Terzioğlu İbrahim

Hüma Yağmurları


Скачать книгу

hayalin ete kemiğe büründüğü,

      umutların tükenmediği,

      masal ülkesinin

      Hüma Kuşudur,

      oralarda yürekler…

      Rengarenk telekleriyle

      her rengi taşır

      yeni umutlara…

      Habercisidir

      darda, yolda kalanın!

      Zümrüt yeşili diyara

      sağanak sağanak yağarak

      hüma yağmurları,

      yeşertir

      kurumuş vicdanları…

      Coşturur,

      susturulmuş çığlıkları,

      yıkar, yumar

      tüm sembolleri…

      Sembollerin altından

      özlenen pırıl pırıl

      insan çıkar.

      BIR BEN SIĞMADIM!

      Bir dönüştür hayat,

      uzak diyarların

      sarı ufuklarına.

      Gölgelerin

      tükendiği anlardayız.

      Yalnız atımın toynak sesleri,

      gözlerimde nem,

      yüreğimde gam,

      duygularım da dem…

      Ey,

      koca dünya;

      bir ben sığmadım,

      bir çalının dibine,

      bir taşının kovuğuna…

      Bıraktım gidiyorum

      sesimin tınısını,

      tenimin kokusunu;

      benden sonraki

      göçmenlere....

      BENIM YERIME!

      Uçun kuşlar uçun,

      sonsuz maviliklere.

      Ruhum;

      buram buram

      sessizliklerde.

      Bulutları götürün

      benim yerime.....

      ARAFAT’TA!

      Bir damlada neler gizli bilinmez…

      Arafat’ta hatıralar silinmez.

      MAVI ATLAR ÜLKESI!

      Mavi atlar ülkesinde,

      saklı hayallerimiz…

      Varılır mı,

      görünür mü bilinmez…

      Mavi göğün,

      üryan çocuklarıyız…

      Dönülür mü,

      kalınır mı bilinmez…

      BAKIRDAN TENLER!

      Bakır tenli

      yayla kızları gördüm,

      bakır tenli

      yağız delikanlılar…

      Gün soyunup

      ufka vardığı anda

      bakır oldu,

      canlı cansız ne varsa…

      Bakır tenli

      al yazmalı gelinler,

      bakır tenli

      al kınalı nineler,

      bakır tenli

      kara gözlü çağalar,

      bakır tenli

      kaytan bıyık ağalar,

      bakır tenli

      at üstünde koşanlar…

      Bakır tenli

      şu toprakta şehitler,

      bakır tenli

      nebilerin nebisi,

      bakır tenli

      sahabenin hepsi,

      bakır tenli

      yürekten su içenler,

      bakır tenli

      Yesevi’den hikmetler,

      bakır tenli

      Mevlana ile Şemsi,

      bakır tenli

      Lokman ile Bektaş’ı,

      bakır tenli

      Taptuk ile Yunus’u,

      bakır tenli

      göğe kalkan o eller,

      bakır tenli

      arşa çıkan dualar,

      bakır tenli

      yanık yanık türküler,

      bakır tenli

      öksüz kalmış ülküler!

      BIR BULUT OLSAM!

      Bir bulut olsam;

      dolansam semalarda,

      Burana’da,Yakutistan’da…

      Baksam Yesi şehrine,

      hikmet olsam katre katre,

      rahmet olup yağsam

      kurumuş dudaklara…

      Bir bulut olsam;

      Tanrı Dağları’nda;

      uzansam ta Urallara.

      Takılsam Semerkant’ta

      Uluğ Bey’in usturlabına…

      Bir bulut olsam;

      Rahba düzlüğünde,

      beşik olsam Alparslan’a…

      Bir bulut olsam;

      Manas’ı dinlesem.

      fecrin aydınlığında

      bir şeyler uğuldasam

      Kaşgarlı’ya, Hacibe’ye…

      Bir bulut olsam;

      Belh’te düşsem yollara,

      Mekke, Medine dolaşıp

      Şam’da Şems’e kavuşsam.

      Bir bulut olsam;

      Alaaddin Sarayı’nda,

      gül bahçelerinde,

      Konevi’nin kabrinde,

      Muhitti’nin gönlünde…

      Bir bulut olsam;

      Karaman yollarında.

      arı duru bir dil olsam,

      Mehmet’in dudaklarında…

      Bir bulut olsam;

      Bektaş’ın aşında,

      Sultan Han’ın taşında…

      Bir bulut olsam;

      Rumeli