Ebubekir Güngör

Repressiya


Скачать книгу

yoğunlaşmıştır. Türkistan Cumhuriyetleri üzerine yapılan çalışmaların mahiyeti ve amacı dünya ve Türkiye açısından farklılık arz etmektedir. Batı dünyası açısından sosyalizmin yıkılarak, kapitalizm hakimiyetinin geleceği üzerine şekillenmiştir. Yıkılan eski ekonomik sistemin yerine, yeni ekonomi ve finans liderleri ortaya çıkmıştır. Daha açığı, bu genç cumhuriyetlerin gelecekte dünya düzenine ayak uydurma yolları belirleyici rol oynamıştır. Geniş bir coğrafya olarak Türkistan, farklı güç odaklarının mücadele sahası haline dönüşmüştür. Dünya üzerindeki stratejik konumu, ticaret yollarının güvenliği açısından da önemini ve ilgiyi artırmıştır. Ayrıca dünyada meydana gelen nüfuz mücadeleleri, ekonomik savaşlar, hatta terörizm gibi konular Türkistan Cumhuriyetleri üzerindeki çalışmaların artmasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

      Türkiye açısından, yukarıda belirtilen durumların önemi yadsınamayacağı gibi, milli, kültürel ve tarihi ortak değerlerin varlığı, ilginin mahiyetini etkilemektedir. SSCB’nin dağılmasından sonra bölgede oluşan otorite boşluğunun Türkiye lehine değerlendirilmesi, kardeşlik hukukunun güçlendirilmesi, bölge cumhuriyetlerinde yaşanan acıların Türkiye’de karşılık bulması gibi konular, ilişkilerin derinleştirilmesi ve uluslararası arenada birliğin gücünden faydalanılması açısından önemlidir. Bu sebeple Türkistan Cumhuriyetleri halkları tarihinde dönem noktası olan olayların aydınlatılması, ortak düşünceyi güçlendirecektir. Bu konudaki, Türkistan Türkleri hakkındaki çalışmalar önemli katkılar sunacaktır. Genç Türk cumhuriyetlerinde objektif Sovyet dönemi çalışmaları, son on beş yılda şekillenmeye başlamıştır. Hatta Sovyet tarihi üzerine Türkiye’de yapılan çalışmalar, objektiflik açısından Türk Cumhuriyetlerine göre daha eskiye uzanmaktadır.

      Sovyet tarihi ve Türkistan politikaları konusunda çalışmaların yayınlanması, Türkiye’de, Cumhuriyetin ilanına kadar uzanmaktadır. Bu konuda SSCB baskısından kaçan Türkistan aydınlarının Türkiye ve Avrupa’da yaptıkları yayınlar başı çekmektedir. Ahmet Zeki Velidi Togan ve Mustafa Çokay’ın birçok çalışmasının yanı sıra, girişimleri sonucu kurulan Yeni Kafkasya ve Yaş Türkistan dergileri Sovyet mezaliminin dünyaya duyurulduğu yayınlar olmuşlardır. Bu süreli yayınların etrafında topladığı birçok Türkistanlı aydın, SSCB üzerine kaleme aldıkları çeşitli çalışmaları yayınlamışlardır. Ayrıca, Türkistan diasporası yayınları ile Baymirza Hayit’in eserleri, ana kaynak niteliği taşımaktadır. Ele alınan konu açısından Türk Cumhuriyetlerinin bağımsız olmalarından sonraki süreçte, baskı politikalarını içeren çok sayıda müstakil çalışma Türkçe yayınlanmaya başlamıştır. Kızıl Terör ile birebir alakalı olmamakla birlikte, Hüseyin Adıgüzel’in Milli Komünizmin Öncüleri Rıskulov1 adlı çalışması, Erol Cihangir’in, Sultan Galiyev Davası RKP MK 4. Toplantısı Sultan Galiyev Dava Tutanakları,2 A. Ahat Andican’ın, Cedidizmden Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi ve Osmanlıdan Günümüze Türkiye ve Orta Asya adlı çalışmaları Türkistan halkına uygulanan kızıl terör konusunda önemli bilgiler içermektedir.

      Kızıl terör üzerine müstakil çalışmalardan ilki, Ahmet Buran’ın, SSCB aydınlarının Stalin tarafından nasıl yok edildiğini biyografiler ile anlatan, Kurşunlanan Türkoloji adlı eseridir.3 Diğeri ise, Azerbaycan’da Sosyalist baskı ve terörü anlatan, Ziya Bünyadov’un Stalin Döneminde KGB Arşivlerinde Kırmızı Terör adıyla, Sebahattin Şimşir tarafından Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.4 Stalin dönemi konusunda, son dönemde Orhan Uravelli tarafından Türkçeye kazandırılan, Yuriy Jukov’un, Öteki Stalin5 ve Yuriy Yemelyanov’un Stalin İktidara Giden Yol6 adlı eserleri, dönemin anlaşılmasında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca kızıl terör ve SSCB halkına etkilerini hatırlardan yola çıkarak aktaran Orlando Figes’in, Nureddin Elhüseyni tarafından Türkçeye tercüme edilen, Karanlıkta Fısıldaşanlar Stalin Rusya’sında Özel Yaşam7 adlı çalışma, son dönemdeki yayınlara örnek verilebilir. Ancak bu yayınlar Kırgızlardan ziyade Türkistan hakkında genel bilgileri ve önde gelen şahsiyetleri konu almışlardır.

      Türkistan Türkleri ve SSCB konuları üzerine Türkiye’de önemli derecede yayın bulunmakla birlikte, yeterli değildir. Özellikle 1990 yılından sonra başlayan Türk Cumhuriyetleri Türkiye ilişkileri, artık daha derin ve spesifik konularda tarihi araştırmalara ihtiyaç duymaktadır. Örneğin, bu cumhuriyetlerden Kırgızistan ve Kırgızlar hakkında çalışma oldukça az ve yetersizdir.8 Aslına bakılırsa Kırgızistan’da da kızıl terör konusunda objektif olarak yapılan çalışmaların, on beş yıllık bir mazisi vardır. Ayrıca konu üzerinde çalışanlar, iki elin parmaklarını geçmemektedir. Sovyet iktidarı boyunca suçlanmış Kırgız aydınlarının itibarları geri iade edilmiş olmasına rağmen, haklarındaki algı bağımsızlığa kadar değiştirilememiştir. Fakat bağımsızlıktan sonra, arşivler açıldıkça ve belgeler tasnif edildikçe yeni çalışmalar yayınlanmaya devam etmektedir. Sovyet dönemi boyunca çoğunluğu halk düşmanı, burjuva milliyetçisi ve karşıdevrimci olarak, Sovyet tarih kitaplarına geçmiş Kırgız aydınları, bağımsızlığın kazanılmasından sonra tekrardan gündeme gelmiştir. Ancak Sovyet dönemi boyunca belgelerin bazılarının karartılması, baskılar sebebiyle aydınların gerçek dışı beyanlarda bulunmaları ve çalışmalarını gizli yürütmeleri araştırmaları zorlaştırmaktadır. Birçok konuda şüphelerin doğmasına sebep olmaktadır. Bütün bunlara rağmen, yapılan yayınların sayısı arttıkça, doğrulara daha fazla yaklaşılacaktır. Kırgız yakın tarihinde ikinci dünya savaşından ayrı olarak, 40 bin kızıl terör kurbanı9 verilen bir olayın aydınlatılmasına katkı sunulması gerekliliktir. Böylece, Türk Dünyası ailesi, birbirini daha iyi anlayacak, tanıyacak ve dayanışma – gelişme yollarını çeşitlendirecektir.

      Sovyet baskı ve kızıl terörü konusunda gerçekleri yansıtması bakımından önemli eserlerden ilki, Dc. Dcunuşaliev – İ. E. Semenov’ların yayına hazırladığı ve uzun süre Kırgız Cumhuriyeti Halk Komiserliği görevinde bulunmuş, Yu. Abdrahmanov’un, 1916 Dnevniki Pisma k Stalinu adlı hatıralarıdır.10 Dc. Dcunuşaliev ve İ. E. Semenov’un kaleme aldığı giriş bölümünde, Yu. Abdrahmanov’un hayatı, Kırgız Cumhuriyetinin kurulma süreci ve 20 – 30’lu yıllarda Sovyet politikaları gibi konular, 1991’de objektif bir şekilde ilk defa değerlendirilmiştir. Yazarlar Kırgız tarihinde ilk defa, Sovyet politikaları konusunda, nasıl oldu? Ne oldu? Sorularını sormuşlardır. Dolayısıyla dönemin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini beyan ederek, araştırmacıları arşiv kaynakları üzerinde çalışmaya davet etmişlerdir. Bu sebeple eser Kırgız tarihçilerini, tarihin yeniden yazılmasına bir çağrı niteliği taşımıştır. Dönemin şartları göz önüne alındığında, yazarların bu girişimleri birer cesaret örneğidir. Çünkü isteğin dillendirildiği zaman SSCB’nin dağıldığı yıl olmakla birlikte, hem dünya, hem de SSCB halklarının büyük bir belirsizlik yaşadıkları döneme denk gelmektedir.

      Semenov ve Dcunuşaliev, bağımsızlık dönemi objektif Kırgız tarihi araştırmacıları önünde ilk tarih araştırmacı profili olmuşlardır. Bu yöndeki çalışmanın devamı olarak, aynı yıl Semenov’un editörlüğünde, hatıralar ve belgelerden oluşan Otuz Cetinçi Cıl Kırgızstanda – Tridsat Sedmoy God v Kirgizii adıyla kitap, iki dilde