Sevil Yücedağ

100 büyük Türk


Скачать книгу

Şam’a vali tayin edildi. 1650’de kubbealtı veziri oldu. Sadrazam Gürcü Mehmet Paşa’nın garazına uğradı ve bu yüzden rütbesi alınarak Köstendil’e sürüldü. İpşir Mustafa Paşa’nın himayesi ile Trablus’a vali tayin edildi. Eskişehir’de karşılaştığı Boynueğri Mehmet Paşa ile birlikte İstanbul’a döndü. Bu esnada bütün memlekette anarşi kol gezmekteydi. Zorbalık ve haksızlık almış yürümüştü. Devlet düzeni sarsılmıştı. Ordudaki disiplin bozulmuş, askerler ahaliyi rahatsız etmeye başlamışlardı. Henüz çocuk olan IV. Mehmet’in duruma hâkim olması mümkün değildi. Annesi Turhan Valide Sultan saltanat naibeliği yapıyordu.

      İstanbul’da bulunan Köprülü Mehmed Paşa ise yakın dostlarından Mimar Kasım Ağa, şair ve musikişinas Solakzade Mehmet Hemdemi Efendi ve Evliya Çelebi ile sohbet ediyor, devlet idaresi hakkındaki fikirlerini açıklıyordu. Mütevazı fıtratıyla tanınan, mevki ve makamda gözü bulunmayan Mehmet Paşa, devletin içerisinde olduğu durumdan ızdırap duyuyor ve yakın arkadaşlarına devletin kurtarılması için ne yapılması lazım geldiğini anlatıyordu. Turhan Valide Sultan’ın müşavirlerinden olan Mimar Kasım Ağa, Köprülünün fikirlerini Valide Sultana anlatmış ve Köprülüyü sadrazam olarak tavsiye etmişti. Valide Sultan Köprülü ile görüştü ve onu sadrazam yapmak istediğini bildirdi. O esnada 78 yaşında olan Köprülü, kendisine geniş yetkiler verildiği ve aleyhine hile koparanların sözlerine itibar edilmeyeceğine söz verildiği takdirde sedâreti kabul edeceğini bildirmiş ve kendisine çok geniş yetkilerin verilmesi üzerine 15 Eylül 1656’da sadrazamlığı kabul etmişti. Mehmet Paşa idareyi ele alır almaz derhal anarşiyi bastırma yoluna gitmiş ve zorbaları birer birer yakalatarak cezalarını vermişti. IV. Murat gibi, ordu intizam altına alınmadan devletin kargaşadan kurtarılamayacağına ve huzurun temin edilemeyeceğine inanan Mehmet Paşa, ordudaki zorbaları temizleyerek, disiplini kurmaya muvaffak oldu.

      İstanbul’daki karışıklıklarda, yeniçeri kıyafetine soktuğu Hıristiyanlar vasıtası ile Müslüman ahaliyi zarara uğratan Rum patriğini idam ettirdi. İstanbul’daki ulema sınıfı arasındaki kargaşalığı önledi ve bu sınıfın huzurla hizmet görür hale gelmelerini sağladı. Devlet bünyesinde asayişi muhafaza edip, huzur ve intizamı devam ettirdikten sonra orduyu toplayarak sefere çıktı. Çanakkale Boğazını kapatmış olan Venediklilerin üzerine yürüdü.

      Kaptan Topal Mehmet Paşa’nın denizden, kendisinin karadan yaptığı taarruz neticesinde Venediklileri Boğazdan attı ve Venedik işgali altındaki Bozcaada ve Limni adalarını geri aldı. Ardından, Eflak, Boğdan ve Erdel meselelerini ele aldı. Bu havalideki isyanları bastırdı. Anadolu’daki Abaza Hasan Paşa isyanını da başarıyla bastırdı ve Anadolu’da huzuru temin etti. 1661’de Edirne’de vefat eden Köprülü, İstanbul’a getirilerek Divanyolu’ndaki türbesine defnedildi.

      Kendisinden sonra oğulları, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ve Köprülü Fazıl Mustafa Paşa sadrazam olarak devlete hizmet etmişlerdir.

      13

      IV. MURAT

1612-1640

      17. Osmanlı padişahıdır. 1623 ile 1640 yılları arasında hüküm sürdü. Genç yaşta ölen IV. Murat, getirdiği sert uygulamalar ve yasaklarla Osmanlı tarihinde yer almıştır.

      IV. Murat İstanbul’da, Sultan I. Ahmet’in ve asıl ismi Anastasya olan Rum asıllı Kösem Sultan’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Bazı saray entrikaları ve komploları neticesinde amcası I. Mustafa’nın yerine, daha 11 yaşındayken tahta geçti. IV. Murat tahta geçtikten sonra, ülkeyi uzun süre akrabaları ve annesi Kösem Sultan yönetti. Bu süre içinde İmparatorluk anarşiye ve büyük iç karışıklıklara sürüklendi, Safeviler Irak’ı ele geçirdi, Kuzey Anadolu’da isyanlar patlak verdi ve 1631 yılında yeniçeriler sarayı basarak sadrazam ile birçok devlet yöneticisini öldürdü. Zaten çocukluğu sırasında ağabeyi Genç Osman’ın şehit edilişine tanık olan IV. Murat, tüm bu olayların da etkisiyle çok sert bir mizaca büründü ve yirmi bir yaşından itibâren ülke yönetimini tamamen kendi eline aldı. IV. Murat ilk olarak, yaygınlaşmış olan rüşvet ve iltiması ortadan kaldırdı ya da en aza indirdi. Annesinin yönetimi altında aşırıya gitmiş olan keyfî harcamalar ile savurganlığı bitirdi. İstanbul’da alkol, tütün ve kahveyi yasakladı. Yasağa uymayanların öldürülmesini emretti. Bazı geceler tebdîl-i kıyafet ile sokaklarda teftişlerde bulundu.

      IV. Murat devrindeki en önemli askerî olay Safevilere karşı girişilen 1623–1639 Osmanlı-Safevi Savaşları’dır. Bu savaşta Osmanlı orduları, Azerbaycan, Erivan, Tebriz ve Hamedan’ı ele geçirmiş ve son olarak 1638 yılındaki Bağdat Seferi ile 1624’ten beri İran işgali altında bulunan bu şehri yeniden Osmanlı topraklarına katmışlardır. Bağdat’ın fethinin ardından IV. Murat, tarihe geçen o ünlü sözü söylemiştir: “Bağdat’ı almaya çalışmak, Bağdat’ın kendisinden daha mı güzeldi ne!”

      IV. Murat, bu savaşlarda Osmanlı ordularını bizzat kendisi komuta etti ve büyük bir askerî dehâ olduğunu kanıtladı. Sefer sırasında, Anadolu’daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yok etti. Böylece devlet otoritesi yeniden ve kesin bir şekilde sağlandı. Yerli halk, memnuniyetini göstermek üzere birçok yerel yapıya onun ismini verdi. Safeviler, kesin Osmanlı zaferi karşısında çaresiz kalınca barış istemek zorunda kaldılar ve 1639 Mayıs’ında Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Antlaşma neticesinde Mezopotamya Osmanlı egemenliğine girdi ve Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı’nın toprağı olarak kaldı. IV. Murat, İstanbul’a döndükten sonra saygın devlet adamlarına, İmparatorluğun eski parlak günlerine dönmesine yönelik ekonomik ve siyasi projeler hazırlanması emrini verdi. Ama hastalığı ve irsî bir sonuç olan erken ölümü, onun imparatorluğu dönüştürme fikirlerine ve çalışmalarına engel oldu.

      IV. Murat, 1640 yılında İstanbul’da henüz 28 yaşında ölmüştür. Ölüm nedeni üzerine iki ayrı iddia vardır. Batılı kaynaklar sirozdan, Osmanlı kaynakları ise damla hastalığından öldüğünü iddia ederler. IV. Murat, ölüm döşeğindeyken kardeşi İbrahim’in öldürülmesini emretmiştir. Ancak emri yerine getirilmemiş ve İbrahim, onun ardından padişah olmuştur. IV. Murat’ın bu emri vermesinin nedeni, kardeşi İbrahim’in deli olduğunu ve İbrahim’in tahta geçmesi halinde İmparatorluğun büyük karışıklıklara sürükleneceğini düşünmesiydi.

      14

      III. SELİM

1761-1808

      Sanata düşkünlüğüyle Osmanlı tarihinde ayrı bir yeri olan III. Selim, 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam Halifesidir. Döneminde yaptığı ıslahatlara Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) denir. Nizam-ı Cedit, aynı zamanda kurulan yeni askeri ocağın da adıdır. Bu dönemde dış siyasete önem verildi, sürekli büyükelçilikler (Paris, Londra, Berlin, Viyana) açıldı. Batı dillerinde yazılmış önemli eserler Türkçeye çevrilerek, Batı düşüncesinin ülkeye girmesine hız verilmesi sağlandı.

      III. Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde babası III. Mustafa’nın saltanatı döneminde dünyaya geldi. Babası 1774 yılında öldüğünde sadece 13 yaşında olduğu için amcası I. Abdülhamit tahta çıktı. I. Abdülhamit Şehzade Selim’e kendisinden önceki padişahların tersine, oldukça iyi davrandı, iyi bir eğitim almasına izin verdi. Şehzade Selim müzik ve şiirle ilgilendi. I. Abdülhamit 7 Nisan 1789 yılında ölünce, III. Selim Avrupa’yı temelinden sarsacak olan Fransız Devriminin eşiğinde tahta çıktı. III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya’yla savaş halindeydi. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşlar 1792 yılında Avusturya’yla yapılan