2003: 83).
Yazı, İmla ve Terimler ile İlgili Çalışmaları: Baytursınulı, imla üzerinde de durarak Usul-i cedid ve usul-i savtiye görüşleri doğrultusunda ana dilin malzemelerini kullanarak Türk lehçeleri için ortak terimler türetmeye çalışır. Bu çalışmaları ‘Til Kural’ adlı eserde yer almaktadır. O, özellikle edebiyat ve dile ait terimleri Kazak Türkçesinden seçmiş ve geliştirmiştir. Bu terimler, günümüz Kazak Türkçesinde hâlâ kullanılmaktadır.
Okullar İçin Hazırladığı Ders Kitapları ile İlgili Çalışmaları: Baytursınulı, savunduğu eğitim yöntemlerini yazdığı okul kitaplarında uygulamıştır. O, Kazak dil biliminin kurucusu sayılmasına vesile olan bu çalışmalarıyla ‘Kazak dili tarihi’nin temelini oluşturmuş; ders kitabı olarak yayımlanan ‘Til Kural’, ‘Til Tanıt-kış’, ‘Okuv Kuralı’, ‘Elip biy’, ‘Edebiyat Tanıtkış’ gibi eserlerinde, Kazak Türkçesi’nin ünlü sistemi, okuma sistemi, okumanın türleri gibi ilmî ve metodik konuları işlemiştir (Alibekiroğlu 2005: 27-28).
Halk Kültür Ürünleri Üzerindeki Çalışmaları: Baytursınulı, ‘Er Sayın Destanı’ ve ‘23 Joktav (ağıt) gibi Kazak halkının destan, joqtav (ağıt) gibi ürünlerini halk arasından derleyerek Kazak folkloruna katkıda bulunmuştur. Zataeviç, Baytursınulı’nın Kazak müziği ve şarkıları ile ilgili çalışmalarının olduğu ‘Kazak Halkının 1000 Şarkısı’ adlı eserden bahseder (Alibekiroğlu 2005: 41).
b. Kendi Şiirleri ve Çevirileri
ba. Kendi Şiirleri: Baytursınulı, uyuyan milleti uyandırmaya çalışan aydınların sembolü olan ‘Masa/Sivrisinek’ adlı ilk şiir kitabını 1911’de Orenburg’da yayımlar. Eserde, Puşkin ve Krilov’dan tercüme edilmiş şiirler de yer almaktadır.
bb. Çevirileri: Baytursınulı’nın çevirileri Kazak edebiyatı içerisinde önemli bir yere sahip olması yanında şaire Rus edebiyatı vasıtasıyla Batı edebiyatını tanıma şansı sağlamıştır. Çeviri olarak yayımlanan ilk eser (Petersburg 1909) Baytursınulı’nın ‘Kırık Mısal’ adlı kitabıdır.
c. Eğitim ve Öğretim Konusundaki Çalışmaları
Baytursınulı, öğretmen olması hasebiyle eğitim ve öğretim konusunda çalışmalar yapmış, eserler kaleme almıştır. Kazak Türkçesi’nin de Rusçanın da hızlı ve kolay öğrenilebilmesi için eğitim yöntemleri oluşturmaya çalışır. 1913’te Kazak Gazetesi’nin 11. sayısında yayınlanan ‘Okuma Sebebi’ yazısında ana dilin önemi üzerinde dururken aynı zamanda eğitimin sosyolojik ve psikolojik boyutuyla ilgili bilgiler de verir. Yazılarında çoğu zaman ilerlemenin eğitimle mümkün olacağını söyleyerek medeni ülkelerle geri kalmış ülkeleri karşılaştırır. Öğretim yöntemleri üzerinde durarak Kazak alfabesini hızlı ve doğru öğrenme yolları ve güzel konuşma ve yazma kurallarını ‘Bayanşı’ adlı bir kitapta toplamıştır. Onun görüşleri, bulunduğu dönemdeki birçok yenilik yanında Usul-i Cedid adlı Türk eğitim sisteminin etkisini de göstermektedir. Baytursınulı, 1913’te Kazak gazetesini Ufa’daki Ğaliya Medresesinde okumuş Tatar gençleriyle birlikte çıkarmıştır. 1919 yılında Lenin’in emriyle 1920’de kurulan Sovyetlik Kazak hükûmetine, eğitim bakanı olarak atanmıştır (Alibekiroğlu 2005: 47). Ayrıca İsmail Gaspıralı’nın ileri sürdüğü fikirlerle Ahmet Baytursınulı’nın Kazak eğitim sisteminde uygulamak istediklerinin hemen hemen aynı olduğu görülmektedir.
ç. Gazetecilikle İlgili Çalışmaları
Baytursınulı, gazetenin ne olduğu konusunda bilgisi olmayan halka, gazetenin bir toplum için önemini ve toplumsal hayat içerisinde gazetenin yerini göstererek Kazak basın ve yayın hayatının gelişmesinde büyük rol oynar. Baytursınulı, 1911’deki Orenburg sürgününden sonra gazete ve dergilerde yazılar yazmaya başlar. İlk yazısı, 1911’de ‘Aykap’ dergisinde yayımlanır. O, yazılarıyla toplumun fikir ve düşüncelerini etkiler. 2 Şubat 1913 yılında Orenburg’da ‘Kazak’ gazetesini çıkarmaya başlar. 1917 yılı sonuna kadar da gazetenin redaktörlüğünü yapar. Gazetenin ilk sayısında Baytursınulı, gazeteyi ‘Halkın gözü, kulağı ve dili’ olarak tanımlar (Alibekiroğlu 2005: 55). O gazete ve dergilerde; Kazakların topraklarına el konulması, kiraya verilmesi, yabancıların -genellikle Ruslar- bu topraklara yerleştirilmesi, mahkemeler ve kanunlarla ilgili düzenlemeler, medeniyet ve kültürün önemi ve geliştirilmesi, Kazak folkloru, edebiyat, estetik, edebiyat teorisi, sanat, edebi sanatlar, okul kitapları ve nasıl olmaları gerektiği, alfabe, imla, dil bilgisi, eğitim öğretim, millî meseleler, o devirdeki siyasi ve sosyal olaylar, sağlık, temizlik, nezaket ve nezaket kuralları gibi birçok konuda yazılar yazmıştır. Alibekiroğlu, onun bazı siyasi yazılarında ‘Bortan’ müstear adını kullandığını söylemektedir (2005: 57).
Aydınlanma sürecinin 1913’ten sonraki dönemi, Baytursınulı’nın da çabalarıyla tamamen bu gazeteyle yönlendirilir (Kara 2002: 41).
d. Siyasi Alandaki Çalışmaları
Kazakların tercihlerinde ve Kazak siyasi bilincinin gelişmesinde ‘Kazak’ gazetesi yazarlarının çağdaşlaşmayı işaret ettikleri yazılarının etkisi büyüktür. Kazak aydınları, Kazak halkının millî menfaatleri çevresinde birleşir, siyasi partiler kurarlar. Baytursınulı’nın ilk siyasi çalışmaları, 1905 yılında Çar hükûmetinden isteklerde bulunan ve ‘dinî yasaklar, Kazak Türkçesiyle eğitim, Kazak Türkçesiyle gazete çıkarma, Rusların Kazak topraklarından çekilmesi, mahkemelerde Kazak Türkçesinin kullanılması, hükûmette Kazak temsilci bulunması’ konularındaki şikayet dilekçesini kaleme almasıyla başlar (Alibekiroğlu 2005: 66-67). Ruslara verilen bu dilekçeden sonra Baytursınulı ve dilekçeyi imzalayanlar, mahkeme ve hapishanelerle tanışır.
1917 yılı Temmuz’unda Orenburg’da ‘I. Genel Kazak Kurultayı’ yapılır. Bu kurultay sonunda Kazakların ilk partisi olan ‘Alaş’ kurulur. Daha sonra oluşturulan hükûmetin adına da ‘Alaş-Orda’ denir (Akyol 1993: 125). ‘Alaş’ın sonuç belgesinde ‘Alaş-Orda’nın ‘millî kuruluş, mahallî serbestlik (bağımsızlık), Kazak ülkesinin sınırları, din, mahkemeler, eğitim öğretim meselelerini’ içeren görüşleri yer alır. Ahmet Baytursınulı, Aralık 1917’de Orenburg’daki ‘II. Genel Kazak Kurultayı’na da katılır. Kurultay geçici millet meclisi kurar, adını ‘Alaş-Orda’ olarak belirler. Böylece hükûmet kurulmuş olur (Alibekiroğlu 2005: 78).
Baytursınulı, 1928 yılında tutuklanır. 1930 yılında on yıllığına, Sibirya’nın Arhangelsk bölgesine sürgüne gönderilir. Ardından Baytursınulı’nın çalışmaları durdurulup eserleri toplatılır. 1934’te M. Gorki’nin eşi P. Peşkova, Uluslararası Kızıl Haç örgütü üyesi olarak hükûmete genel af talep eden bir mektup gönderir. Mektup üzerine serbest bırakılanlardan biri de Baytursınulı’dır. Ülkesine döner. Üç yıl sonra (1937) tekrar tutuklandığında ‘Halk düşmanlığı’ ile suçlanır. Yargılanır, ölüm cezasına çarptırılır. O, ‘Kazakların kendi topraklarına, sularına sahip olması gerektiğini belirtmek, Kazak Türkçesi ile ders kitapları yazmak, Kazak Türkçesi gramerinin esaslarını tespit etmek, Arap alfabesinden Latin alfabesine geçmeye karşı çıkmak, millî bir edebiyatın oluşumu için çabalamak, köy okullarının sayısını arttırmak, eski bir ‘Alaş Orda’cı olmak, Komünist partiye mensup olmamak ve ideolojisini yaymaya çalışmamak, Basmacılar4la, özellikle de Zeki Velidî Togan ile bağlantı hâlinde olmak’la suçlanır. Ona isnat edilen ve idamına sebep olan suçlar