Hasan Kallimci

Ablam - Ustam Emine Işınsu


Скачать книгу

kara kalemle atmış ve alt tarafa yine aynı kalemle şunu yazmış:)

      “Hikâye I.si enfes, ne yazık ki Yunanistan vatandaşı imiş, Batı Trakya’da oturan bir zat yazarı. İsim, tabii ki müstear.”

-11-

      Emine Işınsu’nun el yazısı ile yazdığı, bir başka mektup.

      (Üzerinde tarih yok. Bana posta ile gönderdiği “Atlıkarınca” kitabını bana imzaladığı tarih Haziran 1990 olduğuna; ayrıca Denizli’deki edebiyat sohbeti ve imza günü ile ilgili bant ve resimden de bahsettiğine göre; bu mektup 1990 Haziranında yazılmış olmalı.)

      “Değerli kardeşim, İLESAM kartını bu kadar geç yolladığım için lütfen kusura bakma.

      Video bantı, resimleri aldık, pek çok teşekkür ediyoruz.

      Senin ve Ruhi Şirin’in kitapları için bir yazı yazdım, genel oldu. İstediğim gibi beceremedim. Çünkü çocuk kitabı okumaktan, gerçekten nefret ediyorum. Bu kadarcık da olsa, okuyucuya bir hatırlatma oldu, hoş gör. T. Edebiyatı’na yolladım.

      Tatlı karına, güzel çocuklarına ve sana hayırlı günler dilerken, en içten sevgi ve selâmlarımızı iletiriz.

      E. Işınsu Öksüz

      *Atlıkarınca’yı aldınız mı?

      *Eylül’den itibaren yeni adresimiz: Kenedi Cad. Nu: 142 / 16 Gaziosmanpaşa – ANK.”

-12-

      El yazısı ile yazdığı bir mektup daha:

      15 Ocak 1992

      “Sevgili çocuk,

      Aman ne güzel yazmışsın, ellerine sağlık. İnşallah hemen neşrederler.

      Nasılsınız, neler yazıyorsunuz. Eşin ve çocuklar ve sen iyisinizdir inşallah.

      Ben yeni bir romanla uğraşmaktayım.

      İskender’lerin “damla”12 iflâs etti, İskender artık bilgisayar programları yapmakla meşgul.

      Güzel Denizli hatıralarını hâlâ yâd etmekteyiz.

      Ömer Beyle, Doktor Beyler13 ve bütün arkadaşlara selâm.

      1992’nin cümlenize hayırlar getirmesi temennisiyle… Allah’a emanet olunuz.

      E. Işınsu Öksüz”

-13-

      Bilgisayarda yazarak ve çıktı alarak gönderdiği iki sayfalık mektup:

      (Birinci sayfa tam dolu, ikincisinde üç satır var. Bu aynı zamanda son mektup. Bundan sonra, mektupların yerini telefon konuşmaları aldı. Konuşulan pek çok şey de ne yazık ki uçup gitti.)

      “28 Nisan 1994, Ankara

      Aleykümselâm kardeşim,

      Aa, hayırlı olsun, çok erken değil mi, dünkü çocuklar, “emekli oldum” derler mi?… Sahi neden? Sizler emekli olursanız, bizler ne yapacağız, ölelim bari! Evinde ve bahçesinde vaktini geçiren bir emekli olman hiç hoşuma gitmedi. İnsanı pek yıpratan, içten içe kemiren bir durum. Bana kalırsa, sonbahara doğru kendine bir münasip iş ara. Emeklilik ikramiyenle bir küçük dershane aç, meselâ? Yetmez mi para?… Evinde de ders verebilirsin ama maksat evden çıkmak, dünya ile ilişkiyi kesmemek… Aman yavrum, yazı bahçenle uğraşarak geçir ama sonbahara doğru seni bir “işde” görmek istiyorum, öyle fazla para getirmese de olur, maksat çalışman, paslanmaman… Ağabeyim erken emekli oldu, yaşlandı, şimdi bol bol uyumaktan başka bir şey yapmıyor, oysa fotoğrafçılık, ressamlık, müzik gibi de hobileri vardı, hepsini bıraktı, çok kötü. Allah etmesin, insan böyle bunar. Yahut hastalık hastası olur. Kendine iyi bak çocuk, maddî manevî kendini geliştirmeye çalış… Gelişmenin, tekâmülün yaşı yok, insan isterse her gün yeni şeyler öğrenebilir… Öğrenecek öyle çok şey var ki… Oku, yaz ama bir işin de olsun. Eğer dışarı meşguliyetin olmazsa, yarın okuma yazma da seni tatmin etmeyebilir… İşte sana abla nasihati.

      Cumhuriyet Türküsü hakkındaki sözlerine çok teşekkür ederim, okuyup, fikirlerini yazman beni çok duygulandırdı… Hemen hiç sözü edilmedi bu romanın… Kimi Atatürk’ü övdüm diye kızdı, kimi dilini beğenmedi, sıkıcı bulanlar oldu falan filan. Her neyse ben o romanı yazdığım için memnunum. Keşke daha iyi olabilseydi, ama işte bu kadar yazabildim. Bence biz yazarların görevi bu… Osmanlı’nın çöküş sebeplerini irdelememiz lâzım… Lâzım, lâzım, dediğin gibi bir Vietnam edebiyatını geçemedik ne romanda, ne filmde. Kurtuluş’u seyrettin mi, fena değildi ancak yüzeysel bir anlatım, derinlere insan psikolojisine inmemiş pek. Konu geniş, detaylı, uzun… Bir tarafından, bir açıdan bakıp anlatmak lâzım. Ben elimden geldiği kadar tarafsız olmaya, hak yememeye gayret ettim. Keşke sen de çocuklar için yazsan bu konuları, fazla hamasi olmadan, onların anlayacağı gibi, insafla, sevgiyle.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi

      2

      Eserlerinin listesi, Ihlamur Yayınları arasında yayımlanan Emine Işınsu Armağanı (2020) adlı eserden alınmıştır.

      3

      Burhanettin ÖZBİLİCİ

      4

      Ülkücü Düğünü, Töre Dergisi, sayı 90, Kasım 1978

      5

      Cengiz Şen, Denizli’nin ilk ülkücü şehididir (1979).

      6

      Necmettin Hacıeminoğlu, Türk Ocağı’nın davetlisi olarak Denizli’ye geldiğinde, şube başkanı Şadi Çetinkaya ile birlikte, yemekte, “Hocam, dergilerde hikâyelerini görmez olduk.” demiştim. Merhumun yarasını deşmişim. “Hikâyeleri edebî toplantılar için gittiğim yerlerde yazmaya ancak fırsat bulabiliyorum. Fakat bizimkiler benim hikâyelerimi basmıyorlar.” diye yakınmıştı.

      7

      Denizlili yazar Ayşe Özdemir.

      8

      Ekrem TEKTAŞ