Bir nazrada bin cihânı rü’yet; Ya’nî bu da bir muvaffakiyyet!..
İskender
Ah kâşki ben ilâh olaydım!..
Hep bildiğimi hemen bulaydım.
Her yerde görüp o yârı elbet,
Her lâhza eder idim mahabbet!..
Hem etmek için mahabbet ibrâz,
Her şeyden onu ederdim ifrâz!..
Aristo
Şimdi dahi nezdinizde mevcûd.
İskender
Bir dür gibi kim denizde mevcûd!..
Aristo
Îzâha sezâ bu bir ifâde.
İskender
Ya’nî edemem ben istifâde.
Etmiş ne çıkar o, bahri mesken,
Zîb-i ser-i devletim değilken?..
Ol tâca bedel, misâl-i ehrâm,
Sevdâ ediyor serimde ârâm!..
Aristo
Tervîc-i meramı etti imâ.
İskender
Birleşmek için onunla ammâ
Lâzım geliyor hemen bu sâat
Şehrâh-ı azimetimde ric’at.
Pencâb ile sûrgâh-ı Lâhûr.
Keşmîr-i azîm, o şehr-i meşhûr,
Eşber’de bulunmak üzre mahzâ,
Vaz’eyleyecek nikâha imza.
Aristo
Şâyeste-i bâğınız değil bu,
Pek sert esiyor o bâd-ı hoş-bû!..
Galib gelecek kavîye hasnâ:
Lafz eyliyecek meali ifnâ!..
Dûr etmek için uyûnu ferden,
Mehcûr edecek sizi zaferden!..
İskender
Bilcümle mahâsini cihânın
Hükmünde o hüsn-i bî-bahânın.
Kim olsa bugün o mihre mâlik
Olmüş sayılır sipihre mâlik!..
Dünyâmı benim o bir ferişte,
Benzetmeğe muktedir behişte!..
Aristo
İskender onu cehennem etsin!..
Tûfân-ı belâyı şebnem etsin!..
İskender o şâh-ı âlem-ârâ,
Kisrâlara etmiyen müdârâ;
Ömründe, değil debîr-ü-kâhin,
Asnâma da olmıyan müdâhin;
Sahrâyı şebîh edip mesîle,
Deryâ kuşanan talîasiyle;
Ebrûsu ederken, olsa pür-çîn,
Ehramın içinde asrı tescîn;
Şemşîri kılarken, etse îmâ,
Çin’i, Efgan-u-Hind’i yağmâ;
Mâzîyi iâde, hâli ibka;
Müstakbel-i dehre sür’at ilka;
Gülzârın içinde, misl-i nisvân,
Mutadı olup da meyl-i elvan
Izhâr ile iktitâfa rağbet,
Bir gonce için eğilmez elbet.
İskender
Bence onu çiğnemek de bir zül!..
Aristo
Dehşetli olurdu ol tenezzül,
Merrîh iniyor gibi felekten.
İskender
Rü’yâlarıma giren melekten
Hiç farkı yok âh o dilrübânın!..
Aristo
Dilbürdesi olmayın sabânın;
Aslı aranırsa bir havâdır.
İskender
Tazyîk-i nefes de nârevâdır.
Aristo
Zaptetmeyiniz o halde şehri.
İhsân ediniz dilerse dehri!..
İskender
Peyveste değil mi aşka ilmi?..2
Rastû bu sözümle münfail mi?..
Aristo
Dehre sarılan bir öyle ejder
Âğûş-ı nigâra mı mukadder?..
Gördüm sizi, nûra kail oldum;
Zulmet gibi belki zâil oldum.
Baktım size, Hakk’a tâat ettim;
Var olduğuna kanâat ettim.
İskender
Ancak bana en küçük o mevcûd
Oldu bu büyük cihanda mescûd.
Aristo
Her şeyde olan o yolda mu’ciz;
Bir duhtere karşı böyle âciz!..
Merdân-ı veğa görür mü şâyân,
İskender’i de bulursa giryân?..
Ben ilmini eyledimse tezyîd,
Etmişti o da zekâmı te’yid.
Her ibreti sûretinden aldım;
Her hikmeti sîretinden aldım.
Bir hikmet-i evvel oldu zâti;
Hallâka muhavvel oldu zâti.
Çeşmim erişince ol cemâle,
Aklım güzer eyledi kemâle:
Bir vech-i Hudâ-nümâya düştü;
Gûya ki zemin semâya düştü.
Olsun mu o hüsn-i nîm-zinde
Mihrâb o kemâle yeryüzünde?..
İskender
(latife ile)
Olsun, dilerim, cihanda dâim,
Hûbân-ı cihan benimle kaim.
Ya’nî dilerim ki olduğum yer,
Fermânım içinde lâ-yuğayyer
Kevkebler ile muhât-u-mazbût,
Sükkân-ı bürûc-ı arşa mağbût;
Her sûret ile behişte benzer;
Sîmin suları, türâbı pür-zer;
Hem