e ergenlerin kendilerini anlamalarına yardım ediyor. Küresel çapta gençlere destek olan bir uzman ve adından övgüyle söz edilen bir konuşmacı. MTV, Lifetime, Oprah, CNN, FOX, 20/20, Good Morning America ve New York Times’ta, ayrıca başka yayınlarda yer aldı. Sorunlarla dolu çocukluğunu evlatlık olarak geçirdikten sonra gençlerin sözcüsüne dönüşen Josh Shipp, belgesel televizyon dizisiyle ün kazandıktan sonra ergenlerle çığır açıcı çalışmalara imza attı. One Caring Adult adındaki kuruluşu ebeveynler, eğitmenler ve önemseyen, ilgili yetişkinler için kaynaklar üretip eğitim etkinlikleri düzenliyor. Daha fazla bilgi edinmek ve ücretsiz kaynaklara erişmek için OneCaringAdult.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
En sevdiğim ergen insan Isaiah’a…
Seninle gurur duyuyorum.
YAZARIN NOTU
Bu kitap, ergenleri yetiştirmekten sorumlu ve onlarla etkileşimde olan yetişkinlere yardım etmeyi amaçlıyor.
Onların ebeveyni,1 öğretmeni, koçu ya da büyükannesi olabilirsiniz.
Çocuğunuz, öğrenciniz, sporcunuz ya da torununuz olabilirler.
Olabildiğince anlaşılabilir yazma çabasıyla, bu kitaptaki tavsiyelerin ve örnek durumların çoğunda ebeveynler hedeflendi. Bununla birlikte, bu fikirler neredeyse her önemseyen, ilgili yetişkinin kendi özel durumuna ve ilişkisine uyarlanabilir.
Dolayısıyla bu kitabın geri kalanında gelin şu kısaltmayı kullanalım, olur mu?
Ebeveyn = herhangi bir ebeveyn, eğitimci, koç, mentor ya da önemseyen, ilgili yetişkin. Özünde, siz.
Ergen = bakımını üstlendiğiniz, evinizdeki ya da sınıfınızdaki ergen.
Yapmakta olduğunuz şey için teşekkürler. Tüm kalbimle bu kitabın size yardımcı olmasını umuyorum.
GİRİŞ
Her Çocuğun Bir “Rodney“ye İhtiyacı Vardır
İstatistiklere bakınca benim ölmüş, hapiste ya da evsiz olmam gerekirdi.
Çünkü üvey evlattım, ihtimallerim halihazırda bayağı kasvetliydi. Evlatlık çocukların yaklaşık yüzde 20’si sonunda evsiz olur. Yüzde 3’ünden azı bir üniversite diploması alabilir. Sadece yarısı yirmi dört yaşına geldiğinde para kazanabildiği bir işe sahiptir.
Buna ek olarak, zaten kötü olan halimi daha da kötüleştirmek için bilfiil çabalıyordum. İnatçıydım. Aptalca seçimler yapıyordum. Acayip serttim. Tüm bunlar olurken de on dört yaşındaydım.
Ne oldu peki?
Rodney oldu.
Rodney’nin yanına taşınmadan önce, koruyucu aile evlerinden baş döndürücü bir hızla kapı dışarı edilme sanatında ustalık kazanmıştım. Tuhaflıklarımla koruyucu ebeveynleri kaçıran, von Trapp,2 çocuklarının yalnız kurt versiyonu gibiydim.
Evet, Neşeli Günler’e (The Sound of Music) gönderme yaptım ve bunu yaparken amacım da şu: Hedefim kovulmaktı. Aslında içinde bulunduğum durumda o kadar nasır tutmuş, o kadar ilgisizdim ki bunu bir oyuna dönüştürmüştüm. Aslında bir seyir defteri bile tuttum –alacalı siyah beyaz bir kapağı olan Mead marka bir günlüktü–, bu defterde her bir koruyucu aile evinden kovulma hızımın kaydını tutuyordum.
1. Sütun: Eve giriş tarihim.
2. Sütun: Kovulma tarihim.
3. Sütun: Kovulmak için izlediğim strateji.
Hedef: Rekorumu kırmak. O zamanlar bir haftadan kısaydı.
Gerçek şu ki çok korkuyordum ve seyir defterim bana bir kontrol hissi kazandırıyordu. Çünkü çocuklar konuşmadıkları şeyleri eylemle dışa vurur.
Kimseye güvenmiyordum. Özellikle de yetişkinlere. Biyolojik anne babam beni doğduğumda terk etmişti ve böylece Oklahoma eyaletinin bakımı altına girmiştim. Ayrıca ilk yetişkinlerim yanımda olmayarak güvenimi yerle bir ettiği için haksızlık edip sonraki tüm yetişkinlerin de aynısını yapacağını varsaymıştım.
Bir koruyucu aile evinde kaldığım sırada bir gece, daha büyük oğlanlardan biri gizlice odamıza girip daha küçük oğlanların bazılarına tecavüz etti. Ben dahil. Hiç kimse bu dehşetin yaşanmasına mâni olmadı. Kimse araya girmedi.
Hiçbir yetişkinin kendilerine sahip çıkmayacağını bildikleri bir dünyada yaşamak çocuklar için çok zor. Korkunç bir anksiyete ve yalnızlık yaratıyor, her şey belirsiz geliyor.
Bu tür bir ağırlığı taşımak kolay değil. Ergenliğe girmeden birkaç yıl önce bir ara o kadar çok zorbalığa maruz kaldım, kendimi o kadar yalnız ve değersiz hissettim ki bir şişe hap yutup hayatımı sonlandırmayı denedim. Hiç kimseye güvenemediğim bir dünyayı idrak edemiyordum.
Tekrarlayayım: Çocuklar konuşmadıkları şeyleri eylemle dışa vurur.
İşte Rodney o zaman oldu.
Evlatlık çocuk olmaya ilişkin tuhaf şeylerden biri, yeni “ebeveynlerin” insana rastgele ihsan edilmesidir. On dakika önce bu insanlar tamamen yabancıdır. Ve ardından, on dakika sonra, bir sosyal hizmetler görevlisi gelip, “Josh, yeni anne babanla tanış,” der.
Yedinci sınıfa başlamadan önceki yaz Rodney’nin kapısının önünde bitiverdim. On dört yaşındaydım, pek çok yüküm vardı. Bavul değil – duygusal yük. On dört yılda biriken onca şey Rodney’nin hatası değildi elbette ama artık onun sorunuydu.
İlk bakışta Rodney bana kolay bir galibiyet olacakmış gibi göründü. Hiçbir özel psikolojik eğitimi yoktu. Benim gibi aşırı zıtlaşan ergenlerle başa çıkabilmesini sağlayacak bir sertifikası yoktu. Hiçbir bariz ya da güçlü becerisi ya da yeteneği yoktu. Altı üstü Ortabatılı heybetli bir adamdı, görünüşü küçük B harfini andırıyordu ve narkolepsisi (uyku hastalığı) vardı. Uydurmuyorum. Bazen Rodney önceden hiçbir belirti göstermeden uykuya dalıverirdi. Kablolu yayının açıklanamaz biçimde kesilivermesi gibi. Uyanıkken birdenbire, hadi bakalım tatlı rüyalar, oluverirdi.
Kesinlikle o zamana kadarki en kolay rakibimdi.
İyi niyetli sosyal hizmetler görevlim giderken bana bir tavsiyede bulundu – şunun gibi bir şeydi: “Bu iyi insanlara bir şans ver olur mu? Hem unutma, kundakçılık yasadışı.” Rodney’nin evine taşındım ve hemen planımı uygulamaya başladım: Yani oradan en kısa sürede kovulma planımı.
Her zamanki açılışımla başladım. Çekilmezdim. Küstahtım. Nankördüm. Kabaydım. Okul kantininden Doritos çaldım. Okul binasında herkesin içinde sarhoş olduğum için uzaklaştırma aldım. Notlarımı değiştirme amacıyla okulun bilgisayarındaki dosyaları hack’lediğim için ikinci kez uzaklaştırma aldım. Bir şeyleri ateşe verdim. Gezmek için Rodney’nin Ford Ranger kamyonetini çaldım. Tehdit oluşturuyordum. Haylazın tekiydim. O zamana kadarki en iyi eserim buydu.
Üç. Yıl. Sonra.
Bu adamdan kurtulamıyordum. Rodney beni kovmayı resmen reddediyordu.
Bu beni çok kızdırdı.
Ama unutmayın, ben bir evlatlık çocuktum, bu da belli bir sebat geliştirdiğim anlamına geliyordu. Ne de olsa sebat nihayetinde amacı olan bir inatçılıktır. Ve artık bir amacım vardı. Rodney inatçılık ediyordu, bu durumda çıtayı yükseltmem gerekiyordu. Meseleyi kendi lehime çevirmeliydim.
Yukon, Oklahoma’da vadesiz hesap açabileceğim küçük bir kasaba bankası olduğunu keşfettim. Hesaba 100 dolar kadar yatırdım. Sonra 10.000 dolar ya da o civarda kredili mevduat çekleri yazmaya başladım. Bu çeklerin karşılıksız çıktığı sırada ben de buralardan çok uzakta olurum diye düşündüm. Bu çeklerden biri arabamın sigortası için bir ödemeydi. Oklahoma’da arabanızın sigortası yoksa Oklahoma Motorlu Araçlar Dairesi ehliyetinize el koyar.
Hız sınırının 100 km/s olduğu 35 no’lu eyaletlerarası otoyoldan Stillwater, Oklahoma’ya gidiyordum. En az 135 km/s hızla bir polis memurunun yanından geçtim. Hiçbir sigortam ya da geçerli ehliyetim