Shavkat Kushmuratov

Türkistan'da Ceditçilik ve Mahmud Hoca Behbudî


Скачать книгу

birkaç yeni okul vardı, ancak 1911’e kadar sayı 63’e ve öğrenci sayısı 4106’ya yükseldi.

      Türkistan Cedit Hareketinin temsilcileri aydın insanlardı. Aydınlar, bilgiyi yayan geniş görüşlü insanlardı. Siyasal anlamda aydınlanma, halkın özgürleşmesi ve millî devlet fikirlerinin desteklenmesidir. Türkistan aydınları cehaleti, kültür eksikliğini, medeniyetsizlik ve dinî mutaassıplığı geri kalmışlığın temel nedenleri olarak yorumladılar.

      Önde gelen Ceditçilerin yurt dışına yaptıkları gezilerde edindikleri bilgiler ışığında Özbek geleneksel müziğinde Avrupa müziğinin kazanımlarından faydalanılmaya çalışılması dikkate şayandır. Ayrıca 1919’da Taşkent merkezli Eskişehir’de Türk Halk Konservatuvarı’nın şubesi kurulmuş, sanat alanında da yenileşme ve gelişim sağlanmaya çalışılmıştır. Cedit Hareketinin bir diğer önemli yönü de millî basın ve gazeteciliğin kurulmasına yaptığı katkıdır. Türkistan Ceditçiligi ayrıca, Rus devrimci hareketinin kazanımlarını da etkin bir şekilde kullanmıştır. İmparator II. Nikolas 17 Ekim 1905’te devrimci-demokratik hareketin baskısı altında özel bir manifesto imzalamak ve konuşma özgürlüğü, demokrasi, ifade özgürlüğünü getirmek zorunda kalmıştır.

      Türkistan’ın ilerici zenginleri, gerekli meslekleri sürdürmeleri için yurtdışına gençleri göndererek, halka hizmet eden gençleri ve onları önemseyen Ceditçileri desteklediler. Andican’dan Mirkomil Mirmuminbaev bu projeye büyük yatırım yaptı. 1910’da Buhara'da Mudarris Haci Rafi, Mirza Abduvahid, Hamid Hoca Mehri, Osman Hoca ve Muhammaddin Mahdum Tarbiya-i Atfol Derneği’ni (Çocuk Eğitimi Derneği) kurdular. 1911’de 15 öğrenci ve 1912’de 30 öğrenci Türkiye’ye eğitim icin gönderildi.81

      Ceditçilik Hareketi kendi edebiyatını oluşturmaktan da geri kalmadı. Cedit edebiyatı ile Türkistan edebiyatı tarihinde yeni bir dönem başladı. XX. yüzyılın başından 1937’ye kadar çok sayıda büyük şair ve yazar vardı: Molla Nefes, Evliya Kuli, Miskin Kılıç, Kamil Harezmi, Muhammed Aminhoca Mukumi, Zakircan Furkat, Mahmud Hoca Behbudî, Abay, Muryakup Dulat, Abdurauf Fıtrat, Aşurali Zahiri, Tavalla, Ubaydulla Zavqi, Abdulhamid Süleyman Çolpan, Avaz Ötar, Abdulla Evlanî, Hamza Hakimzade Niyazi, Sedriddin Ayni, Abdulla Kadiri, Muhtar Avaz ve vb82.

      Köleliğe alışık olmayan Türkistan halkı, memnuniyetsizliklerini önce yavaşça sonra da yüksek sesle ifade etmeye başladı. 1904-1907’de Semerkant bölgesinin köyleri, genel olarak zulme karşı mücadeleye başlayan Namaz Pirimkuloğlu liderliğindeki kurtuluş hareketini başlattı. Siyasî örgütler ortaya çıkmaya başladı. Abdulla Evlanî (1878-1934) biyografisinde 1904’te Taşkent’te gizli bir Cedit teşkilatı çalışmaya başladığını belirtiyor. 12 Mayıs 1909’da Taşhaci Tuyokbaev, Nizamkari Molla Husanov, Molla Abdulla Evlani, Munavver Kari Abduraşidhanov, Başirulla Asatillahocaev himayesinde 41 maddelik tüzüğe sahip bir yardım derneği kuruldu. 2 Aralık 1910’da Buhara, Müderris Haci Rafi, Mirzo Abduvahid, Hamidhoca Mehri, Ahmadcon Mahdum, Osman Hoca ve diğerleri Tarbiya-i Atfol Derneğini kurdular. Taşkent’teki hayır kurumu, özellikle Buhara’daki Tarbiya-i Atfol, gençleri gelişmiş ülkelerde çalışmaya göndermede büyük bir girişimde bulundu. 1913 yılında Taşkent’te kurucuları Ubaydulla Hocayev, Taşpulatbek Norbotabekov, Munavver Kari Abduraşidhanov, Komilbek Norbekov, Molla Abdulla Avlonov, Kattahoca Babahocaev, Başirullahan Asatillah’dan oluşan Turan Cemiyeti kuruldu. 1914 yılında yine Taşkent’te Abdurahmanov, Sarimsakov, Abduraşithanov, Avlanov, Azizhocayev, Padşahocaev, Umarhocayev, Saidkarimbaev liderliğinde Neşriyat şirketi çalışmaya başladı. Ayrıca Umid (Taşkent), Zarafşan (Semerkant), Gayrat (Hokand) şirketleri, Behbudîya (Semerkant) Kütüphanesi ve Ishakiya (Namangan) Matbaası açıldı.83

      1918’de Fıtrat’ın insiyatifinde Taşkent’te Çigatay Gurungi Edebiyat ve Kültür Derneği kuruldu ve Çolpan, Batu, Elbek, Gazi Yunus, Gulam Zafari, Mannon Uygur, Kayum Ramazan gibi millî bilim ve kültürün parlak yeteneklerini bir araya getirdi.84

      Buhara Ceditçiliği

      Buhara, İslamî düşüncenin Orta Asya’daki merkezi olarak görülen önemli yerlerden biriydi. O yüzden burada yeni bir usûlü savunan liberallerle muhafazakârlar arasındaki ideolojik mücadelenin şiddeti daha fazla görüldü. Ceditçiler muhafazakâr Müslümanlara karşı Rus himayesinde ve Rus diplomatik temsilcisinin de desteğiyle reform okulları açmaya başladılar.

      Buhara Ceditçiliğinin temsilcileri Behbudî, Aynî, Münevver Kâri, Nasırhan Tura ve Abdülrauf Fıtrat gibi kişilerdi. Bunların çoğu Buhara medreselerinde yetişdiği için kadimcilerin zayıf yönlerini iyi biliyorlardı. Bunlardan İstanbul’a gönderilen Fıtrat, orada Genç Türklerle (Jön Türklerle) tanıştı ve dönüşte Buharalı Ceditçilerin manifestosu sayılan Münazara adlı eserini yazdı. Fıtrat bu ilk eserinde, eski medrese müderrislerini İslam dünyasının maddi ve manevi çöküntüsünden ve Müslüman topraklarının Avrupalıların eline geçmesinden sorumlu tutuyordu. 1911’de İstanbul’da Seyyah-ı Hindi adlı eserini yazdı.85

      Usûl-i Cedit Okulları

      Ceditçiliğin temel taşlarını hiç şüphesiz Usûl-i Cedit okulları oluşturmaktaydı. Bu okullar “Kurtuluşun tek doğru yolu ümit ve iman gibi manevi, ahlakî güçlerle teknik güçlerin birleşmesiyle donanmış”86 yeni nesiller yetiştirmek için kurulmuştu. Cedit Hareketinin ilk amacı toplumu yetiştirmekti.

      Bu hedefler doğrultusunda ilk mektep İsmail Bey Gaspıralı’nın öncülüğünde 1884 yılında Kırım Bahçesaray’da açılmış, çok kısa bir sürede toplumun dikkatini çekmiştir. İsmail Gaspıralı bu okulları şöyle tanımlamaktaydı: “Dedelerimizin zamanlarındaki millî okulları düzeltmek Usûl-i Cedit demektir.”87 Ceditçilik Hareketi’nin liderleri, özgürlüğe ulaşmak için öncelikle gençleri Avrupa bilimleri düzeyinde eğitme fikrini öne sürdüler. Onlar tarafından kurulan Usûl-i cedit Okulları 1890’da Fergana Vadisi’nde ve 1893’te Semerkant’ta açılmıştı.

      İsmail Gaspıralı, daha önce Kırım’da tanıştığı Buhara Emiri Abdülahad’ın desteğiyle Buhara’da yeni usûlde okullar açmaya başladı. Emir Kırım’a her geldiğinde İsmail Gaspıralı’yı ziyaret etti. Gaspıralı, gazetesinde onun hakkında övücü yazılar yazdı. İsmail Gaspıralı, 1893’te bizzat Buhara’ya gitti ve buranın önde gelen aydınlarıyla eğitim reformu hakkında konuştu. Türkistan’a yaptığı seyahatlerinde taraftar kazandığından Türkistan’ın fikrî uyanışında Gaspıralı’nın etkisi çok önemlidir. Bunlardan bazıları daha sonra onu Bahçesaray’da ziyaret ettiler. Onun açtığı okulu örnek aldılar. Türkistan’daki yenilik taraftarları aydınların “Ceditçiler” olarak adlandırılması, bu etkinin ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, Ceditçilerin en büyük hedefi yeni, modern okullar açmaktı. Ceditçiler, geri kalmamak ve cehaletten kurtulmak için önce hızlı ve kolay okuma-öğrenme fikrini ortaya attılar. Okullarda İslamî ilimlerle birlikte coğrafya, tarih, Türkçe, kimya, fizik ve aritmetik dersleri vermişlerdir. Ceditçiler, Arapça harfleri öğretmeyi ve Türkçe kelimeleri doğru telaffuz etmeyi kolaylaştırmak için Arapça harflere fetha, kesre ve damme harekeleri yerine özel harfler eklediler. Alfabe Türkistan’da böylece oluşturuldu.

      Anlaşıldığına göre Cedit okulları eski sistemi yeni sistemle değiştirip yeni bir metotla eğitim veren okullardır. Bu okullar halkın millî değerleriyle örtüşmeyen okullar değildir. Tek bir fark müspet ilimlere yer vermesiydi. Medreselerde okutulmayan tarih, matematik, coğrafya