olsun diye havaları ve suları kirletilmemeli. Üretimi, üreticilerin hayatlarını ve topluluklarını tahrip etmekten çok zenginleştiren ürünleri arayıp bulmalıyız.
Elbette satın aldığımız her bir malın etkisini hesaplamak pratik olarak imkânsız. Elimizden geldiğince kendimizi eğitmeliyiz ama tek bir satın alma için bile gereken yeterli bilgiyi toparlamak aylar sürebilir. Şansımıza bu konuda kestirme bir yol bulabilir ve hâlâ kişisel tüketimimizin ayak izlerini en aza indirebiliriz: yerel, kullanılmış ve daha az satın alarak.
Dünyayı kurtarmak için tüketimimizi azalttığımızda evlerimiz temiz, huzurlu ve kalabalıktan arınmış kalacaktır!
Yerel ürünleri satın almanın ciddi etik, çevresel ve ekonomik yararları var. İlk olarak, bu ürünlerin adil ve insani çalışma koşullarında üretilmiş olma şansını yükseltir; Main Caddesi’ndeki vitrinin gerisinde merdiven altı bir atölye bulma ihtimaliniz pek yüksek değil. İkinci olarak, uzun mesafe taşımacılığını önleyerek devasa miktarlarda enerji tasarruf edilmesini sağlar, birkaç kilometre yol alan ürünler dünyaya karşı daha naziktir. Ve üçüncüsü, kendi değerlerimizi paylaşan işyerlerini desteklememize, yerel iş olanakları yaratmamıza ve kendi topluluklarımıza yatırım yapmamıza yardımcı olurlar.
İkinci el kullanmak, dünyanın kaynaklarını daha fazla tüketmeden ihtiyaç duyduğumuz şeyleri satın almamızı sağlar. Var olan bir şey işimizi görecekse neden ürün ve enerji harcayalım? Mobilya, çeşitli aletler, elektronik eşyalar, giysi, kitap, oyuncak ve daha nice şey için alışveriş merkezine gidene kadar ikinci el pazarına gidin. İndirim mağazaları, gazete ilanları ve eBay, Craiglist, Freecycle gibi web siteleri tamamen iyi durumda kullanılmış eşyalar için define sandığı gibidirler. Bir şeyin ikinci (ya da üçüncü, dördüncü) sahibi olmaktan gurur duyun – bu, ihtiyaçlarınızı karşılamanın ekonomik olarak bilgece, çevre dostu bir yoludur.
Dünyanın öbür ucundaki insanlar, biz yeni bir kot pantolon alabilelim diye adaletsiz, güvenliksiz ya da insanlık dışı çalışma koşullarına mahkûm olmamalı ya da yeni bir kanepemiz olsun diye havaları ve suları kirletilmemeli.
Son olarak, saha az satın almak minimalist yaşam tarzımızın mihenk taşıdır. Alışverişlerimizi temel olanlarla sınırlamak, tüketimimizin etkilerini azaltmanın en iyi yoludur. Böyle yaparak, bireyler olarak daha az kaynak tüketiminden, sıkıntıdan ve atıktan sorumlu olmamızı garanti altına almış oluruz. Eğer gerçekten yeni bir çift ayakkabıya ya da süvetere ihtiyacımız yoksa, sadece modanın hatırına bunları almayalım yeter. Bunların üretimi için gereken kaynakları, içinde üretildikleri fabrikaları, dünyanın dört köşesine taşınmalarının maliyetini ve atık hale geldiklerindeki nihai etkiyi düşünelim. Satın alma kararlarımızı –rengini beğenmemiz ya da bunu bir reklamda görmüş olmamız yerine– ihtiyaçlarımız ve bir ürünün tüm yaşam döngüsü üzerine temellendirelim.
Ek bir bonus olarak, böyle bir felsefe diğer minimalist hedeflerimizi gerçekleştirmemize de yardımcı olur, zira dünyayı kurtarmak için tüketimimizi azalttığımızda evlerimiz temiz, huzurlu ve kalabalıktan arınmış kalacaktır!
İKİNCİ BÖLÜM
Streamline
Minimalist bir düşünce yapısı oluşturabildiğimize göre, bu yeni tutumumuzu pratiğe geçirmeye hazırız demektir. Sonraki bölümler STREAMLINE[1] yönteminin ana hatlarını çizer: evlerimizi kalabalıktan kurtarmak ve öyle tutmak için on sağlam teknik. Bunları kullanmak ve hatırlamak kolaydır – Streamline sözcüğünün her harfi temizlik sürecimizde bir adımı temsil eder. Bunları bir kez içimize sindirdiğimizde bizi hiçbir şey durduramaz!
11. Sil Baştan
Bir işin en zor kısmı nereden başlayacağınızı bilebilmektir. Evlerimizde etrafımıza baktığımızda, her yerde eşya yığını görürüz – köşelerde, dolaplarda, çekmecelerde, şifoniyerlerde, kilerlerde, tezgâhlarda ve raflarda. Ayrıca bodruma, tavan arasına, garaja ve depolama alanlarına gizlenmiş eşyalarımız da olabilir; gözümüzün önünde olmasalar da zihnimizde yer işgal ettikleri kesindir. Eğer bunalmış durumdaysanız umutsuzluğa düşmeyin, yalnız değilsiniz.
Bazen öyle görünür ki doğanın ya da olağanüstü koşulların gücüne sahip olmayan hiçbir şey evlerimizi bu kalabalıktan kurtaramaz. Ne yazık ki temizlik bir anda olup biten değil, yavaşça ve bilinçli olarak üstünde çalışmamız gereken bir şey. İyi haberse şu: Havaya girdikçe bu konuda daha becerikli hale geliriz ve ister inanın ister inanmayın, bir eğlenceye dönüşür!
Doğrusu, atılacaklarla dolu ilk torbayı kapının önüne koyduğumda içimde uyanan şevki hiç beklemiyordum. Sıkıcı ve meşakkatli bir iş olmasını beklediğim şey neşeli bir faaliyete döndü. Ânında bağımlı oldum. Sabah ayırdım, akşam ayırdım, hafta sonlarında ayırdım; rüyalarımda (gerçekten!) ayırdım. Ayırmadığım zamanlardaysa gelecek sefer neleri temizleyebileceğimi planlıyordum. Sanki fiziksel olarak bir ağırlığın omuzlarımdan kalktığını hissediyordum. Özellikle verimli geçen bir temizlikten sonra yeni boş alanımda, yüzümde koca bir sırıtmayla fır dönüyordum. (Bunun eğlenceli olacağını söylemiştim!)
Başlamadan önce, evimize ya da dairemize ilk taşındığımız günü düşünelim. Bu duvarların arasında hayatın nasıl olacağını hayal ederek çıplak odalarda dolaştık. Tek bir kutu bile açılmadan önce alanı duyumsamak nasıl muhteşem bir duyguydu! Boş ve potansiyel dolu, kendimize has özel dokunuşlarla kişiselleştirilebilecek güzel beyaz bir kanvastı. Temiz bir sayfa düşüncesinin tadını çıkardık – taze bir başlangıçla doğru şeyleri yapabilmek ne büyük fırsattı.
Paketleri yavaşça ve sistemli şekilde açmaya, her bir nesnenin kendi özel yerini bulmaya ve buraya ait olmayan her şeyden kurtulmaya söz verdik. Her şeyi mükemmel bir düzene koymaya can atıyorduk. Ama hayat yolumuza çıktı: yeni bir işe başlamak, çocukları okula hazırlamak, misafirleri ağırlamak ya da hoş geldiniz partisi için ortalığa çekidüzen vermek zorunda kaldık. Her şeyi hızlıca, günlük hayata en az engel olacak şekilde yerleştirmek gerekiyordu ve her bir eşyanın değerini hesaplayacak zamanımız yoktu. Elimizden geldiğince eşyalarımızı yerleştirdikten sonra boş kutuları bodruma attık.
Pekâlâ, bu bizim Sil Baştan fırsatımız. Müştemilatları boşaltmayacak ya da evlerimizin içini ön bahçelere yığmayacağız. Sadece taşınma gününü tekrar edeceğiz – ama aceleye getirmeden, devasa işi küçük parçalara böleceğiz. Evlerimizin her bir kısmı için taze bir başlangıç planlayacağız. Çok basitçe, belli bir anda –bir oda kadar büyük ya da bir çekmece kadar küçük– tek bir bölümü ele alacağız ve Sil Baştan yapacağız, sanki bugün ilk taşındığımız günmüş gibi.
Sil Baştan yapmanın anahtarı saptanan bölümdeki her şeyi dışarı çıkarmaktır. Bu eğer bir çekmeceyse, tersyüz edin ve içindekileri yere dökün. Eğer bir dolapsa, onu çıplak askılar, çubuklar ve raflar kalana kadar soyun. Eğer bir hobi malzemeleri kutusuysa, hepsini saçın. Tek seferde bir odayı ele almak biraz daha zahmetlidir, zira kaldırdığınız bütün eşyaları koyacak yere ihtiyacınız olur; en uygunu yakın bir odadır ve boşalttıklarınızı geri koyarken sizi fazla yürümekten ya da merdiven inip çıkmaktan kurtarır. Eğer bu mümkün değilse, ön avluyu, arka bahçeyi ya da bodrumu geçici bir depolama alanı olarak kullanmayı düşünün; eşyaları gerisingeriye söz konusu odaya sürüklemenin zahmeti belki de ihtiyacınız olan caydırıcı etkendir.
Üstünde çalıştığınız bölümü tamamen boşaltmanın önemini ne kadar vurgulasam azdır. Belli şeyleri belli yerlerde görmeye o