ismi kim öğretti oğlum?” diye sormuş kadın şaşkınlıkla. “O bahçeyi yüzlerce ama yüzlerce tılsım korur. Yüzlerce ruh orada can vermiştir bu yüzden.”
Delikanlı yine de vazgeçmemiş. “İnsan ancak bir kez ölür zaten,” diye düşünmüş.
İhtiyar kadın, “O hâlde masum, gömülü annene selam olsun,” demiş ve genç adamı yanına oturtup ne yapması gerektiğini anlatmış. “Şafak sökerken yola koyul ve tam karşında bir kuyu ile bir orman görene dek sakın durma. Oklarını ormana doğru at, beş on kuş yakala. Ama hepsi canlı olsun. Bu kuşları kuyuya götür. İki rekat namaz kıldıktan sonra kuşları kuyuya atıp yüksek sesle bağırarak anahtarı iste. Kuyudan bir anahtar çıkacak. Onu al ve yoluna devam et. Büyük bir mağara göreceksin. Anahtarınla kapısını aç. İçeri adım atar atmaz sağ elini kör karanlığa uzatıp elinin değdiği ilk şeyi al, çekip çıkar. Sonra anahtarı yeniden kuyuya at. Ancak tüm bunları yaparken sakın arkana bakma, yoksa Allah sana merhamet etmez!”
Ertesi gün şafak sökerken genç adam yola çıkmış. Ormandan beş on kuş yakalamış, anahtarı almış, mağaranın kapısını açmış ve sağ elini uzatıp bir şey tutmuş. Arkasına bir kez bile bakmadan ve hiç durmadan kız kardeşinin kulübesine kadar yürümüş. Ancak oraya vardığında elindekinin ne olduğuna bakmış. Bir de ne görsün? Periler Kraliçesi’nin bahçesinden bir dal varmış elinde. Ne dalmış ama! Dalın üzerinde ince filizler, filizlerin üzerinde yapraklar, yaprakların her birinde küçük bir kuş varmış. Her kuş kendine has bir şarkı söylüyormuş. Öyle bir müzik, öyle bir melodiymiş ki bu, ölüye bile can verirmiş. Bütün kulübe neşeyle dolmuş.
Genç adam ertesi gün yeniden ava çıkmış. Ormanın yaratıklarını kovalarken Padişah onu bir kez daha görmüş. Genç adamla birkaç kelam ettikten sonra sarayına dönmüş. Oğluna duyduğu sevgi yüzünden daha da hasta düşmüş.
İhtiyar Cadı bunun üzerine yeniden kulübeye yollanmış. İçeride genç kızın elinde sihirli dalla oturduğunu görmüş.
“Gördün mü kızım?” demiş Cadı. “Ne demiştim sana? Ama sadece bu kadar değil. Eğer kardeşin sana Periler Kraliçesi’nin aynasını da getirirse, Allah bilir bu güzel dalı gözün bile görmez. Sana aynayı getirene kadar kardeşine huzur verme.”
Cadı kulübeden çıktıktan sonra genç kız öyle çok ağlayıp sızlanmış ki kardeşi onu nasıl teselli edeceğini bilememiş. Onu memnun etmek için koca dünyayı omuzlarında taşıyabileceğini söylemiş. Doğruca Devanası’na giderek öyle içtenlikle anlatmış ki derdini, kadın ona yok diyememiş.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.