üç çeyreği kadar mesafeyle kazanıyor.
Chris Hoy o yılın tek başarılı bisikletçisi değildi. İngiliz bisiklet takımı o yılki on altın madalyanın yedisini kazanmıştı. Dönemin performans direktörü David Brailsford’a bu başarının ardında neyin yattığı sorulduğunda, atletlerin kendilerini tamamen buna adadıklarından bahsedeceği beklenebilirdi. Hoy’un haftanın otuz beş saati yaptığı zahmetli antrenmanlarını kapsayan, hatta molalarda, dinlenme süresini böler diye markete bile gitmemesini gerektiren yorucu rutiniyle ilgili uzunca konuşması bile hoş görülebilirdi. Ya da o hafta ikinci altın madalyasını kazanan Laura Trott’un performansına vurgu yapması beklenebilirdi. Fakat bunların hiçbirini yapmadı. Bunun yerine, başarı ihtimalini maksimuma çıkarmak için takımın geliştirdiği yaklaşıma dikkat çekti.
Bu yaklaşım “sıradışı kazanımlar” diye adlandırılmıştı ve her tarafından basit düşün prensipleri akıyordu. Hoy’un altın madalya kazanan performansının sabahında Brailsford’un açıkladığı üzere:
Prensip, bisiklete binmekle ilgili akla gelen her şeyi önce parçalara ayırıp, her birini yüzde bir oranında geliştirdikten sonra yeniden bir bütün haline getirerek kayda değer bir gelişim elde etme fikrinden ortaya çıktı.
Brailsford’un her şeyden kastı gerçekten de her şeydi. Bisikletlerin aerodinamiklerini analiz edebilmek için rüzgar tünelleri kullanıp bisikletleri rüzgara daha dayanıklı hale getirdi. Hijyen konusunda da bazı değişiklikler yaptı. Örneğin enfeksiyon riskini azaltmak için antibakteriyel jel kullanımını önerdi. Hatta takım kamyonunun zemini beyaza boyatıldı. Böylece bisikletin mekanizmasına zarar verebilecek her türlü toz ve kir önceden tespit edilebilecekti38. İngiliz Takımı 2016’da, yanlarında Brailsford olmadan da sıradışı kazanımları ileri boyutlara taşıyarak, küçük kazanımlar elde etmeye devam etti. Eldiven kullanmak yerine bisikletin gidonlarına sıvı tebeşir sürmeye başladılar, hatta bazı kadın atletlerin sele üzerinde otururken hissettiği acıyı azaltmak için bikini bölgesi ağdasını bile yasakladılar. Eve kayda değer altı altın madalya ile döndüler 39.
Elbette ki hepimiz olimpiyat atleti olamayız. Ya da elimizin altında İngiliz olimpiyat takımının kaynakları bulunmayabilir. Ancak benzer teknikleri, ucunda altın madalya olmadan da hedeflerimize ulaşma yolumuzda kullanabiliriz. Buna “bölümlemek” ya da hedefi bileşenlerine ayırmak denebilir. Bölümleme terimi aslen, hafıza mekanizmasıyla ilgili ortaya atılmıştır40. Örneğin uzun bir rakam dizisini parçalara ayırınca ezberlemek daha kolaydır. Bunu deneyerek görebilirsiniz. 0434756863 rakamlarını tek bir sayı halinde ezberlemeye çalışın. Tamamını hatırlayabiliyor musunuz diye görmek için kendinize on saniye tanıyın. Şimdi benzer bir rakam dizisini hatırlamaya çalışın, ancak bu kez parçalara ayrılmış haliyle: 0532-799-813. Bilgiyi zihninizde bu şekilde toparlamak daha kolay olmalı. Uzun vadeli hedeflere ulaşmaya çalıştığımızda da benzer etkiler görürüz. Uzun vadede gerçekleştirilmesini istediğimiz uzun bir aktivite listesi oluşturduğumuzda, bu listedeki her şeyi başarma ihtimalimiz, hepsini belirli adımlara ayırdığımızda sahip olacağımız başarı ihtimalinden düşük olacaktır.
Hedefi belirli adımlara bölmenin iki farklı yolu vardır. İlk yol, Brailsford sayesinde örneklendirilmiş ve en uç noktada deneyimlenmiştir. Burada hedef, nihai hedefe ulaşmak için tamamlanması gereken görevlere karar vermektir. Ülke genelindeki iş bulma kurumlarında başvurduğumuz bölümleme türü de budur. Paul ve onun gibi iş arayanlar (“Giriş” bölümüne bakınız) yalnızca “iş bulmaya” çalışmamıştır. Onlara iş bulma hedeflerini; özgeçmişlerini geliştirmek, iş görüşmeleri için uygun kıyafetler edinmek, yeterli sayıda iş başvurusu yaptıklarına emin olmak gibi belirli adımlara bölmeleri öğütlenmiştir. Siz de aynısını yapabilirsiniz. Örneğin bir maratona hazırlanıyorsanız, mantıklı bir antrenman programının, her biri koşu yetilerinizi geliştirmeye yarayacak bir dizi farklı unsuru içermesi gerekmektedir. Uygulanması muhtemel program, aralıklı antrenman türünde olacaktır. Örneğin yüksek yoğunlukta ve düşük hızda koşu egzersizlerinin yanı sıra, yüzme, ağırlık kaldırma ya da pedal çevirme türünden egzersizler yapmak, bedene iyileşme süresi tanımak için haftanın bir günü dinlenmek gibi, aralıklı bir dizi farklı metotlar içermelidir41. Aynı prensipler işyerinde de geçerlidir. Örneğin okul müdürüyseniz ve okulun performansını artırmak istiyorsanız, öncelikle öğretmen alımını nasıl gerçekleştirdiğinize, çalışanlara ne tür eğitimler verdiğinize, başarıyı artırmak için ne tür etkinlikler planladığınıza (kahvaltı etkinliği gibi) ve geri bildirim alıp verme konusunda nasıl kurallar uyguladığınıza odaklanmanız gerekir. (“Bu konu “geri bildirim” bölümünde işlenmiştir.)
Bölümlemenin ikinci türünde ise, nihai hedef zaman dilimlerine ya da devamlı görevlere bölünür. Yani tamamlamanız gereken farklı görevleri düşünmek yerine, nihai hedefinize ulaşmak için her hafta ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini düşünürsünüz. Bu alandaki ufuk açıcı çalışmalardan biri, yarım yüzyılı aşkın süre eğitim ve psikoloji alanlarına katkıda bulunmuş ünlü psikolog Albert Bandura tarafından yürütülmüştür. Meslektaşı Dale Schunk’la birlikte, matematikte zorlanan öğrencilere yardım etmenin farklı yollarını aramışlardır42. Katılımcı öğrenciler okul ortamında matematik dersi görürler. Öğrencilere 42 sayfalık, 258 adet problem içeren bir kitapçık dağıtılır ve tüm problemleri, her biri otuz dakika süren yedi ayrı oturumda çözmeleri gerektiği söylenir. Sonrasında farklı gruplara bölünürler. Gruplardan birine her oturumda altı sayfa problem çözmeleri öğütlenir. Bu bölümleme grubudur ve nihai hedefleri onlar için altından kalkılması daha kolay parçalara ayrılmıştır. Diğer grup da aynı hedefe sahiptir ama onlara hedefi nasıl parçalara ayırabilecekleriyle ilgili bir tavsiye verilmeksizin, yalnızca yedi oturumun sonunda kırk iki sayfanın tamamını bitirmiş olmaları gerektiği söylenir. Peki, sonra ne olur? Hedeflerini parçalara bölmeleri öğütlenen çocuklar görevlerini çok daha hızlı tamamlarlar. Yalnızca diğer gruptan daha yüksek bir puan almakla kalmaz, daha önce hiç ilgilerini çekmeyen matematiğe de daha çok ilgi duymaya başlarlar. Günlük hedefleri başarmak, özgüvenlerini ve öz yeterliliklerini artırır. Her oturumda belirli bir hedefe odaklanmak, diğerlerine oranla daha iyi ve daha hızlı öğrenmelerine yaramıştır.
İkinci tür bölümleme günlük, haftalık ya da aylık olarak tekrarlamanız gereken bir göreviniz olduğunda özellikle faydalıdır. Örneğin sigarayı bırakmaya çalışıyorsanız, her seferinde yaşadığınız güne odaklanmak mantıklıdır. Böylesi hem daha basittir hem de bu sistemin içinde motive olmak daha kolaydır çünkü önümüzdeki altı ay sigarasız kalacağınızı düşünmek yerine yalnızca içinde bulunduğunuz günü düşünürsünüz. Para biriktirmek istiyorsanız yıllık ana hedefinizi aylık miktarlara bölebilirsiniz. Eğer işteki yıllık hedefi yakalamak istiyorsanız da, her ay, her hafta ve hatta her gün için belirli bir görev tanımlayarak bunu başarabilirsiniz. Bu tavsiye Profesör Bob Boice’un verdiğinden çok da farklı değildir. Profesör Boice genç akademisyenler üzerinde yaptığı bir araştırmada “günde bir sayfa” yazanların diğerlerine göre daha başarılı olduğunu keşfetmiştir. Bu kişilerin kariyerlerinde ilerleme ihtimalleri, belirli aralıklarla sabahlayarak bir oturuşta yazanlara göre daha yüksektir43. Benzer bir yaklaşım (Singapur ofisimiz de dahil olmak üzere) dünyanın çeşitli bölgelerindeki ofislerde uygulanmaya başlanmış, özellikle mühendislik, bilişim ve yazılım geliştirme alanlarında faaliyet gösteren yeni teknoloji şirketleri arasında popülerlik kazanmış çevik