Lütfü Şehsuvaroğlu

Lâ Havle - Lütfî Divânı


Скачать книгу

hak ettiniz doğrusu

       İşkence yarası geçer parmakta

       Geçmez ama ruhlardaki ağrısı

       Bizler unutmaya hazırız çoktan

       Ne der çocuk yüzleri bilemem

       Biz deriz ki bütün bunlar Allah’tan

       Onların adına bir şey diyemem

       Yarın onlardır hâkimi evrenin

       Evrenin, devrânın, mahkemelerin

      BİZİM ÇOCUKLAR

      Küçücüktü elleri

      O hep duaya duran

      Duyulmazdı sesleri

      En derinden haykıran

      Bizim çocuklar bunlar

      Ehli dil, ehli dertten

      Lokmasını aldılar

      İsmini kazıdılar

      Yerden yere vurdular

      Ses çıkarmadı yine

      Bizim çocuklar bunlar

      Garip, mahzun, çekingen

      Erzincanlıdır kimi

      Kimi Sivas elinden

      Yozgat’tan, Adana’dan

      Çoğu Maraş ilinden

      Bizim çocuklar bunlar

      Anadolu kokulu

      Kimi derviş kimi alp

      Uçmağa varacaklar

      Yeri göğe uçurup

      Gökte taht kuracaklar

      Bizim çocuklar bunlar

      Sevişir, savaşırlar

      -imansızlar korkarlar

      Binbir pusu kurarlar

      Karanlıkta avlarlar

      Ölmez bizim çocuklar

      Civanmert bakışları

      Ürpertir düşmanları

      Bazı yaralar onu

      Sevgilinin kaşları

      Bizim çocuklar bunlar

      Âşık, mecnûn, kalander

                Ay alınlı çocuklar

                Selam getirdim size

                Gökteki yıldızlardan

                Ki unutmayacaklar

      -kök toprağı unutsa

      Yaprak havayı

      Unutsa çiçeği arı

      GÜL YÜZLÜ ÇOCUKLAR

      Gül yüzlü çocuklar başları gökte

      Eller kelepçede, gözlerde buğu

      Tahta sıralarda oturuyorlar

      Çiçekleri ezmeyiniz ne olur

      Gül ağacı kırılmasın belinden

      Gül yüzlü çocuklar bu nedir böyle

      Alın yazısı mı savaş mı yoksa

      Çizmeler çiğnedi pınar suyunu

      Bulun çizmelerin sahiplerini

      Deyin ki gezilmez böyle burada

      Gül yüzlü çocuklar ağlamıyorlar

      Bir yere akmalı kan gözyaşları

      Gülüyor sütre gerisindekiler

      Maskeler örtüyor yüzleri kim, ne

      Bu geminin dümeni kimde

      Gül yüzlü çocuklar bu oyun bozulacak

      Yeni bir bahçe kuracağız

      Bu viranede

      BENDEN SANA ESEN

      Saat gecenin üçü

      Toprak uykuda, çiçekler uykuda

      İn cin uykuda

      Kaldırım taşları uykuda

      Çocuklar uykuda

            Evler uykuda

                      Kent uykuda

      Gece büsbütün uykuda

      Ben uyur uyanık

      Ben paramparça

      Sen uyuyor musun

      Sen ağlıyor musun

      Sen duyuyor musun

            Biliyor musun ki

      Bir göğüs seninle nefes alıyor

            Anlıyor musun

      Saat gecenin üçü

      Nefesimi üflüyorum zamana

      Nefesimi veriyorum eşyaya

            Geceye

                      Kente

      Kıpırdıyor yapraklar

      Bir rüzgâr esiyor inceden

            Benden

      Ölüler doğruluyorlar kabirlerinden

      Gül vermede kulağını rüzgâra

      Aşkın cıvıltısını duymada

      Her esintide

      Nefesimi veriyorum boşluğa

      Sevgimi sunuyorum

      Bardaktan boşanırcasına

            Yağmur yağmur

      Saat gecenin üçü

      Ve seninleyim

      BİR SEVDÂ Kİ

      Mümtaz’a…

      Bir sevdâ ki sigara tiryakiliğine benzer

      Bıraksan bırakmaz, bırakmasan eritir seni

      Sevsen mümkünatı yok, sevmesen mümkünatı yok

      BUGÜN

      Beşir Ayvazoğlu’na…

      Kırlarda çiçekler hep solgun bugün

      Kırmış filizleri rüzgârlar bugün

      Kaçmış göğümüzden yıldızlar bugün

      SES

      Cıvıl cıvıl cıvıldar kuşlar ağaçlarda

      Çın çın çınlar boynunda koyunların çanlar

      Sonsuz sükûttan su sesleri savrulur sanki

      SEL

      Ahmet Turan Alkan’a…

           Yaban eller aldı bizi

           Bin deryâya saldı bizi

      Devrilir gökten çatılar, ışıklar söner birden

      Saman çöpü duygularımızı uçurur bir yel

      Savrulur