Морган Райс

Yazılmış


Скачать книгу

      Scarlet eğilip bükülüyor, kaçmaya çalışıyordu – ama çok güçlüydüler. İçlerinden birisi eğildi, kemerini çıkartıp attı ve Scarlet kemerin betonda çıkarttığı sesi duydu.

      Scarlet kıvranırken, “Lütfen beni bırakın!” diye bağırdı.

      Dördüncü serseri eğildi ve Scarlet’in pantolonunu belinden yakalayıp onu çekip çıkartmaya başladı. Scarlet bir şeyler yapmazsa kısa bir süre sonra başına kötü şeyler geleceğini anladı.

      İçinden bir şeyler kıpırdandı. Bunun en olduğunu bilmiyordu, ama bu onun aklını başından aldı, içinde bir enerji akıyor, ayaklarından bacaklarına, oradan da gövdesine yayılıyordu. Bu keskin bir sıcak gibiydi ve bunu omuzlarında, kollarında ve parmak uçlarına kadar her yerde hissediyordu. Yüzü kıpkırmızı oldu, tüm vücudundaki kıllar diken diken oldu ve içinde bir ateşin yandığını hissetti. İçinde ne olduğunu anlayamadığı bir güç hissetti, kendisini bütün bu adamlardan, hatta tüm evrenden daha güçlü hissetti.

      Daha sonra bir şey daha hissetti: İlkel bir öfke. Bu yeni bir duyguydu. Artık kaçma arzusu duymuyor-bunun yerine burada kalıp bu adamlara yaptıklarını ödetmek istiyordu. Onları paramparça etmek istiyordu.

      Ve sonunda bir şey daha hissetti: Açlık. Beslenmeye ihtiyaç duymasına neden olacak derin, dayanılmaz bir açlık.

      Scarlet kendisini geriye doğru verdi ve hırladı, bu ses kendisini bile korkutmuştu; geriye doğru eğilip pantolonuna asılan adamı tekmelerken ağzının iki yanındaki kesici dişler uzamıştı. Tekme o kadar güçlüydü ki, adam havada on metre kadar uçtu ve beton duvara çarpıp durdu. Yere düştüğünde bilinçsizdi.

      Diğerleri onu bırakıp geri çekildiler, ağızları şaşkınlık ve korkudan ağzına kadar açılmış, gözlerini Scarlet’e dikmişlerdi. Çok büyük bir hata yaptıklarını anlamış gibi görünüyorlardı.

      Onlar herhangi bir şey yapamadan Scarlet etrafında döndü ve onu tutan adama bir dirsek attı, çenesine öyle sert bir darbe indirdi ki, adam kendi etrafında iki kere dönüp bilinçsiz bir şekilde yere yığıldı.

      Scarlet hırlayarak döndü ve avının peşindeki bir canavar gibi diğer ikisinin karşısına dikildi. İki serseri gözleri korkuyla ardına kadar açılmış bir şekilde orada kalakaldı ve Scarlet bir ses duyup da baktığında bunlardan birisinin altına işediğini gördü.

      Scarlet eğildi, yerden kemeri aldı ve ileri doğru rastgele yürüdü.

      Adamlar korlu içerisinde düşe kalka geriye gittiler.

      Adam, “Hayır!” diye bağırdı. “Lütfen! Bizi yanlış anladın!”

      Scarlet ileri atıldı ve kemeri adamın boğazının etrafına doladı. Daha sonra onu tek eliyle kaldırdı, ayaklarını yerden kesti; adam zorlukla nefes alıyor, kemeri tutuyordu. Scarlet sonunda hareket etmeyi kesinceye kadar onu baş hizasından yukarıda o şekilde tuttu; ölmüştü.

      Scarlet dönüp ağlayan ve kaçamayacak kadar korkan son serserinin karşısına çıktı. Dişleri uzamıştı, Scarlet ileriye doğru birkaç adım atıp dişlerini adamın boğazına geçirdi. Adam Scarlet’in kollarında titredi ve daha sonra kan deryası içerisinde hareketsiz kaldı.

      Scarlet uzaktan bir ses duydu ve dönüp baktığında ilk serserinin inleyerek yavaşça ayağa kalktığını gördü. Adam ona baktı, gözleri korkuyla açılmıştı ve daha sonra elleri ve dizleri üzerinde emekleyerek kaçmaya çalıştı.

      Ağlayarak, “Lütfen bana zarar verme,” diye inledi. “Bunu yapmak istememiştim. Kim olduğunu bilmiyorum ama beni yanlış anladın.”

      Karanlık, insanlık dışı bir sesle, “Kesin öyledir,” dedi. “Tıpkı senin de şimdi yapacaklarımı yanlış anlayacağın gibi.”

      Scarlet onu gömleğinin arkasından tuttu, çevirdi ve tüm gücüyle havaya fırlattı.

      Adam bir roket gibi yukarı gitti, köprünün altına çarptı ve kafası ve omuzları betonu yarıp köprünün üst tarafına doğru çıktı, köprüden çıkan molozların düşme sesi her yerden duyuldu. Adam orada o şekilde asılı kaldı, ayakları köprüden aşağı sallanıyordu.

      Scarlet tek bir sıçrayışla köprünün üstüne çıktı ve vücudunun üst kısmı betonun içinde kalmış olan adamı gördü, kafası ve omuzları görünüyor, ancak hareket edemiyor, acı acı feryat ediyordu. Kurtulmak için kıvranıp duruyordu.

      Ama kurtulamıyordu. Köprüden geçecek tüm araçlar için açık bir hedef oluşturuyordu.

      Adam,” Beni buradan çıkar!” diye yalvardı.

      Scarlet gülümsedi.

      “Belki bir dahaki sefere,” dedi. “Trafiğin keyfini çıkart.”

      Scarlet döndü ve sıçrayarak havada süzülmeye başladı, yukarılara doğru çıktıkça adamın bağrışları giderek daha uzaktan gelmeye başladı; Scarlet buradan uzaklaşırken nereye gittiğini bilmiyordu ve bu umurunda bile değildi. Kafasında tek bir kişi vardı: Sage. Sage’in yüzü, biçimli çenesi ve dudakları, anlamlı bakışlarıyla her an aklındaydı. Sage’in kendisi için beslediği sevgiyi hissedebiliyordu. Ve o da aynı duyguları onun için besliyordu.

      Bu dünyada evinin neresi olduğunu artık bilmiyordu, ama Sage ile birlikte olmadıktan sonra umurunda da değildi.

      Sage, diye düşündü. Beni bekle. Sana geliyorum.

      ALTINCI BÖLÜM

      Maria arkadaşlarıyla birlikte balkabağı tarlasında oturuyor, bütün arkadaşlarını kıskanıyor ve hayatından nefret ediyordu. Onun dışında herkesin bir erkek arkadaşı vardı. Ve doğru dürüst bir arkadaş grubu olmayanlar bile birileriyle birlikteydi.

      Maria birkaç balkabağının üzerine oturdu, Becca ve Jasmine de yanındaydı ve artık nerede bulunmak istediğini gerçekten bilemiyordu. Maria’nın eskiden oldukça iyi bir arkadaş grubu vardı, dördü birbirlerinden asla ayrılmayacak gibiydiler, o, Becca, Jasmine ve tabii ki en iyi arkadaşı Scarlet. Birbirlerinden ayrılmaları mümkün değildi. İçlerinden birisinin bir erkek arkadaşı olursa, diğerleri ona her konuda yardım ederdi. O ve Scarlet asla kavga etmemek, aynı üniversiteye gitmek, birbirlerinin düğünlerinde nedimelik yapmak ve her zaman birbirinin yakınında yaşamak için yemin etmişlerdi.

      Maria arkadaşlarından, Scarlet’ten ve her şeyden çok emindi.

      Sonra, son birkaç hafta içerisinde her şey hiç beklenmedik bir şekilde darmadağın olmuştu. Scarlet gözlerinin önünde Maria’nın uzun bir süredir ilk defa bu kadar ilgi duyduğu tek çocuk olan Sage’i ondan çalmıştı. Maria bu ihaneti düşündükçe yüzü kıpkırmızı oldu; Scarlet onun çok aptal görünmesine neden olmuştu. Bunun için ona hala çok kızgındı ve onu asla affetmeyecek gibiydi.

      Maria en son tartışmalarını hatırladı, Scarlet’in kendisini savunmasını, Sage’in kendisinden hoşlandığını ve onu çalmadığını söylemesini. Maria içten içe onun haklı olabileceğini düşünüyordu. Yine de birisini suçlamalıydı ve bu kendisini suçlamaktan çok daha kolaydı.

      Birisi ona çarptı ve Maria balkabakları üzerinden kayıp yere düştü ve pantolonu çamura battı.

      Kızgın bir şekilde, “Dikkat etsene!” diye bağırdı.

      Kafasını kaldırıp baktığında bunun sarhoş çocuklardan birisi olduğunu gördü. Sınıfından yüzlerce kişi burada toplanmıştı, her zamanki geleneklerine