Неизвестный автор

Dede Korkut`tan Çocuklara Seçme Hikâyeler


Скачать книгу

ağaç

      Bizim elde olmalıydın ağaç

      Kara Hindû kullarıma buyuraydım

      Seni parça parça doğrayalardı ağaç

      Sonra devam etti:

      Tavla tavla bağlanırken atıma yazık

      Kardeş diye beslerken arkadaşıma yazık

      Yumruğumda çırpınırken şahin kuşuma yazık

      Yetişmesi ile tutarken tazıma yazık

      Beyliğe doymadan kendime yazık

      Yiğitlikten usanmadan canıma yazık

      Ve tane tane gözyaşı döküp ağladı, yanık ciğerciğini dağladı.

      Bu sırada Sultan’ım, Salur Kazan ile Karaca Çoban dörtnala yetiştiler. Çoban’ın sapanının ayası üç yaşında dana derisindendi, sapanının kolları üç keçi tüyünden, çatlayıcısı ise bir keçi tüyündendi. Her atışında on iki batman6 taş atardı. Attığı taş yere düşmezdi, yere düşse dahi toz gibi savrulurdu, düştüğü yer ocak gibi oyulurdu. Taşın düştüğü yerde üç yıla kadar ot bitmezdi. Semiz koyun, zayıf toklu bayırda kalsa, kurt gelip yemezdi, sapanının korkusundan. Öyle olunca Sultan’ım, Karaca Çoban sapan çatlattı, dünya âlem kâfirin gözüne karanlık oldu.

      Kazan:

      “Karacık Çoban, anamı kâfirden isteyeyim de at ayağı altında kalmasın.” dedi.

      At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan kâfire çağırıp söylemiş, görelim Han’ım, ne söylemiş:

      Bre Şökli Melik

      Penceresi altın otağlarımı getirmişsin

      Sana gölge olsun

      Ağır hazinemi bol akçemi getirmişsin

      Sana harçlık olsun

      Kırk ince belli kız ile Burla Hatun’u getirmişsin

      Sana esir olsun

      Kırk yiğit ile oğlum Uruz’u getirmişsin

      Kulun olsun

      Tavla tavla koç atlarımı getirmişsin

      Sana binek olsun

      Katar katar develerimi getirmişsin

      Sana yük taşıyıcı olsun

      İhtiyarcık anamı getirmişsin

      Bre kâfir anamı ver bana

      Savaşmadan, vuruşmadan çekileyim

      Geri döneyim, gideyim böyle bil

      Kâfirler:

      Bre Kazan

      Penceresi altın otağını getirmişiz

      Bizimdir

      Kırk ince belli kız ile

      Boyu uzun Burla Hatun’u getirmişiz

      Bizimdir

      Kırk yiğit ile oğlun Uruz’u getirmişiz

      Bizimdir

      Tavla tavla koç atlarını

      Katar katar develerini getirmişiz

      Bizimdir

      İhtiyarcık ananı getirmişiz

      Bizimdir

      Sana vermeyiz

      Yayhan Keşiş oğluna veririz

      Yayhan Keşiş oğlundan oğlu doğar

      Biz, onu sana düşman ederiz

      dediler.

      Bu sözleri duyan Çoban çok hiddetlendi, dudakları kabardı ve dedi ki:

      Bre dini yok akılsız kâfir

      Aklı yok derneksiz kâfir

      Karşı yatan karlı kara dağlar ihtiyarlamıştırOtu bitmez

      Kanlı kanlı ırmakları ihtiyarlamıştır

      Suyu gelmez

      Yiğit yiğit atlar ihtiyarlamıştır tay vermez

      Kızıl kızıl develer ihtiyarlamıştır yavru vermez

      Bre kâfir Kazan’ın anası ihtiyarlamıştır

      Oğul vermez

      Dölünü almaktan sefan var ise Şökli Melik,

      kara gözlü kızın var ise

      Getir Kazan’a ver

      Bre kâfir senin kızından oğlu doğsun

      Siz onu Kazan Bey’e düşman yapasınız.

      Bu sırada kudretli Oğuz beyleri yetiştiler. Han’ım görelim kimler yetişti: Kara Dere ağzında Kadir veren, kara boğa derisinden beşiğinin örtüsü olan, hiddeti tutunca kara taşı kül eyleyen, bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen, yiğitler ejderhası, Kazan Bey’in kardeşi Kara Göne dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Kardeş Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Demir Kapı Derbendi’ndeki demir kapıyı tepip alan, altmış tutam alaca mızrağının ucunda er böğürten Kıyan Selçukoğlu Deli Dündar dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca Han’ım, görelim kimler yetişti: Hemid ile Merdin Kalesi’ni tepip yıkan, demir yaylı Kapçak Melik’e kan kusturan, gelerek Kazan’ın kızını erlik ile alan, Oğuz’un ak sakallı ihtiyarlarının görünce o yiğidi takdir ettiği, al ipekli şalvarlı, atı deniz ördeği püsküllü Kara Göneoğlu Kara Budak dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca görelim Han’ım, kimler yetişti: İzin almadan Bayındır Han’ın düşmanını bastıran, altmış bin kâfire kan kusturan, ak boz atının yelesi üstünde kar durduran Gaflet Kocaoğlu Şer Şemseddin dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca görelim Han’ım, kimler yetişti: Parasarın Bayburd Kalesi’nden fırlayıp uçan, ap alaca gerdeğine karşı gelen, yedi kızın ümidi, Kudretli Oğuz’un imrenileni, Kazan Bey ’in en güvendiği boz aygırlı Beyrek dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca Han’ım, görelim kimler yetişti: Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli, süslü eklem kuşaklı, kulağı altın küpeli, kudretli Oğuz beylerini bir bir atından düşüren Kazılık Kocaoğlu Bey Yigenek dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca görelim, Han’ım, kimler yetişti: Altmış keçi derisinden kürk eylese topuklarını örtmeyen, altı keçi derisinden külah etse kulaklarını örtmeyen, kolu budu irice, uzun baldırları ince, Kazan Bey’in dayısı, at ağızlı Aruz Koca dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Beyim Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca görelim, kimler yetişti: Giderek Peygamber ’in yüzünü gören, gelerek Oğuz’da sahabesi olan, hiddeti tutunca bıyıklarından kan çıkan, bıyığı kanlı Bügdüz Emen dörtnala yetişti.

      “Çal kılıcını Ağam Kazan, yetiştim.” dedi.

      Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Kâfirleri it ardına bırakıp horlayan, yurttan çıkıp Aygır Gözler suyunda at yüzdüren,