telefonundan aradı. Ben veterinerde olduğunu itiraf etti ve köpeğinin çok hasta olduğunu açıklamaya çalıştı. Patronu çok sinirlenmişti. Önemli bir işi zamanında yetiştirebilmesi için Ben’in hemen işinin başına dönmesi gerektiğinde ısrarcıydı.
Ben’in başka şansı yoktu. Bover’ı hayvan hastanesinde bırakıp işini tamamlamak üzere eve döndü. Aynı gün öğleden sonra veteriner aradı. Bover’ın durumu hızla kötüye gidiyordu. Ben, işini yarım bırakmasının doğurabileceği sonuçlara aldırmadan köpeğinin yanına, hastaneye koştu. Oraya vardığında Bover’ın bilinci kapalıydı ve zorlukla nefes alıyordu. Uzanıp köpeğinin başını okşadı, sonra gözünden yaşlar boşandı.
Ertesi akşam görüştüğümüzde, “Sonra mucizevi bir şey oldu,” diye anlattı Ben. “Ben ona dokunurken Bover’ın gözleri hiç açılmadı. O yüzden koklayabilsin ve yanında olduğumu anlasın diye elimi burnunun ucuna yaklaştırdım ve… elimi yaladı.” Ben hıçkırıklara boğuldu. “Ağladığımı biliyordu ve elimi yaladı, her ağladığımda yaptığı gibi. Elimi yaladı! Ve sonra öldü.”
Kalbi kırılmış bir hastamla çalışırken çoğu zaman derinden üzülsem de gözlerimin yaşardığı nadirdir. Ama Ben’in Bover’ın son dakikalarına dair anlattıkları kâğıt mendil kutusuna uzanmama neden oldu. Ben’in yaşadığı kaybın büyüklüğü ortadaydı. Bover’ın sadık yoldaşlığı boşandıktan sonraki yalnızlığını hafifletmişti, anne babasını kaybettikten sonra onun içten bağlılığı Ben’e avuntu olmuştu, neşeli ve hayat dolu varlığıyla geçen on beş yılda Ben için duygusal bir dayanak olmuştu. Ben’in kalbi paramparçaydı.
Ama yas tutması için ona hiç zaman tanınmamıştı.
Ertesi sabah patronu Ben’i ofise çağırdı ve işe gelmediği için resmi bir uyarıda bulundu. Ben, Bover’ın onun için anlamını açıklamaya çalıştı ama patronu gözlerini devirerek, “O sadece bir hayvan! Aş artık bunları!” diye bağırdı. Ben talepkâr olmaya çalıştı, birkaç gün ücretsiz izin istedi. Patronu, “Büyü artık Ben! Altı yaşındaki kızım geçen hafta süs balığıyla vedalaşıp onu klozete atmak zorunda kaldı. Evinde oturup ağlayabilsin diye ona okuldan bir hafta izin verdiklerini mi sanıyorsun?” diye parladı.
Neyse ki Ben’e bir rapor yazıp birkaç gün işe gitmemesi için gerekli mazeret iznini sağlayabildim. Patronu açıkça bunu onaylamadığını söylese de insan kaynakları departmanının benim raporumu kabul etmekten başka çaresi yoktu. Yeniden çalışmaya döndüğünde patronu Ben’in önüne her zamankinden daha fazla iş yığdı ve acımasız teslim tarihleri verdi. İşini kaybetme korkusuyla Ben’in ağlaya ağlaya çalışmaktan başka çaresi kalmamıştı.
Mazur görülemez şefkatsizliğine rağmen Ben’in patronu hiç de istisna sayılmaz. Bağlı olduğumuz kurumlar, gönülden sevilen bir evcil hayvanı kaybetmenin ne kadar ciddi ve travmatik olabileceğini nadiren kabul ederler ve böyle bir kayıp yaşayan elemanlarına umutsuzca ihtiyaç duydukları şefkati ve anlayışı çok nadir gösterirler. Bu kabulün eksikliği zaten çok acılı geçen yas sürecini daha da zorlaştırır ve karmaşık hale getirir.
Şunu açıklığa kavuşturalım: Bireyler (ki buna patronlar da dahil), bir aşk ilişkisi yüzünden ya da çok sevilen evcil hayvanın kaybından dolayı kalbi kırılan kişilere çoğunlukla empati ve anlayışla yaklaşır. Böyle kayıpların yol açtığı duygusal acıyı ve işlevselliğimiz üzerindeki derin etkiyi hafife alan, bir bütün olarak toplumdur. Köpeği hayvan hastanesinde can çekişirken Ben’in işinde verimli olmasını beklemek ahmaklığın sınırına yaklaşan bir bönlüktür. Ben’in patronu onu o sandalyede oturmaya zorlamıştı ama Ben’in sadece bedeni oradaydı. Aklıysa tamamen Bover’da takılı kalmıştı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.