Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 1


Скачать книгу

ve Fidan”, İstanbul 1998.

      “Sen Rüzgara Benzeme”, Çerkezköy – 1998.

      “Hoyrat Düşümceler”, Hoyratlar, Çorlu, 2005

      “Deliorman Ağzı”, Ankara, 2010

      HACET 142

      Fidan boylum hacete geldim işte kapına

      Yokuşlu yollar geçtim, karşında duruyorum.

      Yıllardır hasret kaldım o beyaz gerdanına

      Dilenmek için gönül kapını vuruyorum.

      Bilmem ne diyeceksin gönlümün dileğine

      Bu, parayla alınan meta değil, mal değil…

      Senden sevda isterim, n’olur sor yüreğine

      Bu bir gönül dileği, şeker değil, bal değil…

      Ne olur boş çevirme beni, evet, deyiver

      Günlerim bayram olsun, bahçemiz seyran olsun!

      Dostça koluma girip evimize geliver,

      Bunlar kavuşmuş deyip, herkesler hayran olsun....

1963, Pirli Köy

      SEN RÜZGARA BENZEME 143

      Sen sakın

      Rüzgar gibi değişken olma

      Esme kah soğuk, kah sıcak

      Soğuk tipi olup içime dolma

      Dolunay gibi doğ her geceme

      Ama sakın rüzgara benzeme!

      Sen sevdanı

      Gel de işle nakış, nakış

      Bitsin artık kalbimde kara kış!

      Aşk ışıklarıyla okşa bağrımı

      Aç kulağını da duy çağrımı

      Sen ömrümün kadını

      Sevgi balı doldur her deme

      Sen gönlümün kadını

      Sakın rüzgara benzeme…

1965, Pirli Köy

      VATAN KUCAĞI 144

      Vatanım var ana dedim adına

      Toprağından kuvvet aldım her zaman

      Ekmeğinin doyum olmaz tadına

      Her ayrılık müşküldür bu topraktan.

      Mavi libas giyinmiş yüksek dağları

      Tepeleri bulutlara eriyor

      Meyve yüklü bahçeleri bağları

      İnsanlara sonsuz ferah veriyor.

      Nice derde deva olur havası

      Bahar kokar her yanı her bucağı

      Yurt sevgisi sevgilerin en hası

      Uy ne sıcak olur vatan kucağı.

      GÖNÜL 145

      Kırılmak istemezsin elbet

      kırmak isteseler de seni.

      Kırılmak manasız artık.

      Sen bir sırça bardaksın

      Kül ufak olma sakın

      Kırılırsan bir daha yapılmazsın.

      Gün olur,

      hedef olursun iftira mermilerine

      Gün olur,

      liman olursun sevinç gemilerine.

      Ben artık saçı ak bir kişi

      Belleyemez oldum gördüğüm düşü

      Yaş dolmadan ihtiyarlık mı var, ne

      Sen genç kal, gönül,

      Hep öyle dinç karşıla dostu, eşi…

      ORAK GÜNLERİ 146

      Temmuz sabahlarında

      Kırlara dökülürdü köylüler

      Erkek – oğlan, karı – kızan

      Konarlardı tarla başına

      Hasadı toplamak için

      Kararlılık vardı herkeste…

      Bir elde ellik bir elde orak

      Gönüllerde sonsuz bir merak

      Geçerdi çarşaflı kadınlar

      Çıkımların 147 arkasına

      Devrilirdi buğday sapları

      Tutam, tutam, deste, deste.

      Çavdar sapından bağları

      Sererdi yere erkek çocuklar

      Sonra deste toplarlardı.

      Çıplak ayakları anızda çizilerek

      Kıllı kollu güçlü erkekler

      Demetler sıkardı bir nefeste.

      Açıldıkça ak pak anızlar

      Dokurcunlar yükselirdi tarlada

      Terledikçe bedenler,

      Kurudukça dudaklar sıcakta

      Yatıkla su gelirdi imdada

      Pestil eritilirdi kalaylı tasta.

      Gün kavuşurken köylüler

      Eve dönüyorlardı aheste, aheste

      Arabalar dolusu yorgunluk

      Atılıyorken yollarda

      Genç kızların gevrek sesinden

      Türküler yayılıyordu beste, beste…

1968, Tolbuhin

      MERHABA AZERBAYCAN 148

      Merhaba Azerbaycan!

      Merhaba güneşin oğlu!

      Ayakların Hazar’da

      Başın Kafkaslar’ da

      Duruyorsun hep bu yerde

      Çağlar, yüzyıllar boyu.

      Hazar’ın ninnileriyle

      Büyümüşsün tarihin beşiğinde

      Kanla, terle yoğrulmuşsun

      Kah yıkılmış, kah doğrulmuşsun

      Harıl, harıl yaşıyorsun…

      Mutlu günlerin eşiğinde

      Seni sevenlere merhaba!

      Damarlarında deli dolu akar

      Siyah altın denen hazine

      Dinceliş çağına girmişsin

      Yükselirsin yıllardan beri

      Atom hızı katarak hızına.

      Seni yüceltenlere merhaba!

      Merhaba Azerbaycan, Merhaba!

      Toprağında yatanlara

      Anıtlardan