Sevil Yücedağ

100 büyük Türk


Скачать книгу

GAZİ

1258?-1324?

      Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarı, Osmanoğulları’nın atası. Osman Bey, Osman Gazi, en eski kaynaklarda Osmancık, Kara Osman adlarıyla da anılır. Osman Bey, Oğuzların Bozok Boyunun Kayı Kolundan kalabalık bir obaya başkanlık eden Ertuğrul’un (Erdoğdu Bey) oğludur, halk söylencelerine göre annesi Hayma Ana’dır.

      İlk Osmanlı tarihlerine göre, toplumsal düzeni oldukça karışık olan Bitinya (Bursa-Bilecik-İznik) yöresinde, Bizans tekfurlarının, Germiyan Beyliği’nin ve Umurbeyoğulları’nın egemenlik alanlarıyla kuşatılmış küçük bir alanda uçbeyi olan Osman bu sanını korumak ve güçlenmek için yaklaşık yirmi yıl, gaza yoldaşları Samsa Çavuş, Konur Alp, Akçakoca, Aygut Alp, Gazi Abdurrahman ve diğer beylerle bir dizi yerel savaşı göze aldı. Eskişehir ahilerinin İtburnu Tekkesi Şeyhi olan kayınbabası Edebalı’dan da manevi destek sağladı.

      1280’lerden 1300’e uzayan ve Osmanlı Devleti’nin doğuş süreci olan bu evrede Osman Bey ilkin 1283’te İnegöl Tekfuru Nikola ile karşı karşıya geldiği Ermeni Beli’ndeki çatışmada yenildi; kardeşi Sarubatı’nın oğlu Bay Hoca şehit düştü. Ertesi yıl, Emirdağı eteğindeki Kulacahisar’ı 300 kişilik bir kuvvetle gece baskını düzenleyerek aldı. 1286’da asıl önemli çatışma İnegöl ve Karacahisar tekfurlarının birleşik güçleriyle Ekizce’de yaşanan Domanıç muharebesidir. Osman Bey bu savaşı kazanarak Karacahisar’ı aldı ancak bu kez de kardeşi Sarubatı (veya Gündüz Alp) şehit düştü. Bundan sonra Osman Bey’in taktik değiştirerek ittifaklar kurduğu saptanıyor. Mudurnu yakınlarında buluştuğu Samsa Çavuş’la kardeşi Sulamış’ı, ayrıca Harmankaya tekfuru Köse Mihal’i yanına alıp 1290’larda Sakarya vadisinde Sorkun, Taraklı Yenicesi, Göynük taraflarına akınlar yaparak ününü duyurmuştur.

      Tarih kitapları, Osman Bey’in giderek güçlenmesinden kaygılanan Rum tekfurların hileye başvurduklarını anlatmaktadır. Tekfurlar sözde dostluk gösterisiyle Yarhisar’a düğüne çağırdıkları bu atak Uçbeyine bir suikast düzenlerler. Lakin kendisini davete gelen Harmankaya (Priminos) Tekfuru Mihal’in uyarısı üzerine Osman Bey karşıt bir komplo hazırlamış, kırk cengâverini kadın giysileriyle Bilecik kalesine sokarken düşmanlarını da Çakır Pınarı’nda alt etmiş, Bilecik (Belekoma) ve Yarhisar ’ı da almıştır. Osman Bey, Yarhisar’dan yola çıkan düğün alayını da basarak tutsak ettiği Tekfur kızı Holofera’yı (Ülüfer/Nilüfer Hatun) oğlu Orhan’a almış, bir yandan da Turgut Alp’e kuşattırdığı İnegöl’ü zapt etmiştir. Bu olaylar için 1298-1299 tarihleri verilmektedir ki Osmanlı Devleti’nin kuruluşu bu gelişmelere de bağlanır. Önceleri bir ipekçilik ve demircilik merkezi olan Bilecik’te üslenen ve küçük ordusunun saflarını Paflagonya çeteleriyle sıklaştıran Osman Bey’in yetmiş yıllık yaşamının büyük bir bölümü savaşlarla geçti. Bir bölük kuvveti Köprühisar’ı alırken, İznik’in yanı başında da 1301’de Türkmen nüfuslu Yenişehir kuruldu ve Osman Bey burayı merkez edindi. Kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i, oğlu Orhan’a Karacahisar’ı, Hasan Alp’e Yarhisar’ı, Turgut Alp’e İnegöl’ü dirlik olarak veren Osman Bey Bursa, Ketsel, Kite Tekfurlarının ordusunu 1302’de Koyunhisar savaşında yendi. Yeğeni Aydoğdu’nun şehit düştüğü bu savaş sonunda Orhaneli (Atranos), Ulubat gölündeki Alyos adası ele geçirildiği gibi, Kite Tekfuru da Aydoğdu’nun öcü alınmak için katledildi.

      Anadolu Selçukluları’nın dağıtıldığı, İlhanlıların Anadolu’yu istila ettiği, Türkmen beyliklerinin birbirleriyle savaştıkları, Bizans’ın güçsüzleştiği bir dönemde yeni bir devletin temellerini atan Osman Gazi, tarihlerin yazdığına göre son yıllarında “damla illeti” (gut/nikris) ve yaşlılık nedeniyle beylik sorumluluğunu oğlu Orhan’a bırakmıştı. Osman Bey’in ölüm tarihine ilişkin rivayetler çeşitlidir. Tarihçilerden Ruhî 1320’de, Oruç Bey1327’de, diğerleri ise bu iki tarih arasında muhtelif yıllarda öldüğünü bildirmektedirler. Osman Bey’in, önce Söğüt’te, babası Ertuğrul’un türbesine; Bursa’nın fethinden sonra ise buradan alınıp Bursa Hisarı’nda Osmaniye Meydanı’ndaki Gümüşlü Kümbet’e (Aya Elia) gömüldüğü rivayet edilir. Türkmen geleneklerini bırakmayarak basit bir yaşam sürdüğü, hatta ölünceye değin otağda oturduğu söylenir.

      5

      YILDIRIM BAYEZİD

      (I. BAYEZİD)

1360-1403

      Dördüncü Osmanlı padişahı. 1389’dan 1403 yılına kadar hükümdarlık yapmıştır. Büyük cesareti ile ün yapan ve savaşlardaki emsalsiz sürati sayesinde “Yıldırım” unvanını alan Osmanlı padişahıdır.

      Babası Sultan I. Murat, annesi Rum asıllı olan Gülçiçek Hatun’ dur. Küçük yaştan itibaren zamanın seçkin alimlerinden genel İslam eğitimi ve değerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare dersleri aldı. Osmanlı tarihlerinde kendisinden ilk olarak söz edilmesi, 1381’de Germiyanoğulları Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Sultan/Hatun’la evlenişi nedeniyledir. Bu evlilik, babası I. Murat’ın Germiyan topraklarının neredeyse tamamını “gelin çeyizi” olarak sınırlarına katmak politikasının sonucuydu. Takip eden yıllarda devlet idaresinde yetişmesi için Sultanönü Eskişehir ve sonra Germiyan ili Kütahya sancakları beyliğine atandı. 1389’da Sırpların çoğunluğunu oluşturduğu Haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova Savaşı’na katıldı. Savaşta büyük kahramanlık gösterdi. Babası Sultan Murat, bu savaş sonunda bir Sırp soylusu olan Milos Obilic tarafından şehit edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtı kendisine verildi.

      I. Bayezid ilk olarak, Rumeli sorunları ile ilgilendi. Sırbistan sorununu yoluna koymak için çaba harcadı. Kosova Savaşı’ndan sonra yaptığı anlaşmayla Sırplar’ın vergi ödemesine ve yeni kralın kız kardeşi Mara Despina’nın I. Bayezid ile evlenmesine karar verildi. Edirne’nin imar edilmesi için uğraştı. 1393’de I. Bayezid Anadolu’da Amasya ve civarında iken, Macarların saldırıları üzerine Rumeli’ye döndü. Bulgarların başkentini ele geçirdi. Macarlardan ve Bulgarlardan oluşan orduların işgaline uğrayan Tuna boyu kaleleri olan Silistre, Niğbolu ve Vidin’i tekrar Osmanlı egemenliği altına aldı. 1394’te Selanik ve Yenişehir’i alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk’a kadar ilerlediler. 23 Eylül 1396’da yine Rumeli’nde büyük bir Haçlı Ordusuna karşı Niğbolu Savaşı yapıldı ve I. Bayezid önemli bir zafer kazandı. Anadolu’da sefere çıkan I. Bayezid bu defa Amasya ve yöresine yöneldi. Bu sefer sonucunda Amasya, Merzifon, Turhal ve Tokat kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir. 1396’nın en önemli olayı Niğbolu Savaşı oldu. Büyük bir Haçlı ordusuna karşı çok önemli bir zafer kazanan I. Bayezid bu savaştan kazandığı ganimetle kışı geçirmek için Anadolu’daki başkentine, Bursa’ya döndü. Savaş ganimetlerini Bursa’nın imarına sarf etmeye başladı. Bursa Ulu Camii bu ganimetlerin kullanıldığı eserlerin başında gelir. Bayezid, İstanbul’u dört kez kuşattı, fakat hiçbirinde başarılı olamadı. 1402’de Timur büyük bir ordu ile Anadolu seferi başlattı. O yıl baharında Kemah kalesini kuşatıp aldı ve Sivas üzerine yürüdü. I. Bayezid ise ordusu ile Tokat’a gelmiş ve orada ordugâh kurmuştu. Her iki taraf da bu yörede savaşa razı olmayarak biri kuzeyden diğeri güneyden Kızılırmak’ı takip ederek Ankara’ya geldiler. Burada 22 Temmuz 1402’de Ankara Savaşı başladı. Timur Ankara Savaşı’nda büyük başarı kazandı. Savaş sonrasında Bayezid esir düştü.

      Yıldırım Bayezid 8 Mart 1403’te 43 yaşındayken Akşehir’de