dedi Darcy, “Böyle bir iddiam olmadı. Yeterince kusurum var ama hiçbiri, umuyorum ki zekâyla ilgili değil. Karakterimle övünecek değilim. Pek albenisi olduğu söylenemez, kesinlikle herkesin hoşuna gidecek türde değil. İnsanların ahmaklıklarını ve ahlaksızlıklarını veya bana karşı yaptıkları yanlışları gerektiği kadar çabuk unutamam. Duygularım kolay kolay kabarmaz. Kindar olduğum bile söylenebilir belki. Birinden bir kere soğudum mu onun hakkındaki fikirlerim bir daha değişmez.”
“Bu gerçekten bir kusur!” diye bağırdı Elizabeth, “Yatışmayan kin kişiliğe düşen bir gölgedir. Ama siz kusurunuzu gayet güzel seçmişsiniz. Ben bununla cidden dalga geçemem. Benden yana rahat olun.”
“Kanaatime göre herkesin yapısında kötülüğe meyil var; doğal bir kusur bu, en iyi eğitimin bile üstesinden gelemediği…”
“Ve sizin kusurunuz da herkesten nefret etme eğilimi.”
“Ve sizinki de…” diye cevapladı Darcy gülümseyerek, “İnsanları inadına yanlış anlamak.”
“Biraz müzik dinleyelim bakalım…” diyerek iç geçirdi Bayan Bingley, içinde yer almadığı bir konuşma onu sıkmıştı, “Louisa, Bay Hurst’ü uyandırırsam kusura bakmazsın değil mi?”
Kız kardeşinin buna en ufak bir itirazı yoktu. Ve piyano açıldı. Birkaç dakika boyunca olanları düşünen Darcy söylediklerinden pişman değildi. Elizabeth’e fazla ilgi göstermenin tehlikesini hissetmeye başlamıştı.
12
Kardeşiyle vardıkları kararın sonucu olarak Elizabeth ertesi sabah annesine mektup yazıp gün içinde arabanın kendilerine yollanmasını rica etti. Ama kızların ertesi salıya kadar Netherfield’da kalacaklarını, böylece Jane’in misafirliğinin bütün bir hafta süreceğini düşünmüş olan Bayan Bennet bu haberi sevinçle karşılayamadı. Bu nedenle verdiği cevap, özellikle eve dönmek için sabırsızlanan Elizabeth’in hoşuna gitmedi.
Bayan Bennet yolladığı mesajda arabanın salıdan önce yollanamayacağını belirtiyor, mektubunun sonuna iliştirdiği notla da Bay Bingley ve kız kardeşi, daha uzun kalmaları için ısrar edecek olurlarsa kendisi için hiçbir mahsuru olmayacağını ekliyordu. Ancak Elizabeth misafirliklerini uzatmama konusunda kesin kararlıydı ve kalmalarının teklif edilmesini beklemediği gibi aksine gereğinden fazla kaldıklarının düşünülmesinden korkuyordu; bu yüzden de hemen Jane’i, Bay Bingley’nin arabasını ödünç istemeye zorladı, enine boyuna konuştuktan sonra o sabah yola çıkmayı planladıklarını söylemeye karar verdiler, böylece araba rica edildi.
Bu karara herkes karşı çıktı. Jane’i hazırlamak için, hiç olmazsa ertesi güne dek kalmaları konusunda yeterince ısrar edildi. Sonunda da gidişlerinin ertesi güne ertelenmesine karar verilmişti. Ancak Bayan Bingley sonradan bu ısrarı için pişman olmuştu çünkü kardeşlerden birine duyduğu kıskançlık ve nefret, diğerine duyduğu sevgiyi fazlasıyla aşıyordu.
Evin sahibi bu kadar erken gidecekleri için gerçekten üzülmüştü ve sürekli Bayan Bennet’ı bunun kendisi için tehlikeli olacağına, henüz tam olarak iyileşmediğine ikna etmeye çalıştı; ama Jane haklı olduğunu düşündüğü zaman kararından dönmezdi.
Bay Darcy haberi hoşnutlukla karşıladı. Elizabeth Netherfield’da yeterince uzun kalmıştı. Kendisini rahatsızlık verecek kadar fazla etkilemişti. Ayrıca Bayan Bingley ona kaba davranıyor, kendisini de her zamankinden daha çok bunaltıyordu. Elizabeth’i beğendiğini gösteren bir harekette bulunmamaya özellikle dikkat etmek gibi akıllıca bir karara vardı. Genç kızda mutluluğunu etkileyecek bir konumda olduğu umudunu uyandırabilecek her şeyden sakınacaktı. Eğer böyle bir fikir uyandırdıysa son günkü davranışının bunun kuvvetlenmesinde veya yok edilmesinde büyük etkisi olacağını biliyordu.
Kararına sadık kalarak tüm cumartesi boyunca onunla taş çatlasa on kelime konuştu ve bir keresinde yarım saat boyunca yalnız kalmalarına karşın kendini yalnızca kitabına verdi; Elizabeth’e bakmadı bile.
Pazar günü, sabah ayininden sonra neredeyse hepsinin dört gözle beklediği ayrılık gerçekleşti. Bayan Bingley’nin Elizabeth’e gösterdiği nezaket de Jane’e olan sevgisi de bir anda artmıştı ve ayrılırlarken Jane’e, Longbourn’da veya Netherfield’da kendisini görmenin her zaman büyük bir zevk olacağını söyleyip kıza sevgiyle sarılırken Elizabeth’le bile el sıkışmıştı. Elizabeth büyük bir neşeyle herkese veda etti.
Evde anneleri onları pek de sıcak karşılamadı. Gelmeleri Bayan Bennet’ı telaşlandırmıştı. Bu kadar sıkıntı yarattıkları için onları ayıplamıştı, Jane’in yeniden üşüteceğinden de emindi. Ama babaları hoşnutluğunu pek az sözcükle belirtmiş olmasına karşın kızlarını görmüş olmaktan çok memnundu, onların aile içindeki önemini hissetmişti. Bir araya geldiklerinde ettikleri akşam sohbetleri, Jane ve Elizabeth’in yokluğunda canlılığını büyük ölçüde yitirmiş, anlamını neredeyse tamamen kaybetmişti.
İki kız, Mary’yi her zamanki gibi müzik ve insan doğası üzerine harıl harıl çalışırken buldular. Hayranlık uyandıracak yeni alıntıları, ders alınacak yeni adabımuaşeret gözlemleri vardı. Catherine ve Lydia’nın ise onlara verecek yeni haberleri vardı. Geçen çarşambadan beri alayda pek çok şey yapılmış, pek çok şey söylenmişti. Subayların birkaçı geçenlerde enişteleriyle yemek yemişti, bir ere dayak atılmıştı ve Albay Forster’ın evleneceğinden de ciddi bir şekilde bahsedilmişti.
13
Bay Bennet eşine, ertesi gün kahvaltı masasında, “Canım umarım bu akşam iyi bir yemek hazırlatıyorsunuzdur çünkü yemekte misafirimiz olacağını sanıyorum.” dedi.
“Kimi kastediyorsunuz hayatım? Benim beklediğim kimse yok, olur da Charlotte Lucas gelmezse… Sanırım benim yemeklerim onun için yeterince iyidir. Böylesini kendi evinde yediğini hiç sanmam.”
“Bahsettiğim kişi bir beyefendi ve yabancı biri.”
Bayan Bennet’ın gözleri parladı: “Bir beyefendi ve yabancı biri! Bay Bingley tabii ki! Jane, neden hiç haber vermedin, seni sinsi! Eh, Bay Bingley’yi görmek beni çok mutlu eder. Aman Tanrı’m! Şanssızlığa bak! Bugün balığımız yok! Lydia, bir tanem, zili çal. Hill’le konuşmam gerek, şimdi, hemen!”
“Bay Bingley değil.” dedi eşi, “Hayatım boyunca hiç görmediğim biri.”
Bu herkesin merakını uyandırmıştı ve Bay Bennet, eşi ile beş kızı tarafından aynı anda merakla sorguya çekilmenin keyfini çıkardı.
Onların merakıyla bir süre eğlendikten sonra açıklamasını yaptı: “Bir ay kadar önce bu mektubu aldım, ortada hemen ilgilenilmesi gereken hassas bir durum olduğu için de iki hafta kadar önce cevap yazdım. Mektup, yeğenim Bay Collins’tendi, yani ben ölünce canı istediği an sizi bu evden atabilecek olan adam.”
“Aman Tanrı’m!” diye haykırdı eşi, “Lafını duymaya bile dayanamıyorum! Lütfen o rezil adamın ismini anmayın. Bence dünyadaki en zor şey, mülkünün miras ipoteğiyle kendi çocuklarının elinden alınmasıdır ve eminim ki sizin yerinizde olsaydım uzun zaman önce bu konuyla ilgili bir şey yapardım.”
Jane ve Elizabeth, annelerine miras yasalarını anlatmaya çalıştılar. Bunu daha önce de sık sık yapmaya çalışmışlardı ancak Bayan Bennet bu konuda mantıklı davranamıyordu. Bir mülkün beş kızı olan bir aileden alınıp kimsenin umursamadığı bir adama verilmesinden dolayı yana yakıla şikâyet etmeyi sürdürdü.
“Pek tabii ki çok adaletsiz bir durum bu.” dedi Bay Bennet, “Ve hiçbir şey Bay Collins’i Longbourn’un vârisi olma suçundan kurtaramaz. Ama mektubunu dinleyecek olursanız belki kendini ifade