büyükannesine bakarak cam kapıların önünde durdu. Isabel Hartâın, günün bu saatinde bahçelere bakan büyük güneÅlenme odasında olacaÄını düÅünüyordu. Büyükannesinin tekerlekli sandalyenin düÄmelerine dokunarak bahçeye açılan teras kapısına doÄru yaklaÅtıÄını görünce göÄsü sıkıÅtı.
Onlara veda ederken büyükannesini son gördüÄünde, yanaklarındaki gözyaÅlarını silerken uzun boylu ve gururlu duruyordu. Elini büyük cam kapılara dayayan Angel, derin bir nefes aldı ve onları açtı.
âBüyükanne!â Angel gülümsedi ve ona doÄru koÅtu. Büyükannesinin gözleri zevkle geniÅlediÄinde gülümsemesi daha da aydınlandı. Angel eÄilerek ona yürekten sarıldı. âAman tanrım, seni çok özledim!â
Isabel gerçek sarılmanın keyfini çıkararak gözlerini kapattı. Bu Angel ve Tristianâda en çok sevdiÄi Åeydi, ailenin geri kalanı gibi sahte deÄillerdi. Birini sevdiklerinde tüm kalpleriyle severlerdi.
âÄ°Åte benim meleÄim,â Isabel güçsüzce sırtına vurdu. Angelâın yanında olmasından dolayı gücünün biraz geri döndüÄünü hissetti. Bu kız her zaman ruhunu ayaÄa kaldırmanın ve sevildiÄini hissettirmenin bir yolunu buluyordu. Fakat bu onun hasta rolünü oynamasına engel olmazdı. âBeni son bir kez görmek için geri döndüÄüne sevindim,â sesinin üzgün ve düÅünceli çıkmasını saÄladı.
âNe?â Angel nefes aldı ve büyükannesini görebilmek için geri çekildi. âBüyükanne? Sen neden bahsediyorsun?â Söylediklerini duymak kalbini parçaladı ve gözyaÅları döküldü.
âOh, benim hakkımda konuÅmayı bırakalım güzel yürekli. Son birkaç yıldır kaçırdıÄım her Åeyi anlat bana, dedikodulardan duyduÄum bu sözde erkek arkadaÅın kim?" Isabel hafifçe kaÅlarını çattı. âBebek torunumun uzaktaki bir yerde büyümeye çalıÅtıÄına inanamıyorum, bunun olmasını izleyemiyorum bile.â
*****
Tristian, cep telefonu cebinde titrediÄi için kapıyı arkasından kapatarak Ashton'un odasından çıktı. Ray olduÄunu gördü ve hemen cevapladı. âHey Ray, neler oluyor?â
âLimuzin yola çıktı ve kız arkadaÅın daÄa doÄru geliyor. TrafiÄin sonu gibi görünüyor. Hala kapıyı kilitlememi istiyor musun?â Ray, Isabel Hart'ın talimatı olduÄunu bilerek sordu.
âEvet, büyükannem davetsiz misafirlerin gelmesini istememekte kararlı.â Tristian onayladı. âsıkıca kilitle ve eÄlenmek için buraya dön. Birinin yardıma ihtiyacı olursa, birilerinin daÄda onlara eÅlik etmesi gerekecek.â
âPlan gibi duruyor,â Ray mırıldandı.
Telefonunu kapattı ve aÄır demir çiti kilitledi. Ãç kalın asma kilidini bir araya getirirken, yüksek çivili çitlere baktı. BaktıÄı yerin köÅesinde cep telefonu istasyonunu görünce o yöne doÄru ilerledi. Doksan kilometre içindeki tek cep telefonu istasyonuydu ve içinde artık kullanılamayacaÄına dair bir his vardı.
*****
Angel, büyükannesinin tekerlekli sandalyede ne kadar kırılgan olduÄunu görmenin Åokunu sindirebilmek için bir an yalnız kalabilmek için terasın kapısından adım attı. Ne zaman saÄlıÄını gündeme getirse, Isabel her seferinde konuyu kendi sorularıyla durdurmuÅtu.
Kısa bir ziyaretten sonra, büyükannesi yorulduÄunu ve günün geri kalanında uzanmak zorunda kaldıÄını söyledi, ancak Angel, sabah tekrar gelip onu görmeye söz verdi. Büyükannesinin bu kadar erken yatmasından endiÅelendi ve gerçekten ne kadar hasta olduÄunu merak etti. Californiaâya gitmek için Mabetâten ayrıldıÄında büyükannesinin saÄlıÄı gayet iyiydi. Büyükbabasının ölümünden sonra bile daha gençleÅmiÅ gibiydi.
Her zaman canavar olarak düÅündüÄü yaÅlı adam aklına gelince Angel'ın dudakları inceldi. Hayatı boyunca kimseden nefret etmemiÅti, merdivenlerden düÅmeden birkaç saat önce büyükbabası Hunter ve onu gölette yüzdükten sonra dönerken yakalamıÅtı.
Büyükbabası, rezervasyonda çalıÅan Kızılderili ayaktakımı ile oynamak için fazla büyük olduÄunu söyleyerek baÄırmıÅtı. Hunterâa daÄından defolup gitmesini söyleyerek kapıyı çarpmıÅtı. Hunterâın böyle ayrılıÅını görmek kalbini kırmıÅtı. Hunterâın adına onunla konuÅmaya çalıÅtıÄında büyükbabası dönüp öyle sert vurmuÅtu ki Angel yere düÅmüÅtü.
Angel acı içinde aÄlamıÅtı ama büyükbabasının haklı olduÄunu bildiÄi için bir Åey söylememiÅti. Aslında Angel ve Hunterâın yapmamaları gereken Åeyler yaptıklarını bile bilmiyordu⦠ÃpüÅmek, dokunmak ve denemek gibi. EÄer bunları bilmiÅ olsaydı ona birden fazla kez vurabilirdi.
âBakın, size bir melek heykeli olmadıÄını söylemiÅtim. Bu gerçekten Angel,â arkasından birisi güldü ve onun melankoliden çıkardı. Robert Amca'nın ikiz oÄulları Devin ve Damien'i görerek gülümsedi.
âAman tanrım, çocuklar siz büyümüÅsünüz!â Ona sırayla sarılıp etrafında daireler çizerlerken Angel gülümsedi. Tristian'la aynı yaÅtaydılar, ancak son iki yıldır bir Åekilde ondan daha fazla büyümüÅlerdi. En az iki metre boyunda fedailere benziyorlardı. Ä°kisinde de dar, siyah ve önleri âMabetâ logolu tiÅört vardı.
Omuzlarına ellerini koyarak gri gözlerindeki gururlu parlaklıÄı izledi. âSanırım bu bana siz ikinizin ne yaptıÄını açıklar,â diye kıkırdadı. âBeladan uzak mı durdunuz? Yoksa içinde miydiniz?â
âKim? Biz mi?â Devin onun kalçalarını okÅarken gülümsedi.
âBizi bundan daha iyi tanıyor olmalısın,â Damien kolunu Melek'in beline doÄru kaydırdıÄında gözlerini kardeÅine doÄru devirdi ve onu Devin'in elinden çekti. Bu, ikizlerin yıllarca oynadıÄı bir oyundu. Güzel bir kızın yakınında her zaman birbirlerini geçmeye çalıÅırlardı.
âYaptıkları için Åanslısınız beyler,â Hunter ikizlere dik dik baktı, Melek sesine dönerken gülümsedi.
Angel'ın