Sevil Yücedağ

100 büyük Türk


Скачать книгу

zamanında her vilayette mektepler, hastaneler, yollar, çeşmeler, yapıldı. Modern bir tıp fakültesi açıldı. 1876’da Mekteb-i Mülkiyeyi, 1879’da da bir müze yaptırdı. 1880’de Hukuk Mektebi ve Divan-ı Muhasebatı (Sayıştay) kurdu. 1886’da Terkos Suyunu İstanbul’a getirtti ve Mülkiye Lisesini açtı. 1892’de Hamidiye Kâğıt Fabrikası, Kadıköy Havagazı Fabrikası ve Beyrut Limanı Rıhtımını yaptırdı. 1893’te Osmanlı sigorta şirketi, Küçüksu Barajı ve Manastır-Selanik Demiryolu yapıldı. 1894’te Şam-Horan Demiryolu ve Eskişehir-Kütahya Demiryolu yapıldı. Yine 1894’te Hamidiye Yüksek Ticaret Mektebi ve Galata-Tophane Rıhtımı, Dolmabahçe Saat Kulesi inşa edildi. 1895’te Beyrut-Şam Demiryolu, Darülaceze binası, mum fabrikası, Afyon-Konya Demiryolu, Sakız Limanı Rıhtımı, şimdiki İstanbul Lisesi binası, İstanbul-Selanik Demiryolu yapıldı. Ereğli kömür ocakları çalıştırıldı. 1902’de Hamidiye Hicaz demiryolu Zerka’ya kadar işledi. Kağıthane’deki Hamidiye suyu İstanbul’a getirildi. Yeni balıkhane, Haydarpaşa Rıhtımı, Maden Arama Mektebi, Şam’da Tıbbiye-i Mülkiye yapıldı. 1904’te Bingazi’ye telgraf hattı yapıldı. 1905’te İstanbul-Köstence kablosu döşendi. Haydarpaşa İstasyon Binası yapıldı.

      19

      EŞREF SENCER KUŞÇUBAŞI

1873-1964

      “Kuşçubaşı Eşref” adıyla da anılır. Çerkez kökenli Türk istihbaratçı ve gerilla savaşçısıdır. Osmanlı’nın son dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli katkıları olmuş, bir dönem Teşkilat-ı Mahsusa’nın da başkanlığını yapmıştır.

      Sultan Abdüllaziz’in kuşçubaşısı Çerkez Mustafa Nuri Bey’in oğludur. Harp okulunun son sınıfında iken Jön Türklerle ilişkisi yüzünden II. Abdülhamit tarafından Hicaz’a sürgün gönderilmiştir. Sürgünde bulunduğu zindandan kaçıp, II. Abdülhamit’in Baş Yaverinin oğlunu üç tabur korumanın arasından kaçırmayı başarmıştır. Arabistan’da II. Abdülhamit’e karşı giriştiği isyan hareketi sırasında tüm Arabistan’ı dolaşmış, yerel şeyhlerle dostluk kurmuştur. II. Abdülhamit’in meşrutiyeti ilan etmek zorunda bırakılıp, aralarında Kuşçubaşı’nın da bulunduğu pek çok kişiye af çıkarmasıyla birlikte isyanına son vermiştir. İsyan sırasında etrafına topladığı kendisine bağlı silah arkadaşlarıyla beraber, Teşkilat-ı Mahsusa adlı istihbarat örgütüne katılmışlardır.

      1911 yılında Trablusgarp’ta Enver Bey ile birlikte direniş hareketlerini örgütlemiş, 1912 yılında 2. Balkan Savaşı sırasında Enver Bey, kardeşi Sami Kuşçubaşı, Cihangiroğlu İbrahim ve Süleyman Askeri ile birlikte Çorlu, Tekirdağ, Malkara, Hayrabolu ve Edirne’nin kurtarılmasında yer almıştır. Aynı yıl Süleyman Askeri ve yörenin ileri gelenleri ile beraber Batı Trakya’da ilk Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasına katkıda bulunmuştur. I. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte 1914-1915 yılları arasında Teşkilat-ı Mahsusa’nın Arap Yarımadasından sorumlu başkanı olarak görev yapmış, Süleyman Askeri Bey’in ölümünü takiben Teşkilat-ı Mahsusa başkanı olmuştur (1915-1918).

      I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlere karşı girişilen Süveyş Kanal Harekatı’nda (1916) öncü birliklere komutanlık etmiş, Hayber’de Faysal’ın (sonradan Irak Kralı olacaktır) 20 bin kişilik birliğine karşı 40 kişilik Teşkilat-ı Mahsusa birliği ile beş saatten fazla savaştıktan sonra yaralı olarak ele geçirilmiştir (1918). Bir savaş gemisi ve bir denizaltı eşliğinde Malta’ya sürgüne gönderilmiş, sürgünlüğü sırasında Arabistan’daki macerasını, yakalanışının ve sürgün hayatının ayrıntılarını anlatan bir eser yazmıştır. İngilizlerle imzalanan esir değiş-tokuş anlaşması gereği serbest bırakılmış, deniz yoluyla Anadolu’ya dönmüştür. Malta dönüşü hemen milli mücadeleye katılmış, kendi yetiştirdiği Çerkez Ethem’le beraber savaşmıştır (1920). Kardeşinin adı Mustafa Kemal’e düzenlenen İzmir suikastında geçer. Anadolu Osmanlı İhtilal Komitesi’nin kurucusu olduğuna dair söylentiler de vardır.

      Lozan Antlaşması’nın Temmuz 1923’de imzalanmasının ardından, Yunan ve İngiliz işbirlikçisi olması iddiasıyla, Çerkez Ethem’le birlikte 150’likler listesinde yer almış ve vatana girişi 1936 yılına kadar yasaklanmıştır. 1950’de yurda dönene kadar Mısır’da (İskenderiye) ikamet etmiş olup bu zaman içerisinde herhangi bir istihbarat faaliyetine katılmamış olduğu tahmin edilmektedir. 1950-1964 yılları arasında Türkiye’de bulunmuş ve beraber savaştığı silah arkadaşlarının mezarlarını dolaşmıştır. 1964’te vefat etmiştir. Kabri Söke-Kuşadası (Aydın) yolu Yaylaköy Caferli Granta Mezarlığı yanındadır.

      20

      TALAT PAŞA (MEHMET)

1874-1921

      İttihat ve Terakki’nin kurucularından ve önde gelen siyasetçilerdendi. Meclis vekilliği, dahiliye nazırlığı, posta vekilliği ve sadrazamlık yapmıştı. Başkalarına verdiği imkânlar yanında kendisi için devlet malını kullanmamış ve sıkıntı içinde ölmüştü.

      Tam adı Mehmed Talat’tır. Babası Ahmed Vasıf Efendi kadılık ve Vize kazası sorgu hâkimliği görevlerinde bulunmuştu. Mekteb-i İptidai’yi Vize’de bitirdi, Askeri Rüştiye’den mezun olacağı sırada hocalarından bir subayı dövmesi sonucunda diplomasını üç ay gecikmeli aldı ve bu yüzden idadiyeye devam edemedi. Edirne Posta-Telgraf Müdürlüğü’nde kâtip yardımcılığı yaparken Yahudi mektebinde Türkçe dersleri vermeye başladı. Genç yaşta girdiği rejim aleyhtarı faaliyetleri yüzünden 1895’te tutuklandı ve iki yıl hapis yattı.

      İttihat ve Terakki kurucularından ve önde gelen siyasetçilerindendi. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Edirne mebusu olarak girdiği Meclis-i Mebusan’da birinci reis vekilliğine seçildi. Meclis Vekilliği, Dahiliye Nazırlığı, Posta Vekilliği ve 1917’de Sadrazamlık yaptı. Ayrıca 1909-1910 yılları arasında “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası”nın büyük üstatlığını yaptı. I. Dünya Savaşı sırasında Ermenileri sürgün etmek için Tehcir Kanununun çıkarılmasında etkin rol oynadı. Sovyet Devriminin gerçekleşmesiyle savaştan çekilen Rusya ile 3 Mart 1918’de imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması’na Osmanlı Devletinin temsilcisi olarak imza atan Talat Paşa’nın ısrarları neticesinde Rusya, 1878’de 93 Harbi sırasında işgal ederek aldığı tüm toprakları, yani Ardahan, Kars, Artvin ve Batum’u Antlaşma’yı takiben Osmanlı Devleti’ne iade etti.

      Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin yenilgisi ile sonuçlandığı görülünce İttihat ve Terakki’nin bir kısım ileri gelenleri ile birlikte 1918 yılında ülkeyi terk etmiş, 15 Mart 1921 tarihinde, Almanya’da bir Ermeni komitacı ve suikastçı olan Soghomon Tehlirian tarafından suikasta uğrayarak şehit edilmiştir. Alman dostu olarak bilinen Talat Paşa’nın cenazesine bu ülkenin dışişleri bakanı ve pek çok ileri gelen katıldı. Suikastçı, Alman Mahkemesi’nde 1,5 günlük bir yargılama sonucu beraat etmiştir. Mehmet Talat Paşa’nın kemikleri, 1943 yılında alınan Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye’ye geri getirilmiş ve Abide-i Hürriyet şehitliğine gömülmüştür. TBMM’nin 1926 yılında kabul ettiği bir kanunla ailesine ev tahsis edilmiş ve şehit aylığı bağlanmıştır.

      21

      FEVZİ ÇAKMAK

1876-1950

      Osmanlı İmparatorluğu’nda paşalık yapmış olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci ve son mareşalidir. Türkiye’nin