hmankul Berdibay
Ulus Olmak İstersek Halk kaderi hakkında düşünceler
Özgeçmiş
Rahmankul Berdibay, 2 Aralık 1927’de Kazakistan’ın güney bölgesindeki Türkistan şehrinin İkan kazasına bağlı Kökiş köyünde dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Aşçısay’da tamamlamış, 1944 yılında Türkistan Pedagoji Enstitüsünden mezun olduktan sonra yerel gazetelerde şiirleri yayımlanmaya başlamıştır. 1945 yılında Kazak Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesini kazanmış, ancak ekonomik şartlardan dolayı okula dışarıdan devam etmek zorunda kalmıştır. 1948’de Kızılorda Pedagoji Enstitüsü Kazak Dili ve Edebiyatı Fakültesine geçiş yaparak buradan mezun olmuştur. 1949-1953 yılları arasında çeşitli Kazak okullarında müdürlük ve müfettişlik görevlerinde bulunmuştur.
Berdibay, 1953-1954 yıllarında Kazak Devlet Üniversitesinde yüksek lisans yapmış ve hemen ardından Kazak Edebiyatı Gazetesi’nde çalışmaya başlamıştır. Berdibay’ın 1956 yılında yayımladığı “Kazak Edebiyet Tariyhının Meseleleri” adlı makalesi başta olmak üzere kaleme aldığı yazıları bir taraftan onun tanınmasını sağlamış, diğer taraftan da milliyetçi olmakla suçlanmasına yol açmış ve gazetedeki işinden uzaklaştırılmıştır.
1959 yılında Kazak SSR İlimler Akademisi Dil ve Edebiyat Enstitüsünde başladığı doktorasını 1961 yılında “Çağdaş Kazak Romanında Konu Meselesi” adlı tezini savunarak tamamlamıştır. 1970 yılında ise “Kazak Romanlarındaki Teorik Problemler” ile ilgili çalışmasıyla filoloji uzmanı unvanını al mıştır. Ardından Edebiyat ve Sanat Enstitüsünde araştırmacı olarak çalışmaya başlamıştır. 1968-1970 yıllarında Kazak Sovyet Ansiklopedisi yazı işlerinde sorumlu sekreterlik, 1970-1973 yıllarında M. Avezov Edebiyat ve Sanat Enstitüsünde araştırmacılık görevlerinde bulunmuştur. 1973 yılında bu Enstitünün folklor bölümü başkanlığına getirilmiş ve bu tarihten sonra folklor araştırmalarına yönelerek çalışmalarıyla Kazak folkloruna büyük katkılar sağlamıştır.
Hayatını Kazak folkloruna ve edebiyatına adayan Berdibay’ın otuzdan fazla kitabı, binden fazla makalesi yayımlanmıştır. Onun bazı eserleri İngilizceye ve Rusçaya tercüme edilmiş, Özbek, Kırgız, Tatar, Nogay ve Türkiye Türkçesine aktarılmıştır. Yurt dışında pek çok ilmî konferansa katılarak bildiri sunmuş, 1991-1992 yıllarında ABD’de Seattle Üniversitesinde Kazak folkloruyla ilgili derslere girmiş; 1992, 1994 ve 1996 yıllarında Türkiye’de düzenlenen “Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İş Birliği Kurultayları”na katılmış ve ortak Türk alfabesi, terimleri ve folkloru meseleleri üzerine çalışmıştır.
Uzun yıllar Kazak Edebiyatı ve Sanatı Halk Üniversitesi Rektörlüğü de yapan Berdibay, bir taraftan da üniversitede dersler vermiştir. Danışmanlığında yirmiden fazla ilim doktoru yetiştiren Berdibay, hayatının son yıllarını Türkistan şehrindeki Hoca Ahmet Yesevi Kazak-Türk Uluslararası Üniversitesi Kazak Dili ve Edebiyatı Bölümünde çalışarak geçirmiştir.
Araştırmalarıyla Kazak edebiyatına çok önemli katkılar sağlayan Berdibay, pek çok ödüle layık görülmüştür. “Cumhuriyet Özel Ödülü”, “Şokan Velihanov Ödülü”, “Mahmut Kaşgari Ödülü”, “Parasat” ödülü ve “Akademik Vavilov” madalyası bunlardan bazılarıdır. Berdibay ayrıca Kazakistan Cumhuriyeti Millî İlimler Akademisi daimi üyesi, Kazakistan Halk Akademisi üyesi, Cengiz Aytmatov Uluslararası Toplumsal Akademisi üyesi ve Türk Dil Kurumu şeref üyesidir. Aynı zamanda Abay, Juldız, İslam Âlemi dergilerinin ve İslam Akademisi Bülteni ile Ana Dili gazetelerinin yayın danışma kurulu üyesidir.
Onun “Kazak Folklorının Tipologiyası”, “Kazak Folklorının Tariyhılıgı”, “Kazak Folklorının Poetikası”, “Kazaktın Arhaikalık Folklorı”, “Folklor jene Onın Etnografikalık Negizderi”, “Kazak Folkloristikasının Tariyhı” gibi eserleri sadece Kazakistan’da değil, bütün Türk dünyasında önemli eserlerdir. Ayrıca Sovyetler Birliği döneminde yasaklanan “Еdige Batır”, “Оrak Mamay”, “Karasay Kazi”, “Şora Batır”, “Еrsayın” gibi destanların tekrar gün ışığına çıkmasında çok önemli çalışmalar yürütmüştür. Berdibay’ın “Kazak Tarihi Jırlarının Meseleleri”, “Kazak Eposı”, “Epos- El Kazınası”, “Еdige Batır”, “Türik Halıktarı Avız Edebiyetindegi Ortak Sarındar”, “Kazak-Türki Epostarının Meseleleri” adlı eserleri onun dikkat çeken çalışmalarındandır.
Berdibay’ın “Baykal’dan Balkan’a” (Ankara: Bilig, 1997) ve “Destan-Halk Hazinesi” (Ankara: Yeni Avrasya Yay., 2002) başlıklarıyla Türkiye Türkçesine aktarılan iki eseri Türkiye’de yayımlanmıştır.
Türk dünyasının değerli âlimi Kazak folklorcu Rahmankul Berdibay, 3 Nisan 2012 Salı günü 85 yaşında vefat etmiştir.
Takdim
Dr. Yakup ÖMEROĞLU
Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı
Rahmankul Berdibay’ın 90. doğum yılı anısına basılan kitabın yayıncısı olmak ve takdim yazısı yazmak benim için büyük onur. Türkistan’da çalıştığımız dönemde kendisi ile tanışmış olmanın ve onunla ilgili hatıraların benim gönlümde her zaman müstesna bir yeri olacak.
Kendisini tanımadan önce ismini arkadaşlardan çok duymuştum. Herkes ondan bahsederken büyük bir saygı ve hayranlıkla adını anıyordu. Turan Otelin zemin katında o günlerde kullanmakta olduğu odasında bizleri kabul etti. Son derece sıcak ve samimi tavırlarla bizimle sohbet ediyordu. Bizi ilk kez görüyordu ama olsun bizler onun çok sevdiği Türkiye’nin gençleriydik. Türkiye, evet onun ifadeleri ile “bayrağı inmemiş, istiklali sönmemiş, yıkılmayan, yıkılamayan Türkiye”. Biz o Türkiye’nin gençleriydik. Bize bakarken gözlerindeki samimi, şefkat dolu, umut dolu bakışlarını anlatabilmem güç. İşte o ilk tanıştığımız sohbette hızlı bir hareketle dobrasını eline aldı. “Kazak’ı ararsan dobranın kolunda ara” dedi ve başladı çalmaya. Kazak tarihini, kültürünü, ruhunu, çilesiniz, sevincini dobra ile anlatıyordu. “Kazak kazak değil, dombıra Kazak” bu sözü de ilk kez ondan duymuştum. Dombıra ile bize dinlettiği Köroğlu küyü, Kazağın göçü arada uygulamalı Kazak halk kültürü dersi gibi yaptığı sohbetlerle, bizleri başka alemlere götürmüştü ki, elektrikler kesildi. Çok üzülmüştük. Endişelenmeyin dedi ve devam etti, hünerli parmakları dombıranın kolunda geziyordu. Dombranın nameleri ile odanın içi tekrar aydınlandı. Elektrik kesintisi ne kadar sürdü bilmiyorum çünkü bizim için artık kesintinin anlamı kalmamıştı.
İçinde doğup büyüdüğü Kazak halkını tarifsiz seviyordu ama yüreğine bütün Türk Dünyasını sığdırmıştı. Bu yalnızca bir sevgiden ibaret edildi, her yöreyi, her Türk halkını ayrı ayrı tanıyor ve biliyordu. Türk halklarının kültürü ile ilgili sayısız araştırması vardı. Bunlardan bazıları Türkçeye de çevrilerek, sağlığında Türkiye’de yayınlandı.
Rahmankul Berdibayev’den bahsederken onun dilimize kazandırdığı “közkaman” kavramını da hatırlamadan olmaz: Cengiz Aytmatov’un Nayman Ana Destanından hareketle romanına ve oradan da düşünce dünyamıza taşıdığı mankurt kavramı günümüzde son derece yaygınlaştı. Man-kurtlar, şartlandırılmış, aklı başından alınmış, hafızası yok edilmiş, kendi annesini bile tanımayacak hale getirilerek kendi halkına, milletine, ailesine karşı işler yaptırılan zavallılar. Rahmankul Berdibay, közkamanları anlatırken mankurtlara zavallılar derdi, közkamanlar, aklı, hafızası, muhakemesi her şeyi normal olan ama kendi menfaatleri için milletine ihanet yolunu hayat tarzı haline getiren hainler derdi. Bunlardan maalesef Türk Dünyasının her yanında çok var. Mankurtlar mı çok közkamanlar mı? Karar vermek güç ama bırakın Türk Dünyasını koca şark közkamanlarla dolu.
Günümüzün Korkut’u diyordu onu tanıyan Türkiyeli dostları. Ben de yıllar önce onun hakkında yazdığım makalede aynı ifadeyi kullanmışım. Kazak Korkut’u ile Oğuzların Dede Korkut destanının faklı olduğunu da ne tesadüf, ben yine ilk kez ondan öğrenmiştim. O sohbetimizde bana hediye ettiği “Korkut” kitabı hâlâ kütüphanemin en güzel yerinde durmakta. Kazakların Korkut Ata destanında, Korkut ölümsüzlüğü arar. Türkiyeli dostlarının bir büyük saygı ifadesi olarak günümüzün Dede Korkutu dedikleri Rahmankul da ölümsüzlüğü arıyordu. O elbette destandaki Korkut’tan biyolojik ölümsüzlüğe kavuşmanın imkansızlığını biliyordu