Sevil Yücedağ

100 büyük Türk


Скачать книгу

Hüseyin Avni Paşa, Şirvanizade Rüştü Paşa ve (Şirvanizade’nin ölümünden sonra) Mütercim Rüştü Paşa ile birlikte, Abdülaziz’i devirmeyi planlayan “cunta”yı oluşturdu. 30 Mayıs 1876’da Abdülaziz devrilip V. Murat tahta geçirildi. Devrik Padişahın dört gün sonra şüpheli bir biçimde ölümü ve ardından Hüseyin Avni Paşa’nın Çerkez Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine yeni Padişah ruhsal bir bunalıma girince, 31 Ağustos’ta o da tahttan indirilerek kardeşi II. Abdülhamid padişah ilan edildi. Bu olayda Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ön planda görünse de rejim değişikliğinin gerçek mimarı Mithat Paşa idi. Mithat Paşa ilk Osmanlı Kanun-ı Esasî’sini (anayasa) hazırlayan encümenin başına geçti. 1876’da sadrazamlığa atandı. 23 Aralık’ta II. Abdülhamid, Mithat Paşa’nın hazırladığı anayasayı (bazı değişikliklerle) ilan etti. Padişah II. Abdülhamit 5 Şubat 1877’de Mithat Paşa’yı sadrazamlıktan azlederek gözaltına aldırdı ve aynı gün (evine dahi uğramasına izin verilmeden) bir gemiyle ülke dışına sürdü. Bir süre Avrupa’da kalan ve ertesi yıl Girit’e dönmesine izin verilen Mithat Paşa, Aralık 1878’de affedilerek Suriye Valiliğine atandı, ancak İstanbul’a gelmesi kesinlikle yasaklandı. Siyasi faaliyetlerine Suriye’de de devam ettiğine dair kuşkular üzerine 1880’de Aydın (İzmir) valiliğine gönderildi. Bu esnada II. Abdülhamit, Mithat Paşa’ya karşı yine kışkırtılmıştı. Kendisi ve tüm ailesinin katledilmesi planlandı. 1881’de konağının bir askeri birlikçe sarılması üzerine Fransız Konsolosluğuna sığındı. Üç gün sonra hükümetin güvence vermesi üzerine teslim oldu.

      İstanbul’a getirilen Mithat Paşa sarayda kurulan özel bir mahkeme (Yıldız mahkemesi) tarafından Abdülaziz’in öldürülmesiyle suçlanarak yargılandı. Saray topraklarında Padişah tarafından bizzat seçilen bir mahkeme kurulu tarafından yürütülen bu yargılama Avrupa ülkelerinden gelen gözlemciler tarafından taraflı bulundu. Yargılamanın sonunda Midhat Paşa idama mahkûm edildi. İngiltere Hükümetinin ricası ile II. Abdülhamit bu cezayı ömür boyu hapis cezasına çevirdi. Arabistan’da Taif Kalesine sürüldü. 8 Mayıs 1884 gecesi muhafızları tarafından boğularak öldürüldü. Bu cinayetin Padişahın emri ile gerçekleştiği ileri sürüldü. Mithat Paşa’nın cenazesi 1951’de Taif ’ten getirildi ve 26 Haziran 1951’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın katıldığı bir törenle Abide-i Hürriyet Tepesi’ne defnedildi.

      17

      GAZİ OSMAN PAŞA

      (OSMAN NURİ PAŞA)

1832-1900

      93 Harbi’nde 145 günlük Plevne Savunması’nı komuta ettikten sonra kuşatmayı yararak şehirden çıkarken yaralanan, ancak müdafaa hattı stratejileriyle esir bulunduğu dönemde Rus Çarından bile saygı görmüş, dönemin tüm komutanları tarafından örnek alınmış Osmanlı Ordusu komutanıdır. Ayrıca siper kazma yöntemini ilk bulan kişidir.

      1832’de, Tokat’ta, Yağcıoğulları ailesinin bir bireyi olarak dünyaya geldi. Beşiktaş’taki Askerî Rüştiyede ve Kuleli Askerî İdâdîsinde (lisesinde) okudu. Harbiye’yi yirmi yaşında ikincilikle bitirdi. Harp Akademisine girdi. Kırım Savaşı’nın çıkması üzerine Tuna cephesine gönderildi. Burada dört yıl kalarak, teğmenliğe yükseldi. Savaşın sonunda ise yüzbaşı oldu. Genelkurmay Başkanlığı’nda çalıştığı zamanlarda Osmanlı Devleti’nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesi kararlaştırıldığından, Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askeri temsilci olarak tayin edildi. 1861’da Teselya’da, Yenişehir’de ve Cebel-i Lübnan’da görev aldı. Girit isyanlarının başlaması üzerine Girit’e tayin edildi. 1866’da Girit’teki çalışmalarından dolayı Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın takdirini kazanarak Miralay (albay) oldu.

      Yemen’e gönderildikten sonra Paşa rütbesiyle Rumeli’de bulunan Beşinci Ordu Manastır Fırka (tümen) Kumandanlığına tayin edildi (1875). Buradaki çalışmalarından dolayı birinci ferik (korgeneral) oldu. 27 Haziran 1876 yılında Sırbistan’ın Osmanlı Devleti’ne ültimatom vermesi sebebiyle, Osman Paşa Vidin Komutanlığına getirildi. Sırp İsyanları başlayınca emrindeki birliklerle İzver tepelerini ve Zayçar kasabasını zaptetti ve bu nedenle Sırp ordusu çekilmek zorunda kaldı. Osman Paşa’nın hedefi Belgrat’ı almaktı ancak Serasker’den izin verilmedi, zira şartlar uygun değildi. Sırp ordusunu yendi ve müşir (mareşal) oldu (1876). Osman Paşa’yı tanıtan, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki Plevne Savunması’dır. 5 Nisan 1900’de 68 yaşında ölmüştür. Türbesini, onu çok seven ve saygı duyan Sultan II. Abdülhamit yaptırmıştır. Fatih Camii avlusuna gömülmüştür.

      Adına marş yazıldı;

      “Tuna nehri akmam diyor

      Etrafımı yıkmam diyor

      Şanı büyük Osman Paşa

      Plevne’den çıkmam diyor”

      18

      II. ABDÜLHAMİD

1842-1918

      Osmanlı İmparatorluğu’nun otuz dördüncü padişahı. Saltanatının başlangıcında I. Meşrutiyet, sonunda II. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Osmanlı devletinin ilk ve son anayasası olan Kanun-i Esasi onun döneminde ilan edilmiştir.

      Sultan Abdülhamit, Sultan Abdülmecit’in ikinci oğluydu. Annesi Tirimüjgan Hatun’du. Babasının ölümünden sonra yerine geçen amcası Abdülaziz, Abdülhamit’in eğitimiyle ilgilendi. Özel hocalardan Arapça, Farsça, Fransızca, tefsir, hadis, fıkıh ve fen dersleri aldı. Arta kalan zamanlarında ata binmek, silah kullanmak ve spor yapmakla ilgilendi. Sultan II. Abdülhamid tahta geçtiğinde Osmanlı Devleti büyük sıkıntılar içindeydi. Dış borçlar artmaktaydı. Bosna-Hersek ve Bulgar ayaklanmalarına Sırbistan ve Karadağ da eklenmişti. İngiltere Şark meselesi ile ilgili bir konu için İstanbul’da bir konferans düzenlenmesini istemişti. Abdülhamit’i başa geçiren grup daha önce Abdülhamid’in söz verdiği meşrutiyet ve Kanun-i Esasi’yi bekliyordu. Padişah üzerindeki baskıların artması sebebiyle hemen Kanun-i Esasi’nin oluşturulması için girişimlerde bulunuldu. 23 Aralık1876’da Tersane Konferansı’ndan bir gün önce Kanun-i Esasi ilan edildi. 24 Nisan1877’de Rusya, Osmanlı Devletine resmen harp ilan etti. Rumi 1293 senesine rastladığı için “93 Harbi“ denilen bu savaş, Edirne Mütarekesi’ne kadar dokuz ay sürdü. 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefenos Anlaşması ile Osmanlı Devleti ağır bir kayıp veriyordu. Sultan Abdülmahid bu tavizi vermek zorunda kaldı. 13 Temmuz 1881’de imzalanan Berlin Anlaşması ile Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakların bir bölümünü geri alabildi. Romanya, Sırbistan ve Karadağ bağımsızlıklarını kazanırken, Bulgaristan’a bağımsız bir prenslik olma hakkı tanındı. Berlin Anlaşması’ndan sonra Rusya alacaklı durumundaydı. Borçlu olunan diğer ülkeler arasında İngiltere ve Fransa da bulunmaktaydı. 20 Aralık 1881’de yayınlanan “Muharrem Kararnamesi“yle borçların ödenebilmesi için yeni bir formül buldu. Bu kararnameye göre devletin tütün, damga pulu, tuz, ipek, balık ve sigara tekelleri ile bazı imtiyazlı eyaletlerin maktu vergileri bu iş için kurulan “Duyun-i Umumiye“ teşkilatına bırakılıyordu. Meselenin bu şekilde hallolması ve Osmanlı Devleti’nin üzerinden ekonomik baskının kalkması Sultan Abdülhamid’in büyük başarılarından biri oldu.

      İttihat ve Terakki yanlıları 1908 yılında Manastır ve Selanik’te ayaklandılar. 24 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet ilan edildi. İlk meclis 17 Aralık 1908’de açıldı. Ancak İttihat ve Terakki’nin tutumu dolayısıyla huzursuzluklar baş gösterdi. 13 Nisan1909’da İstanbul’da ayaklanma çıktı. Rumi takvime göre 31