hep bir öncekini aratarak geçmekte…
Üsküp’lü Gazi İslâm, “asıl Çanakkale”den sonra da “küçük Çanakkale’ler” yaşar âhir ömründe…
Bir gün Üsküp’ün gazi camilerinden olan Tükancık camisinden çıkışta, dayanamayacağı bir hadiseye şahit olur. İşgalci asker kıyafeti giyen 7 gayrimüslim sivilin, cami imamını dövmeye başladığını görür.
Bakmaz yaşlı hâline… Kahramanlık sadece harpte olacak değil ya!
Alır eline sopayı, kurtarıverir imamı…
İlerleyen yaşına bakmadan, tek başına yedi saldırgana galip gelmesi, herkesi şaşırtmıştır aslında! Ama o, “İman gücü” denen mefhuma Çanakkale’de yakînen şahit olanlardandır…
Halk takdir etse de, sistem hapishaneye koyar Gazi’yi… Asmaktır niyeti yönetimin… Olayı gören bir berber şahit olur. Türk elçiliği müdahale eder ve kurtulur Gazi İslâm.
Sonsuz bir cesarete, zaptedilmez bir yüreğe sahip olan Üsküp’lü Gazi İslâm, 1958’de vefat eder.
Osmanlı’nın Üsküp’teki son büyük mezarlığı olan Gazi Baba da bozulduğu için, Butel mezarlığına defnedilir Gazi…
Şimdi “taşsız” mezarında, Rabb’inin huzuruna göğsünü gererek çıkacağı günü beklemekte Gazi İslâm…
Allah Üsküp’lü Gazi İslâm’a gani gani rahmet etsin;
Bizlere de onların ruhunu anlayacak iz’an versin…
4. BALKAN’DAN ANADOLU’YA ŞEHİTLİK VE GAZİLİK KÖPRÜSÜ
Kim bilir yakınları nerede duydu cihad çağrısını…
Dinî hassasiyetiyle maruf, Üsküp’e çok yakın olması ve konumu sebebiyle bu şehrin kolu kanadı sayılabilecek Karşı Yaka bölgesindeki Batinca köyünün eski camisinde mi, 1911 yılında Sultan Reşad’ın Üsküp ziyareti sırasında Batincalı Yusuf’un onu karışık duygularla dinlediği “Bursa’nın Şar Dağı’nda devamı” olan bilge şehir Üsküp’ün yüzden fazla güzîde camisinin herhangi birisinde mi?
Kim bilir yakınları nerede duydu cihad çağrısını…
Batincalı Yusuf ise askerdi zaten… Kapılarını İstanbul’dan önce İslâm iklimine açma şerefini kıyamete kadar göğsünde taşıyacak olan Üsküp’ten, Üsküp gibi yüzlerce şehre her alanda misal teşkil eden ilmî ve mimarî muhteviyâta sahip olan İstanbul şehrinde, Selimiye Kışlası’nda askerdir o “hayasızca akın” başladığında…
Kim bilir ağzı dualı yüzü nurlu anası, nerede duydu payitahttaki Halife’nin cihad çağrısını… Kutlu fakat buruk bir Cuma namazı çıkışında getirdi kocası harp ve cihat daveti haberini belki de!… “Çanakkale’ye yedi düvel saldırmış. Halifemiz efendimiz, âlem-i İslâm’ı, hilâfet makamı İstanbul’un yardımına cihada çağırdı! Hoca hutbede duyurdu… Bizim Yusuf İstanbul’dan Çanakkale’ye geçer. Allah hepsinin yardımcısı olsun!” dedi belki de okunmuş beyaz sakalından gözyaşları süzülürken… Bu gözyaşlarının her birinde ayrı bir felaketin, Doksan Üç Harbi’nin, sonu gelmez muhaceret ve isyan hatıralarının, mel’un Balkan muharebelerinin ve arkasından gelen büyük yıkımların izi vardı belki de…
Ve daha geride kalan kardeşinden komşusuna, dostundan yavuklusuna kim bilir kimlerin Batincalı Yusuf için ne özlemleri ne hatıraları kaldı…
Batincalı Yusuf, anadan babadan, eşten dosttan habersiz, Çanakkale mahşerinden Yemen çölüne kadar nice şanlı gazâdan yıllar sonra Karşıyaka, Batinca köyüne döndü. “Batincalı Yusuf” olarak gittiği savaştan “Gazi Yusuf” pâyesiyle dönmüştü. Geçen günlerin, yaşanan acıların, verilen şanlı mücadelenin ötesinde mutlu günler yaşanmalıydı artık.
Ama öyle mi oldu?
Bırakıp gidilen vatan eski vatan mıydı?
Osmanlı şemsiyesi parçalanmış, güneş yakıcı ışıklarını acımasızca vurmaktaydı Balkanların her bir yerine…
Yıllar sonra, her taşına gençliğinin kokusunun sindiği Selîmiye Kışlası’na gitti.
Genç askerleri kucakladı kendi gençliğini kucaklar gibi…
Genç komutanlar ona hürmetle gezdirdiler Kışla’yı. Kim bilir, belki de o gezdirdi anılarıyla komutanları…
“Türkiye’de ölmek istiyorum!” demişti eşe dosta… “Türkiye’de ölmek istiyorum!…”
Ve arzusuna ulaştı. 1970’te Bursa’da vefat etti…
Allah gâzîsini uğrunda canını ortaya koyduğu topraklarda yanına aldı.
Rabb’im GÂZÎ HACI YUSUF’a rahmet denizlerinde yüzmeyi nasip etsin. Geride kalanlarımıza Çanakkale ruhu ve imanını anlayabilecek akıl ve gönül nasip etsin…
5. BALKAN’DAN ANADOLU’YA ŞEHİTLİK VE GAZİLİK KÖPRÜSÜ
Üsküp “Fatih Köprüsü”nün temellerini atan, Fatih Sultan Mehmed’in babası Varna fâtihi Sultan 2. Murad’ın aklından yıllarca hiç çıkmayan, nazlı Saraybosna’nın bânî-i sânîsi (ikinci inşa edicisi) Gazi İsa Bey’in yıllarca emek verdiği Kocacık kalesi eteklerinde, Breştanik(Breştan) köyünde doğdu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.