Анонимный автор

Batı Trakya'da Türk Edebiyatı'na Gönül Verenler


Скачать книгу

her Türk’ün pırlanta kalbini süsledi!

      Sevgin her Türk’ün tâ iliklerine kadar işledi…

      Ey Türk’ün müceddidi… Ey Türk’ün kanı, canı!

      Ünün o denli büyük ki, tuttu bütün cihanı…

      “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkene dünya inanıyor!

      Ne mutlu Seni tüm insanlık saygıyla anıyor…

      Ne mutlu bize! Önderimiz sensin bizim;

      Kemalizm’den başka kabul etmeyiz hiçbir izim…

      Atam! Senin ülkün aydınlatır yolumuzu gün be gün;

      Kanındasın! İzinde giden Batı Trakya Türk’ünün…

ATATÜRK’ÜMÜZ ÖLMEDİ

      Canevimizde yaşıyor

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      Türklüğe ışık saçıyor

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      İçimizde bayrak bayrak

      Her an dalgalanıyor bak

      Hep nabzımızda atacak

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      Haftalara-aya sığmaz

      Bütün yıl ansak yine az

      Türkoğlu nasıl haykırmaz

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      Denizde, karada O var

      Edirne’de Kars’ta O var

      Güzel Ankara’da O var

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      Tüm mazlumların dilinde

      Yaşıyor nasıl da zinde

      Bak, yüz milyonlar izinde

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      Türk gençliği uygar, asil

      Fikri vicdanı hür nesil

      Her genç Mustafa Kemal! Bil

      Atatürk’ümüz ölmedi…

      Her genç yasalara uyar

      Ulu kişileri sayar

      Mustafa Kemal’i duyar

      Atatürk’ümüz daha ölmedi…

ŞAFAK GİBİ SÖKTÜN ATAM

      Zulmeti dağıttın da

      Meşale yaktın Atam

      Karanlığın ardında

      Şafaktın! Söktün Atam…

      O acı kara günde

      Kocatepe’de önde

      Karanlığı yırttın da

      Şafaktın! Söktün Atam…

      Diyordun ki Mustafa Kemal’im

      “Ya istiklâl ya ölüm”

      Kocatepe’de o gün

      Şafaktın! Söktün Atam…

      Türk’ün sesi gür mü gür

      Yaşamıştı hep özgür

      Türkoğlu olmuştu hür

      Şafaktın! Söktün Atam…

      Karanlık gece bitti

      Yurtta bülbüller öttü

      Kara bulutlar gitti

      Şafaktın! Söktün Atam…

      HÜSEYİN MAHMUTOĞLU

Hayatı:

      Hüseyin Mahmutoğlu, 1939 yılında Gümülcine’nin (Komotini) Çepelli (Mishos) köyünde doğdu. İlkokulu köyünde tamamladı. Parasız yatılı sınavlarını kazanarak Kütahya Lisesi’ne gitti. Dışardan sınavlara katılarak Edirne Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Öğretmenlik mesleğine (Kalhas) Kalfa köyünde başladı. 1964 -65 öğretim yılında kendi köyü olan Çepelli’de öğretmenlik mesleğine devam etti. Mesleğinin 13. yılında Yunan yönetimi tarafından görevden uzaklaştırıldı. Daha sonra Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliğinde sekreter olarak çalışmaya başladı. Buradan emekliye ayrıldı. Yazı hayatına “Azınlık Postası” gazetesinde başladı. Bazı şiir ve hikâyeleri “Birlik” ve “Öğretmen” dergileriyle “İleri” gazetesinde yer aldı. Hüseyin Mahmutoğlu’nun yazı hayatı 1970’le 1980 yılları arasında sınırlı kaldı, yazı hayatına devam etmedi.

Edebi kişiliği:

      Hüseyin Mahmutoğlu, edebiyat alanına 1970’li yıllarda ilk kez Azınlık Postası gazetesinde yazdığı anlatı- köşe yazısı denemeleriyle girdi. Daha sonra hikâye yazmaya başladı. İlk hikâyesi “Ana Beni Eversene”, Azınlık Postası gazetesinde yayımlandı. Ardından, “Temel Atma Töreni”, “Onuncu”, “İcarın Tutarı”, “Örümcek Ağı”, “Sen Dinle Babanı”, “Kimine Denizin Tuzu, Kimine Yolun Tozu”, “Ayrılış” , “Anası İstedi”, “Yoksul Kâğıdı” ve “Düdük Sesleri”…adlı hikâyeleri aynı gazetenin çeşitli sayılarında yayımlandı. Mahmutoğlu’nun, “Öğretmen” dergisinde yayımlanan hikâyeleri de var. “Pancar Çapacıları”, “Ödüllendirilen Öğrenci” ve “Cepheden Eve Giden Yol…” Mahmutoğlu’nun daha çok toplumsal konuları işlediği bu hikâyeleri, hikâye tekniği ve dil ustalığı bağlamında ele alınmaktan çok azınlık içinde bu alanda yazılan ürün açısından değerlendirilmelidir. Bazı hikâyelerinde bir dil savrukluğu görülse de kimilerinde oldukça başarılıdır. Hikâyelerinde iç çözümlemelerden çok karşılıklı konuşmalardan çekilerek okuyucuya anlatacaklarını anlatmak ister. Olayları katı bir gerçeklik içinde verir. Olayları bazı hikâyelerinde daha yalın ve inandırıcı bir şekilde vermesine karşın, aceleye getirdiği kimi hikâyelerinde bir yapaylık göze çarpar. Hikâyelerinde kimi gereksiz ayrıntılara yer vermiş olsa da bu hikâyeler, yoklukla boğuşan, haksızlığa uğrayan, cehaletin faturasını çile çekerek ödeyen azınlık insanının yaşamını belgeleyen birer yazı/hikâye niteliği taşırlar. Mahmutoğlu bir ara deneme türünü de el atmış, daha sonra kendini tamamen hikâyeciliğe vermiştir. Mahmutoğlu en verimli bir döneminde hikâyeciliği bırakmış, çalışmaları, 1970’le 1980 yılları arasında sınırlı kalmıştır.

      Mahmutoğlu bu dönem içinde bazı şiir denemelerinde de bulunmuştur. Mustafa Tahsinoğlu Şafak Dergisi’nde yayımlanan şiir incelemesinde, Mahmutoğlu’nun şiirinden söz ederken şu değerlendirmeyi yapar: Mahmutoğlu, şiirde gözlemci bir yaklaşımla toplumsal konularda şiirler yazdı. Daha çok uzun şiiri seven şairimiz şiirlerinde hikâyemsi bir havaya sahip. Tahsinoğlu değerlendirmesinde, Mahmutoğlu’nun, serbest bir anlayışla şiir yazdığını, şiire tat veren unsurlar yakaladığını da vurgular.

Yayımlanmış çalışmaları:“Azınlık Postası” gazetesi:

      (Yükselmek-köşe yazısı- Azınlık Postası, sayı:84, Temmuz 1970)

      (İşini Bulmak-köşe yazısı- Azınlık Postası, sayı:85, Temmuz 1970)

      (Çocuklarımızla-köşe yazısı- Azınlık Postası, sayı:86, Ağustos 1970)

      (Köyümüzün Yaşantısı-deneme- Azınlık Postası, sayı:87, Ağustos 1970)

      (Kısır Döngü-köşe yazısı- Azınlık Postası, sayı:88, Eylül 1970)

      (Tuzlada İş Var-köşe