zamanlarda yüzüne gülüyor insanın.”
Görünen o ki Warming bu konularda Isbister’dan farklı düşünüyordu. “Yanlış hatırlamıyorsam daha önce sizinle karşılaşmamıştık.”
“Siz, beni Camelford tren istasyonuna götüren at arabası ile geri dönmüştünüz. Jübile’ye yakındı, Viktorya’nın Jübilesi’ne5. Westminster’a dizilen koltukları ve bayrakları gayet iyi hatırlayabiliyorum. Ve tabii Chelsea’deki arabacı ile olan kavgayı da…”
“Elmas Jübilesi’ydi,” dedi Warming. “İkincisi.”
“Doğru ya. Öncekinde, ellinci yıl kutlamaları sırasında ben Wookey’de bir çocuktum. Tamamen çıkmış aklımdan… Neyse! Ne çok telaşlanmıştık ama. Ev sahibem onun evde kalmasına izin vermedi. Kasıldığında gerçekten de çok acayip gözüküyordu. Onu otele kadar bir iskemlenin üzerinde taşımamız gerekmişti. Her zamanki Boscastle doktoru yerinde yoktu, onun yerine bir pratisyen hekim bulduk. O, ben, ev sahibem ve başka bir sürü insan neredeyse ikiye kadar başında bekledik.”
“Demek kaskatı kesilmişti?”
“Demir gibi olmuştu. Baş üstü yere koysanız öylece dimdik dururdu. Hiç bu kadar sert bir şey görmemiştim. Tabii şimdiki halinden çok farklıydı.” Kafasıyla, yatmakta olan Graham’i işaret etti. “O genç doktor, neydi adı onun…”
“Smithers?”
“Evet Smithers. Söylenenlere göre onu kendine getirmek için Smithers’ın yaptıkları tamamen yanlışmış. Bir kere çok acele etmişti. Sonra o yaptığı şeyler… Şimdi bile düşündükçe içim bir tuhaf oluyor. Hardal, enfiye çektirme, iğneleme. Sonra şu küçük çirkin şeylerden biri, dinamo değil de…”
“Bobin?”
“Evet. Kaslarının nasıl titrediğini görebiliyorduk. Kıvranıyordu. Sadece sarı ışık veren iki kandil vardı içeride. Ve odadaki bütün gölgeler titriyordu. Endişeli genç doktorumuz sonunda uğraşmaktan vazgeçti. Graham, çıplaktı ve çok garip bir haldeydi. Bak yine gözümde canlanıyor…”
Durdu.
“Çok garip bir durum,” dedi Warming.
“Bu mutlak bir yokluk hali,” dedi Isbister. “Beden burada. Ama ne tam diri ne tam ölü. Üzerinde rezerve yazan boş bir iskemle gibi. Hiçbir his yok. Sindirim yok. Kalp atışı yok. En ufak bir hareket yok. Ben bu koşullar altında karşımda gerçekten bir insan olduğuna inanamıyorum. Bir açıdan ölüden daha çok ölü. Doktorlar saçlarının bile uzamadığını söylemişlerdi. Halbuki ölülerin saçları uzarmış.”
“Biliyorum,” dedi Warming. Hissettiği acı ses tonuna yansımıştı.
Tekrar camdan içeri baktılar. Graham gerçekten de çok garip bir durumdaydı. Trans halinin yumuşama aşamasını yaşıyordu. Tıp tarihinde daha önce hiç görülmediği kadar uzun bir süre trans halinde kalmıştı. Önceki vakalarda trans hali, en fazla bir yıl kadar sürmüştü. Bu sürenin sonucunda trans halindeki kişiler ya uyanmış ya da ölmüşlerdi. Isbister doktorların bedenin çöküşünü ertelemek için Graham’e enjekte ettiği maddeleri not aldı. Warming’e gösterdi. Warming bunlardan bıkmıştı. Artık bunları görmek istemiyordu.
“Onun burada yattığı süre içinde,” dedi Isbister, hayatını gönlünce geçirmiş olmanın huzuru içerisindeydi. “Ben yaşama ilişkin planlarımı değiştirdim, evlendim, bir aile kurdum. Eskiden bir evlat sahibi olmak aklıma bile gelmezdi. Şimdi en büyük oğlum bir Amerikan vatandaşı. Harvard’ı bitirecek yakında. Bak benim saçlarım ağardı. Peki ya bu adam? Bir gün bile yaşlanmadı. Hiç değişmedi. Benim delikanlılık zamanlarımda nasılsa hâlâ öyle. Düşünmesi bile garip, merak uyandırıcı.”
Warming, Isbister’a döndü. “Ben de yaşlandım. Küçük bir çocukken onunla kriket oynamıştım. O hâlâ o günlerdeki gibi görünüyor. Belki biraz sararmış. Fakat ne olursa olsun, o hâlâ genç bir adam.”
“Düşünsene o arada biz bir savaş yaşadık,” dedi Isbister.
“Uzun bir savaş üstelik …”
“Ve şu Marslılar6…”
“Anladığım kadarıyla…” dedi Isbister ve kısa bir süre için durakladı. “Kendine ait küçük bir serveti var.”
“Öyle,” diye onayladı Warming. Ciddiyetini bozmadan hafifçe öksürdü. “Bu hale geldiğinden beri idaresini ben üstlendim.”
“Anlıyorum.” Biraz düşündü Isbister. Çekinerek lafa girdi. “Burada kalmasının maliyeti çok yüksek değil. Geçen süre içerisinde serveti epey birikmiş olmalı.”
“Öyle oldu. Eğer uyanabilirse, uyuduğu zaman olduğundan çok daha zengin olacak.”
“Bir iş adamı olarak,” dedi Isbister, “doğal olarak böyle şeylere çalışıyor kafam. Zaman zaman bu uyku işinin ticari açıdan ona çok yararlı olabileceğini düşünüyorum. Tabirimi mazur görün, bu kadar uzun süre baygın kalmakla az uyanıklık yapmadı…”
“Bu kadar planlı davranmış olabileceğinden şüpheliyim,” dedi Warming. “İleri görüşlü bir insan değildi. Aslına bakarsanız…”
“Evet?”
“Bu konuda farklı düşünüyoruz. Ben bir bakıma onun gardiyanı gibiyim. Siz kimi şeylerin tesadüf olamayacağını bilecek kadar çok deneyime sahipsiniz. Yine de durum sizin ima ettiğiniz gibi olsa dahi, ben onun uyanıp uyanamayacağından şüpheliyim. Uyku onun yaşlanmasını yavaşlatıyor. Ama yine de tamamen durdurmuyor. Yavaş, çok yavaş da olsa bedeni değişiyor. Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi ?”
“Uyandığında yaşayacağı süprizi kaçırmak istemem doğrusu. Geçen yirmi yılda çok büyük değişiklikler oldu. O gerçek bir Rip Van Winkle7!”
“Gerçekten de çok şey değişti,” dedi Warming. “Diğer değişikliklerin yanında ben de değiştim. Yaşlı bir adamım artık.”
Isbister, kısa bir süre durakladı. Lafa nereden girmesi gerektiğini bilmiyordu. “Ben olsam öyle düşünmezdim,” dedi.
“Onun hesaplarını tutan bankacılar bana geldikleri zaman, kırk üç yaşındaydım. Hatırlarsınız, siz telgraf çekmiştiniz onlara.”
“Adreslerini Graham’in cüzdanındaki çek defterinden almıştım,” dedi Isbister.
“Serveti katlanarak artacak, bunu görmek hiç de zor değil,” dedi Warming.
Sustular. En sonunda Isbister dayanamayıp konuşmaya başladı, “Daha uzun yıllar bu şekilde kalabilir,” dedi. Sözün arkasını getirmeye çekiniyordu. Yanlış anlaşılabilirdi. “Bunu göz önünde bulundurmalıyız. Mal varlığı bir gün başkalarının eline geçebilir.”
“Bay Isbister, inanın bana, bu mesele benim de hep kafamı kurcalıyor. Aslına bakarsanız çok yakın bir akrabalık ilişkimiz yok. Son derece garip ve eşine daha önce rastlanmamış bir durum bizimkisi.”
“Gerçekten öyle,” dedi Isbister.
“Bu bana daha ziyade bir kamu kuruluşunun yapabileceği bir iş gibi gözüküyor. Öyle ya, neredeyse ebedi bir gardiyanlık. Bazı doktorların düşündüğü gibi yaşamaya devam ederse durum tam anlamıyla böyle olacak. Aslına bakarsanız bu konuda yetkili birileriyle görüşmek istiyorum. Gerçi şu ana kadar herhangi bir adım atmış değilim.”
“Onun bakımı için bir kamu kurumuyla anlaşmak, hiç de fena bir fikir değil.