Анонимный автор

Batı Trakya'da Türk Edebiyatı'na Gönül Verenler


Скачать книгу

yeni bir tür kazandırmışlar, bu anılarıyla Batı Trakya Türk Azınlığı tarihinin belli bir dönemine ışık tutmuşlardır. Mücahit Mümin “Asmalı Sokak Güncesi” ve “Şafak Güncesi” adlı günce yazılarıyla, hikâye, deneme türündeki çalışmalarına yeni bir tür eklemiş; Rahmi Ali ve Mustafa Tahsinoğlu’nun Şafak dergisinde yayınlanan günceleriyle birlikte Batı Trakya Türk Edebiyatı başka bir boyut, başka bir güzellik daha kazanmıştır. İbram Onsunoğlu, “Batı Trakya Ağzına Özgü Kimi Sözcük ve Deyimler” adlı incelemesiyle Batı Trakya Türk Azınlığı’nın bölgesel dil özellikleri üzerine ciddi bir çalışmanın temellerini attı. Bu arada A. Subaşılar ve Rahmi Ali, Mehmet Dükkancı ve Erdem Ahmet yazdıkları skeç ve piyeslerle tiyatro oyunu alanında yeni bir adımın atılmasına ve azınlık içinde ilk kez bu oyunların oynanmasına öncülük ettiler. Bu oyunlarda Azınlığın yaşamış olduğu siyasi ve kültürel baskılar dile getiriliyor, azınlık içinde tiyatro çalışmalarının önü açılmış oluyordu.

      Bu dönemde, özellikle Şafak dergisi içinde yer alan edebi çalışmalarda-günce, deneme, şiir, hikâye, anı vb.– genellikle yöresel konular işleniyor, azınlığa yönetim tarafından uygulanan siyasi ve kültürel baskılar inandırıcı ve hamasete kaçmayan bir üslupla dile getiriliyor, Türkçe’ye özen gösteriliyor, azınlık eğitimi üstüne bilimsel verilere dayalı düşünce yazıları ve denemeler yazılıyor, yazılan şiir ve hikâyelerde azınlık insanının iç ve dış dünyasına ışık tutuluyor, aşk hikâyeleri ve şiirlerinde müstehcenlikten uzak bir anlatımla insanın iç ve dış dünyasındaki çalkantılar gerçekçi bir yaklaşımla dile getiriliyor, gezi ve izlenim yazılarında insanlar arasındaki dostluk ilişkileri ön plana çıkarılıyordu.

      Önceleri Atatürk konusunda azınlık basınında daha çok duygusal yaklaşımlarla şiir ve yazılar yazılırken bu dönemde-Şafak dergisinde- Atatürk’ü, Atatürk ilke ve düşüncelerini daha iyi kavramış; Türk Tarihi’ni, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’ni özümsemiş bir yaklaşım ve anlayışla yazılan daha bilinçli şiir ve yazılar yer almağa başladı. Şafak dergisi tüm Kasım sayılarında Azınlık yazarları tarafından yazılan Atatürk’le ilgili yazı ve şiirlere öncelik verdi.

      Azınlık Edebiyatı -toplu bir şekilde- ilkönce Türkiye’deki Türkoloji çevrelerince ele alındı. Feyyaz Sağlam Türkiye Kültür Bakanlığı Yayınları arasında çıkan “Batı Trakya/Yunanistan’da Çağdaş Türk Edebiyatı Antolojisi” adlı çalışmasında Batı Trakya Türk Edebiyatı’na daha çok Türkolojik açıdan –tanıtım ve tespit- yaklaşarak azınlık edebiyatını tanıtmaya çalıştı. Bu antolojide Batı Trakya Türk Azınlığı basınında yer alan bütün imzalara –takma adlar da dâhil – yer verildi. Feyyaz Sağlam’ın Batı Trakya Türkleri Edebiyatı hakkında başka çalışmaları da yayınlandı. Bu çalışmalarda aynı şeyler tekrarlanmış olsa da Batı Trakya Türkleri Edebiyatı’nın başta Türkolojik çevreler olmak üzere bazı yerlerde tanınmasına katkıları oldu. Hasan Mercan’ın hazırlamış olduğu “Balkanlar’da Çağdaş Türk Hikayeleri Antolojisi” ve “Balkanlar’da Çağdaş Türk Çocuk Edebiyatı Antolojisi” adlı çalışmalarda da Batı Trakya Türk Edebiyatına yer verildi. Bu çalışmalarda Feyyaz Sağlam’ın çalışmalarından yararlanıldığı için Batı Trakya Türk Edebiyatı hakkında yine aynı şeyler tekrarlanmış olsa da azınlık edebiyatı daha geniş çevrelerce tanınmış oldu. Daha sonra Varlık Yayınları arasında çıkan “Balkanlar’da Türk Çocuk Hikâyeleri” ( Mustafa İsen -Tubâ Işınsu Durmuş) ve “Balkanlar’da Türk Çocuk Şiiri” (Mustafa İsen-Reyhan İsen-Ayşe Esra Kireççi) adlı antolojiler Batı Trakya Türkleri Çocuk Edebiyatı’nın daha geniş bir alanda-edebiyat çevrelerinde de- tanınmasına yol açtı. Bu çalışmalarda Hüseyin Alibabaoğlu, Rahmi Ali, Mücahit Mümin, Hüseyin Mahmutoğlu, Asım Haliloğlu, Alirıza Saraçoğlu, Hüseyin Salihoğlu, Mustafa Tahsin, Naim Kazım, Refika Nazım, Mazlum Hüseyin, Kadir Ali’nin biyografi ve ürünlerine yer verildi. Azınlık yazarları ve şairlerinin ürünleri Türkiye ve Balkan ülkelerindeki birçok Türkçe yayın organında da yayınlandı.12 Daha önce de değindiğimiz gibi Türkoloji çevrelerinde oldukça tanınan Batı Trakya Türkleri Edebiyatı, -birkaç edebiyat olayının dışında-Türk edebiyat çevrelerince çok az tanındı ya da gereğince dikkate alınmadı. Bu durum, Batı Trakya Türkleri Edebiyatı için elbette büyük bir kayıp oldu.

      Şafak dergisinin 2004 yılında kapanmasıyla birlikte Batı Trakya Türkleri edebiyatında bir gerileme dönemi başladı. Azınlık yazarları tarafından yazılan bazı hikâyelerin ilk kez Yunanca’ya çevrilip bir Yunan Yayınevi tarafından yayınlanması, yine bazı hikâyelerin Bulgarcaya çevrilip Bulgaristan’da yayınlanması Batı Trakya Türkleri Edebiyatı açısından bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bunların dışında, toplu bir edebiyat akımı ve edebiyat meraklıları grubunun oluşmasını bekleyen birkaç edebiyat meraklısından başka edebiyatla ciddi anlamda uğraşan, ilgilenen bir kesim kalmadı, denilebilir. Şimdilerde şiirde oldukça başarılı adımlar atan Mustafa Çolak ve kendine özgü şiir dünyasında yaşayan Hüseyin Mazlum dışında; azınlığın kendi içyapısından ve yönetimden kaynaklanan sorunlarını bir köşe yazarı duyarlılığıyla oldukça çarpıcı dizelerle dile getiren Hasan Ahmet ve kendi iç dünyalarındaki çalkantıları, çevresiyle olan sevgi bağlarını, özlemlerini, küskünlüklerini dile getiren Şefaat Ahmet ve Fusun Suka’nın şiir çalışmaları var. Bu çalışmalar ve bazı basın organlarında ara sıra görülen kimi şiir denemeleri dışında edebiyat alanında başka bir hareket yok, diyebiliriz.

      BİRİNCİ BÖLÜM

(Bu bölümde otuz yedi yazar, doğum tarihlerine göre sıralanarak biyografileri, edebi kişilikleri, saptanmış çalışmaları ve bu çalışmalarından bazı örneklerle verilmektedir.)

      MEHMET HİLMİ

      (1902 -1931)

      “Gençler;

      Her saniye, insanları son hızla medeniyet ufuklarına doğru atıyor. Bu uzak, bu yabancı muhit içinde, bu her taraftan gelen zorlukların dikenlerinden kurtulmak ve didiklenmemek istersek bir fikir, bir emek, bir duygu sahibi olmaya mecburuz. Bir yolda, bir hedef önünde bir olmamız lâzımdır.

      Milli yol, milliyet sevdası artık kalbimizin kıblesi olmalıdır. Hayatın bundan sonra bizim için merhameti yoktur. Ondan merhamet dilemeyeceğiz. Onu idealimize, irademize mahkûm edeceğiz.”

(Yeni Adım, 9 Mart 1929, sayı:186)
Hayatı ve Edebi Kişiliği:

      1902 yılında Dedeağaç- (Aleksandrupoli) Sofullu’nun (Sufli) Babalar köyünde (Goniko) doğdu. Balkan Harbi’nde köyü tahrip edilerek ahalisi perişan bir halde etrafa dağıtıldığından ailesini kaybeden Mehmet Hilmi, bir kısım köylüleriyle birlikte Dimetoka karyelerinden Ahriyanpınarı’na iltica etmiştir. İlköğrenimini Sofulu ve Dimetoka’da, akrabasının yanında tamamlayan Mehmet Hilmi, Balkan Harbi’nde kendisini gözeten aile ile birlikte Uzunköprü’ye göç etmiştir. Harpten sonra akrabalarının delaleti ve Edirne Valisi Hacı Adil Bey’in muavenet ve himmetiyle Edirne Lisesi’nin ilk kısmına leyli olarak kaydolunmuş, buradan da kendini Edirne Muallim Mektebi’ne kaydettirmiş, aynı okuldan başarıyla mezun olmuştur. Buradan Batı Trakya’ya hizmet aşkıyla dönen Mehmet Hilmi, önce Yenice’de daha sonra da İskeçe Merkez Okulu’nda öğretmenlik yapmıştır. Anadolu’dan gelen göçmenlerin okula yerleştirilmesiyle okul kapanmış, bu yüzden işsiz kalmış ve tütün işçiliği yapmıştır. Bu arada, azınlığın en umutsuz olduğu 1922 -1925 yıllarında (O zamanki kanunsuz idarenin, Anadolu’dan gelen muhacirlerin ve onlarla teşriki mesai eden Türkiye mültecilerinin Garbi Trakya