şöhretti. O “hovarda” biriydi, öyle mi? Pekâlâ, öyle olup olmadığını kendileri göreceklerdi.
Isabelle pencereden dışarı bakarak bu dondurucu sabahta karın süzülerek yağışını izlemişti. Burası daima Baltimore’dan daha soğuk olurdu; bunu unutmuştu. Kapının camlı bölmesi buz tutmuş, pencerelerin köşelerinde karlar birikmişti. Isabelle’in aklında tek bir şey vardı. Acaba o da şu telaşlı şirketler caddesinde salınarak yürüyen mokasen ve kış karnavalı kostümlü çocuk gibi mi giyiniyordu? Ne kadar da Batılı işi! Elbette o böyle olamazdı. Princeton’a gitmişti, ikinci sınıfta falan olmalıydı. Hakikaten de onu hiç hatırlamıyordu. Eski bir fotoğraf albümünde sakladığı çok eski bir fotoğraftaki kocaman gözleri (muhtemelen gözleri hâlâ öyleydi) onu etkilerdi. Yine de geçen ay, kışı Sally’nin yanında geçirmesine karar verildiğinde, Amory hatırı sayılır rakiplerle karşılaşacağını tahmin etmişti. Bu yüzden en kurnaz çöpçatanlar olan çocuklar hemen dalaverelere başlamış, Sally de Isabelle’in heyecanlı mizacına uygun mektuplaşmalarla kendi payına düşen rolü zekice oynamıştı. Isabelle bir süredir gelip geçici fakat çok güçlü duyguların etkisi altındaydı.
Bir sapaktan içeri girerek karlı caddenin uzağında kalan beyaz taştan bir binanın önünde durmuşlardı. Bayan Weatherby onu içtenlikle karşılamış, küçük kuzenleri nazikçe saklandıkları köşelerden bir bir ortaya çıkmış, Isabelle de onları zarifçe selamlamıştı. Formunda olduğu için kendinden yaşça büyük kızlar ve birkaç kadın dışında tanıştığı herkesle dost olmuştu. Yarattığı her izlenimin farkındaydı. O sabah tanışıklığını tazelediği yarım düzine kız onun kişiliğinden, bir o kadarı da şöhretinden etkilenmişti. Amory Blaine herkesçe bilinen bir konuydu. Anlaşılan popüler olsun olmasın, oradaki her kız onunla bir zamanlar ilişki yaşamıştı; fakat içlerinden hiçbiri kayda değer bir bilgi paylaşma niyetinde değildi. Amory ona abayı yakacaktı… Sally bu bilgiyi genç arkadaş grubuna yaymış, onlar da Isabelle’i görür görmez aynı sözleri Sally’ye iade etmişti. Isabelle içten içe eğer mecbur kalırsa kendini onu sevmeye zorlama kararı almıştı, bunu Sally’ye borçluydu. Korkunç derecede hayal kırıklığına uğrayabilirdi. Sally onu öve öve bitirememişti: Yakışıklıydı, “isterse mükemmel biri olabilirdi”, bilgiliydi ve gerektiği gibi vefasızdı. Aslında çağın ve çevrenin Isabelle’e arzulattığı tüm romantizmin bir özetiydi. Isabelle aşağıdaki yumuşak halının üzerinde bir o tarafa bir bu tarafa dolanan dans ayakkabılarının onun olup olmadığını merak ediyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.