitabı ise 2004’te yayımlandı. Edebi ve fikri makalelerinden oluşan “Yenilenme Geleneği” adlı kitabı 1988 yılında neşredildi. Fahriyar, Pablo Neruda, Maris Çaklays gibi şairlerin şiirlerini ve T. Uinter’in “21. Yüzyılda İslam: Postmodern Dünyada Kıbleyi Bulma” (2001) adlı kitabını Özbekçeye çevirdi. Şairin birçok şiiri Rusça ve diğer dillere çevrildi. Türkiye Türkçesine aktardığımız