Abdülhak Hamit Tarhan

Eşber


Скачать книгу

      Bir nazrada bin cihânı rü’yet;

      Ya’nî bu da bir muvaffakiyyet!..

      İskender

      Ah kâşki ben ilâh olaydım!..

      Hep bildiğimi hemen bulaydım.

      Her yerde görüp o yârı elbet,

      Her lâhza eder idim mahabbet!..

      Hem etmek için mahabbet ibrâz,

      Her şeyden onu ederdim ifrâz!..

      Aristo

      Şimdi dahi nezdinizde mevcûd.

      İskender

      Bir dür gibi kim denizde mevcûd!..

      Aristo

      Îzâha sezâ bu bir ifâde.

      İskender

      Ya’nî edemem ben istifâde.

      Etmiş ne çıkar o, bahri mesken,

      Zîb-i ser-i devletim değilken?..

      Ol tâca bedel, misâl-i ehrâm,

      Sevdâ ediyor serimde ârâm!..

      Aristo

      Tervîc-i meramı etti imâ.

      İskender

      Birleşmek için onunla ammâ

      Lâzım geliyor hemen bu sâat

      Şehrâh-ı azimetimde ric’at.

      Pencâb ile sûrgâh-ı Lâhûr.

      Keşmîr-i azîm, o şehr-i meşhûr,

      Eşber’de bulunmak üzre mahzâ,

      Vaz’eyleyecek nikâha imza.

      Aristo

      Şâyeste-i bâğınız değil bu,

      Pek sert esiyor o bâd-ı hoş-bû!..

      Galib gelecek kavîye hasnâ:

      Lafz eyliyecek meali ifnâ!..

      Dûr etmek için uyûnu ferden,

      Mehcûr edecek sizi zaferden!..

      İskender

      Bilcümle mahâsini cihânın

      Hükmünde o hüsn-i bî-bahânın.

      Kim olsa bugün o mihre mâlik

      Olmüş sayılır sipihre mâlik!..

      Dünyâmı benim o bir ferişte,

      Benzetmeğe muktedir behişte!..

      Aristo

      İskender onu cehennem etsin!..

      Tûfân-ı belâyı şebnem etsin!..

      İskender o şâh-ı âlem-ârâ,

      Kisrâlara etmiyen müdârâ;

      Ömründe, değil debîr-ü-kâhin,

      Asnâma da olmıyan müdâhin;

      Sahrâyı şebîh edip mesîle,

      Deryâ kuşanan talîasiyle;

      Ebrûsu ederken, olsa pür-çîn,

      Ehramın içinde asrı tescîn;

      Şemşîri kılarken, etse îmâ,

      Çin’i, Efgan-u-Hind’i yağmâ;

      Mâzîyi iâde, hâli ibka;

      Müstakbel-i dehre sür’at ilka;

      Gülzârın içinde, misl-i nisvân,

      Mutadı olup da meyl-i elvan

      Izhâr ile iktitâfa rağbet,

      Bir gonce için eğilmez elbet.

      İskender

      Bence onu çiğnemek de bir zül!..

      Aristo

      Dehşetli olurdu ol tenezzül,

      Merrîh iniyor gibi felekten.

      İskender

      Rü’yâlarıma giren melekten

      Hiç farkı yok âh o dilrübânın!..

      Aristo

      Dilbürdesi olmayın sabânın;

      Aslı aranırsa bir havâdır.

      İskender

      Tazyîk-i nefes de nârevâdır.

      Aristo

      Zaptetmeyiniz o halde şehri.

      İhsân ediniz dilerse dehri!..

      İskender

      Peyveste değil mi aşka ilmi?..2

      Rastû bu sözümle münfail mi?..

      Aristo

      Dehre sarılan bir öyle ejder

      Âğûş-ı nigâra mı mukadder?..

      Gördüm sizi, nûra kail oldum;

      Zulmet gibi belki zâil oldum.

      Baktım size, Hakk’a tâat ettim;

      Var olduğuna kanâat ettim.

      İskender

      Ancak bana en küçük o mevcûd

      Oldu bu büyük cihanda mescûd.

      Aristo

      Her şeyde olan o yolda mu’ciz;

      Bir duhtere karşı böyle âciz!..

      Merdân-ı veğa görür mü şâyân,

      İskender’i de bulursa giryân?..

      Ben ilmini eyledimse tezyîd,

      Etmişti o da zekâmı te’yid.

      Her ibreti sûretinden aldım;

      Her hikmeti sîretinden aldım.

      Bir hikmet-i evvel oldu zâti;

      Hallâka muhavvel oldu zâti.

      Çeşmim erişince ol cemâle,

      Aklım güzer eyledi kemâle:

      Bir vech-i Hudâ-nümâya düştü;

      Gûya ki zemin semâya düştü.

      Olsun mu o hüsn-i nîm-zinde

      Mihrâb o kemâle yeryüzünde?..

      İskender

      (latife ile)

      Olsun, dilerim, cihanda dâim,

      Hûbân-ı cihan benimle kaim.

      Ya’nî dilerim ki olduğum yer,

      Fermânım içinde lâ-yuğayyer

      Kevkebler ile muhât-u-mazbût,

      Sükkân-ı bürûc-ı arşa mağbût;

      Her sûret ile behişte benzer;

      Sîmin suları, türâbı pür-zer;

      Hem