Otto Seemann

Yunan ve roma mitolojisi


Скачать книгу

vardır. Deniz ve sulardaki ilahlar Poseidon’a, yeraltı dünyasındakiler ise Hades ya da Pluto’ya bağlıdırlar.

      I. KISIM

      Kozmogoni ve Teogoni

      Kozmogoni denilince dünyanın yaratılmasına dair söylenceleri anlıyoruz. Teogoni ise tanrıların kökenleri hakkındaki söylenceler anlamına geliyor. Romalılar hiçbir zaman bu tip çalışmalardan zevk almadıkları için her iki konu üzerine de Yunanlar ile muhatap olmamız gerekir. Romalı ozanların bu konuda söyleyebileceklerinin tamamı istisnasız Yunanlardan ödünç alınmıştır.

      Alışılagelen söylentiye göre dünya Kaos’tan oluşmuştur. Ancak bundan devasa ve biçimsiz bir kütleyi değil, salt karanlık ve sınırsız olan uzayı anlamamız gerekir. Ozanların dünyanın Kaos’tan nasıl türediği hakkındaki anlatıları bariz biçimde farklılık gösterir. En popüler olan düşünceye göre, ilk önce Gæa3 ya da Ge (toprak) kesinlikle idrak edilemeyecek bir biçimde Kaos’un rahminden çıkmıştır. Sonra Tartarus (yeryüzünün altındaki derin uçurum) kendini hemen ayırmış ve Eros (her şeyi oluşturan ve birbirine bağlayan aşk) hayat buluvermiş. Ardından Gæa kendi kendine Uranos’u (gökyüzü), dağları ve Pontus’u (deniz) vücuda getirmiştir.

      Bu yeni dünyaya insanları yerleştiren ilk tanrılar, yeryüzü ile kısmen Uranos ve Pontus’un birleşmesi sayesinde yaratılmıştır. Yeryüzünün Uranos ile birleşmesinden Titanlar, Kikloplar (tepegözler) ve Centimane’ler4 (yüz kollular); Pontus ile birleşmesinden de çeşitli deniz tanrıları doğmuştur.

      1. Uranos nesli: Hesiod’a göre toplam on iki tane Titan vardı. Altısı erkek: Okeanos, Cœus (Koeus), Krius, Hyperian, İapetus, Kronus. Altısı da kadın: Theia, Rheia, Themis, Mnemosyne, Phoebe ve Tethys. Bu kutsal varlıkların isimlerinin yorumlanması kısmen zor olsa da şüphesiz doğanın temel güçlerini temsil ederler. Kiklopların sayısı üçtür: Brontes (gök gürültüsü), Steropes (yıldırım) ve Arges (yaprak yıldırım). Bu isimler, açıkça gördüğümüz üzere fırtınayı işaret eder. Centimaneler de üç tanedir: Kottos, Briareus ve Gyes. Bunlar da doğanın yıkıcı güçlerini ve muhtemelen depremi, çalkantılı denizi ve fırtına rüzgârlarını temsil eder.

      2. Pontus nesli: Pontus sayesinde Gaya, olağanüstü deniz ilahlarının annesi oldu. Bunlar Nereus, Thaumas, Phorcys, Keto ve Eurybia idi. Onların da sayısız çocuğu oldu. Nereus, denizin dingin durumunu temsil eder. Daha sonra ondan ve kızlarından bahsetmemiz gerekecek. Thaumas bize göre denizin görkemini simgeler. Kendisi İris (gökkuşağı) ve Harpylerin (fırtına rüzgârlarının) babasıdır. Son olarak, Gorgonların ve Graiaların (kocakarı) birleşmesinden doğan korkunç Phorkys ve Keto denizin tüm tehlikelerini ve dehşetini temsil eder.

      Titanlar arasında çok sayıda evlilik gerçekleşmiştir. Sayısız su perisi, Okeanos ve Tethys’ten doğmuştur. Işık ilahları Helios (güneş), Selen (ay) ve Eos (şafak) ilahları Hyperion ve Thia’dan doğmuştur. Gece ilahları Leto (karanlık gece) ile Asteria (yıldızlı gece) ise Koeus ve Phoebe’nin çocuklarıydı.

      Ancak Titanlar arasında en önemli olanları, oğulları Zeus’un evrene hüküm sürmesini kolaylaştıran Kronos ve Rhea olmuştur.

      Uranos, son doğan oğulları kudretli Kikloplar ve Centimanelerin bir gün gücünü elinden alabileceklerinden korktuğu için doğumdan hemen sonra onları toprağın altındaki derin uçuruma gömmüştür. Bu durum, anneleri Gaya’yı sinirlendirir ve Titanları babalarına karşı komplo kurmak üzere harekete geçirir. Titanlar arasında en genç ve cesur olan Kronos’u, babası Uranos’a karşı şiddet kullanmaya kışkırtır. Uranos hadım edildikten sonra mahkûm olur ve oğulları tarafından hükümdarlığından feragat etmek zorunda bırakılır. Hükümdarlığı artık Kronos’a geçmiştir. Ancak Kronos çok geçmeden yaptığının cezasını bulur. Onun da kendi oğlunun elinden aynı kaderi paylaşacağına dair kehanette bulunan Uranos’un laneti tamamlanır. Böyle kötü bir akıbete engel olmak için çabalar. Hatta o kadar endişelenir ki doğumlarından hemen sonra çocuklarını yutar. Çocuklarından beşi aynı kaderi paylaşır: Hestia, Demeter, Hera, Hades ve Poseidon. Çocuklarının yazgısına çok üzülen anneleri Rhea, bir sonraki oğlu Zeus’u bir hile yaparak kurtarmaya kararlıdır. Kuruntulu ve zalim kocasına yeni doğan çocuğunun yerine kundak bezine sardığı bir taşı verir. O da pek incelemeden taşı yutar. Bu şekilde hayatı kurtulan Zeus, Girit adasındaki Dikti Dağı’nda bir mağarada periler tarafından beslenir. Arılar ona yemesi için bal getirirken dişi keçi Amalthea onu emzirir. Çocuğun ağlaması kuşkucu babasına varlığını bildirmesin diye Kuretalar ya da Rhea’nın hizmetçi rahipleri silahlarını çarpıştırarak çocuğun sesini bastırırlar. Böylece Zeus genç ve güçlü bir tanrı olana dek gizlenir. Sonra da babası Kronos’a saldırıp tahtından eder. Gaya’nın bir hüneri yardımıyla daha önce yutulan çocukları geri getirmeye çabalar. Titanların bir kısmı, Okeanos, Themis ve Hyperian tereddüt etmeden dünyanın yeni sahibinin hükümdarlığına boyun eğer. Ancak diğerleri biat etmeyi kabul etmezler. Zeus on yıl süren bir çekişmenin ardından Kiklopların ve Centimanelerin yardımıyla onları yener. Ceza olarak, daha sonra Poseidon’un tunçtan kapılarla kapattığı Tartarus’a atılırlar. Doğal sarsıntıların en belirgin izlerinin bulunduğu toprak parçası olan Tesalya’nın bu muazzam savaşın geçtiği yer olduğu düşünülmektedir. Zeus ve onu destekleyenler Olimpos Dağı’ndan, Titanlar ise onun karşısındaki Othrys Dağı’ndan çarpışmışlardır.

      Gerçekte bir ibadet nesnesi olmayan Titanlar, antik sanatta çoğunlukla tasvir edilmemişlerdir. Kronos, Romalıların hasat tanrısı Saturn ile özdeşleştirildiğinden bu konudaki tek istisnadır. Genellikle içine kapanık karakterinin sembolü olarak başının ardı bir peçeyle örtülü ve yüzünde hüzünlü, acı yüklü bir ifadeyle betimlenir. Bu şekilde iyi korunmuş bir büstü, 1. Şekil’de gösterdiğimiz gravürdeki gibi, Roma’daki Vatikan Müzesi’n-de bulunmaktadır.

      1. Şekil: Kronos’un Büstü. Vatikan Müzesi.

      Titanlar karşısında elde ettiği zaferin ardından Zeus, dünya imparatorluğunu iki erkek kardeşi Poseidon ve Hades ile paylaşmıştır. İlkini okyanuslar ve suların hâkimi kılar, ikincisini ise ölüler diyarının başına getirir. Geri kalan her yeri kendisine saklar. Ancak bu yeni düzen emniyetli bir şekilde tesis edilmemiştir. Gaya’nın küskünlüğü Tartarus ile birleşip en genç ve en güçlü oğlu, dev Typhon’u doğurmasına neden olur. Burnundan ateş çıkaran yüz ejderha başlı bu canavarı Zeus’un hükümdarlığını yıkmakla görevlendirir. Yerleri ve gökleri sarsan büyük bir savaş meydana gelir. Hiç bitmeyen yıldırımları sayesinde Zeus sonunda Typhon’u alt eder ve onu Tartarus’a gönderir. Daha sonraki yazarlara göre ise (Pindaros ve Virgil) onu Sicilya’daki Etna Dağı’nın altına gömer. İşte bu yüzden hâlâ arada sırada ateşten nefesini verip gökyüzüne alevler püskürtür.

      Bazı ozanlar Zeus’un hükümdarlığına karşı bir başka isyanı, Devlerin başkaldırışını anlatır. Bunların Uranos’un kesilen vücudundan yeryüzüne dökülen kan damlalarından meydana geldiği söylenir. Tesalya’daki Flegra düzlüklerinden çıkıp Pelion Dağı’nı Ossa Dağı’nın üstüne yığarak Olimpos’a karşı hücum etmişlerdir. Ancak tüm tanrıların yer aldığı kanlı bir çarpışmanın ardından ikisi de ele geçirilmiş ve mağlup edilen Titanların kaderini paylaşmak üzere Tartarus’a gönderilmişlerdir. Zeus’un hükümdarlığı artık emniyetli bir şekilde tesis edilmiştir. Bundan sonra hiçbir düşman saldırısı Olimpos