Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 1


Скачать книгу

açmasında kalmasın güllerin güzelliği

      Bir tecrübe tarlası olmasın atoma dünya

      Kül olmasın hünerli ellerin

      Bir emel peşinde gece gündüz

      verdiğin emeğin....

      Top sesleri alamsın aklını beşiktekilerin

      Yıkılmasın Ay yolumuzdaki köprüler

      Randevular yarıda kalmasın

      Kanla dolmasın sokaktaki çukurlar

      Bahçeler toz duman olmasın.

      Solmasın, sönmesin

      Genç kızların dudaklarında ki ballı emeller.

      Türküler ebediyen tükenmesin

      sazlarından aşıkların

      Yaşamak – yaratmak

      Yaratmak – yaşamak olsun

      En büyük hedefi insanlığın..

      Arzular, özlem kalmasın gönlünde çocuklarımızın

      Güvercin yuvaları bozulmasın saçaklarda

      Kayıp gitmesin bir yandan öbür yana yılanlar

      Sevinirken ümmü cihan bahara.

      Toprağa zehir ile sokulmasın yağmurlar

      Balıyla, tadıyla sulasın beklenen ürünü

      Kapanmasın ebedi yarına açılan kapılar..

      Sepetlerde kalmasın öğütülen buğdaylar,

      Trenler devrilmesin taşırken saadeti

      Biz dünyada barış istiyoruz a dostlar,

      Barış olsun ebedi!

      HANİ NERDE 140

      Şimdi bakışında gözlerinin

      Zehirlenip kalıyor tüm aradıklarım

      Gülüşün ve yürüyüşün başka…

      Evvel sussan da karşımda

      Sırdaşı olur görünürdün dertlerimin.

      Ayrılıktan bıktım diyordun

      Özlem, özlem üstüneydi mektupların

      Her an dönmemi bekliyordun

      Aynı sıcaklık aynı sevecenlik

      Ve aynı sevgi olacaktı dönüşümde

      En büyük hediyen…

      Aynı pencereye atacaktın çiçekleri

      Hani nerede?

      Hani nerede:

      “Varın, yoğun, ayın, güneşin, kuvvetin”?

      Ne tez kısaldı yıllarla geceler

      Dünya ne zaman genişledi?

      Şimdi bakışında gözlerinin

      Parçalanıyor arzularımın en temizi

      En güzeli umutlarımın

      Solup kalıyor saçlarımda.

      Dostları bile ayak altı etmişsin.

      Düşürmüşsün koynundan sevgi aynasını

      Eskisine fırça çekilmiş sözlerinin

      Bir gecede bin bir renge girer saçın ve yanakların

      Aynı baş

      Aynı dudak olacaktı dönüşümde en büyük hediyen

      Aynı dilde konuşacaktın titrerken boynumda

      Hani nerede?

      Şimdi bakışında gözlerinin

      Zehirlenip kalıyor tüm inançlarım.

      Şimdi yürüyüşünde parçalanıyor tüm aradıklarım

      Şimdi bakışında öyle

      Büyük bir sevgiyi boğuyor denizler…

      Şimdi bakışında gözlerinin

      Ayna tutuyor yabancı eller.

      YURT GEZİSİ 141

      Kızanlıkta gül oldum bahçe, bahçe

      OkKa, okka üzüm oldum Trakya’da.

      Koşa bir rüzgar oldum akşam üstü

      Bir yolcu oldum Koca Balkanda.

      Kan gibi karpuzu oldum Dobruca’ nın

      Tozlu ellerle kesildim öğle paydosunda

      Ve buğday oldum, arpa oldum, başak, başak.

      Konbaynla (biçer döver) biçildim Tuna yaylasında

      Sonra iki büyük deniz oldum Arda boyunda

      Sonra kayık, sonra martı, sonra balık oldum sularında.

      Bir de misafir kaldım Rodop köylerinde

      Her hanesinde bir sevinç bir hürmet…

      Sonra bir taş oldum Karadeniz sahilinde

      Tuzlu sular yıkadı başımın yosunlarını

      Ve sevdalı kızlar seyrederken gece yosunları

      Sabrı oldum içlerinde gittikçe tükenen …

      Sonra Rila – Pirin (dağ adları) gezdim sökerken şafak

      Madan – Rudozem (şehir adları) gezdim saçım doldu toprak

      Dedim bir de yoktan deniz yapayım..

      Yolum oldu Vıça – Dospat (baraj adları)

      Derken dikiliverdi önüme Ördekler

      Açarak kollarını bir anne şefkatiyle..

      Gel, dedi, yavrum terini ben sileyim,

      Yorulmuşsun, otur biraz dinlen.

      NO: 98 İSA HASAN CEBECİ (1942)

(İsa Hasanov Cebeciev)

      İsa Hasan Cebeci 1942 yılında Hacıoğlu Pazarı’na bağlı Pirli köyünde doğdu. İlk ve orta okulu doğduğu köyde okudu. Daha sonra Hacıoğlu Pazarı’ndaki Türk Pedagoji okulundan mezun olarak ilkokul öğretmeni oldu ve üç yıl köyünde öğretmenlikten sonra askere gitti. Askerliğini emek eri olarak yaptı. Şumnu’daki Yüksek öğretmen okulunun Türkçe ve Coğrafya bölümüne yazıldı. Orada üç yıl okuduktan sonra Sofya Devlet Üniversitesinin Türkoloji Bölümüne geçti ve oradan diploma aldı. Köyüne tekrar öğretmen oldu. Köyünde kültür faaliyetlerini canlandırdı. Kütüphanenin başkanı oldu. Dram ve folklor ekibinin çalışmalarını yeni raylara oturttu. Sahneye yeni piyesler koydu. Bölgenin folklor araştırmalarını bilimsel metotlarla yürütmeye başladı. Bütün bunlar yerel yöneticileri rahatsız etti. Genç şair takibe alındı. Gezileri sınırlandırıldı. Ancak 1980 yılında bir grup öğretmen arkadaşı ile Azerbaycan’ın başkenti Baku’ yu ziyaret etme imkanı buldu. Azerbaycanlı şair dostları bu ziyareti iyi değerlendirerek genç şairi okuyucularına takdim etme fırsatını kaçırmadılar.

      1985 yılındaki asimilasyon politikasına karşı çıktı ve sürgüne gönderildi. İşsiz kaldı. 1989 yılında zorunlu göçe tabi tutularak sınır dışı edildi. Türkiye’ye iltica etti. İstanbul’a yerleşti. Dört yıl İstanbul Tepecik Lisesinde Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı. 1995 yılında Çorlu’ya yerleşti. Halen orada oturmakta ve Çorlu Lisesi Türkçe öğretmenliği yapmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca ve Rusça biliyor.

      İsa